Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çözüm Basına da zaman zaman artan oranda baskı vardı. Komünizmden bahsetmek bile yasaktı. Böyle bir ortamda, haberlere inanmak zordu. İnanılsa bile, önem derecesini bilemiyorduk. Şimdi, çok şey değişti.Köpekbalıklarının 300 milyon yıldan beri hiçbir değişim göstermedikleri ve okyanusların hâkimi oldukları belirlendi. Kedilerin geceleri bile, insandan 7 kez daha iyi görebildiklerini biliyor muydunuz? Bunlar bizim sonradan öğrenebildiğimiz ilginç bilgiler. İnsanımıza yıllar boyu, tek düze, ezbere dayalı, yaşam için bir yararı olmayan, araştırmayı özendirmeyen bilgiler depoladık. Bilimin ulaştığı en son nokta, hiç bir zaman öğretilmedi. Ama, şimdi internet sayesinde çok şey değişti. 5 Aralık 1952 günü, Londra'da, temel olarak sanayi devriminin yarattığı hava kirlenmesi sonucunda, aniden binlerce kişi öldü. Bu olay, bizi çok ilgilendirmemişti. Genellikle, dünyadaki gelişmelerden habersiz yaşadık. Dünya hakkında, medyanın bizi bilgilendirdiği kadar bilgi sahibi olabildik. Televizyon ve radyo zaten hükümetin yönetimindeydi. İlk demokrasi uygulamaları Eski Yunan'da başlamıştı. Atina'daki Akropol'de parlamento toplanırdı. Bu denemeden sonra, demokrasinin önemi uzun yıllar anlaşılamadı. 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar, devlet yönetimlerinde, demokrasi popüler bir uygulama olmadı. 20. yüzyılda bile, demokrasiyi sadece oy çokluğu olarak gören yönetimler, demokratik usullerle başa gelseler bile totaliter rejimler kurdular. Yolsuzluklar, en çok demokrasilerde görüldü. Demokrasinin temeli olan çok sesliliğe, katılımcılığa, insan haklarına yeterince önem verilmedi. Hatta, gizli servislerin uygulamaları ve insan yaşamına müdahale o denli arttı ki, demokrasi adı kullanılarak, çok daha totaliter rejimler yaratıldı. Bunun en son uygulaması, 11 Eylül terörist saldırılarından sonra Amerika'da görüldü. Ama, artık insanları kandırmak ve demokrasi masalıyla uyutmak gittikçe zorlaşıyor.1976-78 yılları arasında Kamboçya'da, Kızıl Khmerler tarafından Maocu bir rejim kurulmak istendi. Tarlada çalışmaya gitmedikleri gerekçesiyle, 2 yılda 2 milyondan fazla insan öldürüldü. Gözlük takan insanlar, "işe yaramayanlar" ilan edilip çoğu katledildi. Hastalar ve çocuklar bile tarlada çalıştırılıyordu. 20. yüzyılda hala devlet terörü vardı. Artık bunları yapmak gittikçe zorlaşıyor ama benzer şeyler demokrasi adına yapılabiliyor. Yine de, çok şey değişti. Hiç olmazsa, olup bitenden anında haberimiz oluyor.Tarih boyunca, insanlar giyim, kuşam farlılığıyla "sınıf farklılığı"nı yarattılar. Ortaçağ boyunca, toplumsal sınıflara mensup insanlar arasında çok kesin giyim kuralları vardı. Hitler, Musevilerin kendilerini belli etmelerini zorunlu kılmıştı. Şimdi, bizdeki "türban" aynı amaçla kullanılıyor, denilebilir mi? Halen, dünyada 13 milyon Musevi olduğu hesaplanıyor. Hitler, bilinçli olarak 6 milyon Museviyi soykırıma uğratmasaydı, şimdi sayıları 20 milyonu aşacaktı. Yahudi soykırımı olmasaydı, belki Osmanlı'nın Ermenileri soykırıma uğrattıkları iddia edilebilirdi. Ama, artık tarih daha yakından takip edilebiliyor ve gittikçe de tarihçilerin olayları inceleme olanakları artıyor.Artık, hükümetler dışında işlev gören büyük organizasyonlar var. Greenpeace, bunlardan biri. Bir diğeri ATTAC. ATTAC, Fransa'da küreselleşme karşıtı bir örgüt olarak kuruldu ve zamanla büyüdü. "The world is not for sale (Dünya satılık değildir)" sloganıyla, dünya çapında küreselleşme karşıtı eylemler yapıyor. Çok şey değişiyor ama en büyük değişim küreselleşme yüzünden olacak. ytoruner@milliyet.com.tr Küreselleşme etkeni