OKUL YOLU ÇOCUK İÇİN SORUN DOLU

26 Ocak 2010

Konu okul, ders, ödev oldu mu, sorun çıktığı noktada, hemen hemen her anne babanın, kendine göre geliştirdiği farklı yöntemleri, taktikleri ve başa çıkma stilleri vardır. Ancak çok az anne - baba çocuğunun tüm okul yaşantısını sorunsuz geçirebilir. Bir çocuğun, büyümenin her dönemini kapsayan tüm okul yaşantısında hiç sorun yaşamamasını beklemek gerçekçi değildir. Bazı sorunlar okulda çözülebilir, bazıları için evde desteğe ihtiyaç vardır ve hiçbir türlü başa çıkılamayan sorunlarda uzmanlara başvurulmaktadır.

Derste dalgınsa
Çocuklarda en sık görülen durumlardan birisi, derslerde dalgın olmalarıdır. Bu dalgınlığın birçok nedeni olabilir. Evde yaşanan bir durum, arkadaşlarla ilgili olumlu ya da olumsuz bir olay, öğretmene karşı tavır alma ve onun dersiyle ilgilenmediğini gösterme ya da sadece can sıkıntısı. Bu durumda, mutlaka çocuğun hatırını sorabilmek ve dalgınlığın sebebini konuşabilmek gerekir. Birçok durumda olduğu gibi, can sıkıntısı geçen çocuk, yeniden canlanır ve problem olarak görülen davranış biçimi ortadan kalkar.

Konsantrasyon bozukluğu
Son dönemlerde moda olan bu terim, maalesef anlamını aşan bir kolaycılıkta kullanılıyor. Çocuklarda ‘bozukluk’ olduğunu

Yazının Devamı

OKULU PAZARLIK DIŞINDA TUTUN

19 Ocak 2010

Her ilişkide olduğu gibi, çocuklarla ilişkide de pazarlık söz konusudur. Ancak birkaç hassas konu var ki, pazarlığa dahil değildir. Bunlardan biri de okulla ilgili olandır. Okula gitmek tartışılacak ya da alternatif geliştirilecek bir durum değildir.
Çocukların okula gitmek istememelerinin çok farklı sebepleri olabilir. Bazıları öğretmenlerle ilişkilerinde, kurallara uymada sorun yaşarken bazıları da arkadaş ilişkilerinde ciddi derecede sıkıntı yaşayabilir. Bazı çocukların başarısızlık korkuları, bazılarının da başarıyı sürdürme kaygıları vardır.
Bazen de, özellikle daha küçük çocuklarda, kendisi okula gidince yeni doğan kardeşini evde bırakmayı istememesi, kendisi okuldayken evde çok kötü bir şey olabileceği ya da anne babasının onu okuldan almayı unutacakları gibi daha derin korku ve kaygılar görülebilir.
Çocuğun bilmesi gereken şudur: Okulla ilgili doğrudan ya da dolaylı her sorun için yardım edilebilir, sıkıntısının geçmesi için çalışılabilir; ancak okula gitmenin hiçbir şekilde pazarlığı yoktur ve okula gitmemek söz konusu değildir.

SORUMLULUKLARIN SINIRI
Her anne-baba, çocuğunun keyifle okula gitmesini ve sabah erken kalkmaktan ödevlerini yetiştirmeye kadar tüm

Yazının Devamı

ÇOCUKLARIN iLiŞKi KURMA ŞEKiLLERi

12 Ocak 2010



İletişim teorisinde de geçtiği gibi, ilişki kurmamak mümkün değildir. Konuşmamak da, küsmek de, yok saymak da ilişki kurmaya dahildir. Genelde çocukların daha saf ve doğrudan ilişkiye geçtikleri varsayılır, ama bu her zaman geçerli değil. Birçok çocuk, çok küçük yaşlardan itibaren manipülatif olabiliyor. Yani işe yarayan ve yaramayan ifade şekillerini çok erken dönemlerde keşfederek, istediklerini yaptırmak ya da kendi yapmak istemedikleri şeylerden kaçınmak için kullanmaları söz konusu oluyor.
Çocuklar, doğdukları andan itibaren dış dünya ile ilişkiye geçer ve oradan beslenirler. Kendileri için iyi ve yararlı olanı seçme ve onunla ilişkiye girme konusunda başarılıdırlar. Kendisini besleyen anne ya da kendisini kucaklayan baba, kardeş, büyük ebeveynler vs. çocuk için birer besin kaynağıdır.

Otorite yok, hiyerarşi var
Ebeveynler sıklıkla otorite kurmakla ilgili sorunlar yaşarlar. Çocukların kendilerini dinlemeleri için biraz çekinmeleri gerektiğine inanırlar ve bunun için de ‘yüz göz olmamaya’ çalışırlar. Oysa anne - baba - çocuk ilişkisinde otorite değil, hiyerarşi vardır. Ebeveyn, kıdemli aile üyesi olduğu için belirleyicilik hakkına daha fazla sahiptir. Çocuklar,

Yazının Devamı

GÖRÜŞME GÜNLERİ ESNEK OLABİLİR

5 Ocak 2010

Ayrılma ve boşanma öncesi, sırası ve sonrası ile ilgili olarak, ortaya çıkan birçok hassasiyet söz konusudur. Kaç yaşında olursa olsun, çocukların ruhsal dengelerini ve uyumlarını bozmadan, ayrılma / boşanma kararının iki yetişkin tarafından verildiği vurgusunda ısrar etmek önemlidir. Ancak, kararı veren yetişkinler, çocukların bu durumu nasıl yaşamak istediği ile ilgili müdahalede bulunamaz.
Bazı çocuklar hem anne - babalarının duygularını hem de kendi duygularını korumak için, iki ortamı birbirinden ayırıp, diğerine hiç bahsetmemeyi tercih eder. Anneyle birlikteyken babadan, babayla birlikteyken de anneden söz etmezler ve “Ne yaptınız bugün, nasıl geçti?” gibi soruları, “İyi” diye geçiştirirler. Sanki kendileri için ayırdıkları iki dünyayı birbirine karıştırmak istemezler ve böylece de anneyle eğlendiğini söyleyerek babayı ya da babayla çok iyi vakit geçirdiğini söyleyerek anneyi üzmemiş olurlar.
Bu olduğunda, onları konuşmaya zorlamadan, durumu tabu olmaktan çıkarmak için çocuğa yardım etmek gerekir.
“Anne nasıl, baba ne yapıyor?” yerine onlardan daha doğal bahsedilmesi tercih edilir. “Annenin aldığı kazağı mı giydin?” ya da “Babanın en sevdiği yer” gibi genel cümleler,

Yazının Devamı

KENDiNiZi SUÇLAMAYIN

29 Aralık 2009

Anne - babalar, boşanmanın, çocuk için düzeltilemez bir felaket gibi algılanmaması gerektiğini bilse bile yine de tereddüt yaşayabilir.
Geçmişten gelen alışkanlıklar, kendileri doğruluğuna tam inanmasalar da, genel geçer, doğru bilinen yanlış inançlar, yakın çevreden gelen öğütler, boşanma kararı alan anne ve babanın, “Acaba çocuk çok kötü olur mu?” yönünde kendisini sorgulamasına neden olabilir. Bazen kendisinin de kafası karışık olan anne ya da baba, çocuğun kendine göre farklı her davranışını da bu durumla bağlantılandırarak yorumlar.
Örneğin, birçok durumda, zaten yaş özelliğinden dolayı yalnız kalmak isteyen ve odasında uzun saatler geçiren 15 yaşındaki kız için annesinin, “Bak bizim üzüntümüzden odaya kapandı, depresyona girdi. Ona bunu yapmaya hakkımız yok” gibi sözler söylediklerine tanık oluruz.

Suçluluk ve acıma duyguları
Çocuklarına yaşattıkları yüzünden kendisini suçlayan anne - baba, bunu bir şekilde telafi etmeye girişir. Bunun için de çocuğu eğlendirmeye, ‘aklını dağıtmaya’ çalışır.
Bazı ebeveynler bu duygularını doğrudan ifade eder, bazıları da çocuğa fark ettirmeden işler, ama duygu takibinde olan çocuklar bunu kolaylıkla sezebilir. Oysa ebeveynin kendisini

Yazının Devamı

Yaşı kaç olursa olsun ayrılık kararını söyleyin

22 Aralık 2009



Ayrılma/boşanma, her yaşam olayı gibi sadece bir durumdur. Bu durum anne, baba ve çocuğun (varsa diğer çocukların da) birlikte başlarına gelir ve herkes için adaptasyon gerektirir. Eşler ayrılmaya karar verdiklerinde, bazen, çocuklarına kötü bir şey yapıyormuş hissine kapılabilir. Ancak çocuğa kötülük olsun diye boşanılmadığı için, onun duygusunu koruyup kollamak gerekmekle birlikte, bundan sonraki yaşamın çok zor ve hep eksik olacağı duygusu çocuğa geçirilmemelidir.


BOŞANMA HER ZAMAN TRAVMATİK DEĞİLDİR
Boşanma başlı başına travmatik bir durum değildir. Yani boşanmış çiftlerin çocukları ömür boyu problemli ve arızalı olmayacaktır. Ancak bu, çocuğun hem anne hem de babayla ayrı ayrı, sağlıklı bir ilişkisinin olmasına bağlıdır. Hem anneyle hem de babayla iyi ilişkisi olan çocuğun, boşanma durumunu çok olumsuz yaşaması söz konusu olmayacaktır.

Yazının Devamı

ZOR SORULARA ‘DÜRÜST’ CEVAPLAR

15 Aralık 2009

Bazen anne-babaların karşılaştığı öyle zor sorular var ki, şaşkınlığa ve çaresizliğe neden oluyor sadece. Özellikle son dönemlerde çocukların çoğu ‘akıllı ve mantıklı’ sorularla geliyorlar karşımıza.
Özellikle kayıplar, ölümün kendisi, ayrı yaşama ve boşanma dönemi, cinsellik, aileye kardeş gelmesi gibi durumların soruları, en ciddiye alınan sorular ve en özenli şekilde cevaplanmaya çalışılırken, ezbere birtakım kalıp cevaplar verilmesi söz konusu oluyor.
Aslında, her zaman en ‘doğru’ cevabı vermeyi tercih etmeyebiliriz. Annenin ve babanın bazı durumları anlatmaya çabalaması, hem esnekliği kaybettiriyor hem de birçok zaman onları beceriksiz pozisyona sokabiliyor. En doğru şekilde cevap verme telaşı, doğallıktan uzaklaşan suni bir hale zorlayabilmekte anne-babayı.

Uzun açıklamalar çocuğun kafasını karıştırabilir
‘Dürüst’ olmak adına fazla bilgi yüklemelerde ve gereğinden uzun açıklamalarda bulunmak, çoğu zaman çocuğun kafasını karıştırıp daha çok soru sormaya yöneltir ve bu da çocuğun huzursuzluğunun artmasına neden olabilir.
Örneğin eşler ayrıldığında, bunun çocuklara nasıl söyleneceği ile ilgili birçok bilgi var ve ebeveynler de bunları sıklıkla ezbere kullanmaktalar.

Yazının Devamı

KALiTELi ZAMAN MiTi

8 Aralık 2009




Kaliteli zaman geçirmek sadece çocuğun değil, anne babanın da ihtiyacıdır. Bu anlamda kaliteden bahsedildiğinde, çocuğun olduğu kadar, anne babanın da keyif aldığı, paylaşabildiği ve eğlenebildiği, ebeveynliğinin tadını çıkarabildiği bir süreç söz konusudur.
Özellikle yoğun çalışan kişilerin, çocuklarıyla daha az zaman geçirdikleri için yeterince iyi bakım veremediklerini düşünmeleri, suçluluk hissetmelerine neden olabiliyor. Bu çocuğa açıkça söylenmese de, özür dileme ve telafi etme duruşu çocuk tarafından, “Bana kötü bir şey yapıyorlar galiba” gibi algılanıyor ve kızgınlık yaratabiliyor.

Bir arada geçirilen tüm zamanlar kıymetli
Birlikte zaman geçirmek, öyle gerektiği için, günün 20 dakikasını başbaşa ve sadece çocuğun keyif alacağı bir şeyi yaparak bir arada bulunmak değildir. Anne -babanın sıkılacağı zorunlu 20 dakikaların çocuğa bir katkısı olmamasının yanı sıra, doğal olmayan her durumda olduğu gibi, bir süre sonra yarı sıkıntılı tuhaf bir durum çıkar ortaya.

Yazının Devamı