Çevreci görünümlü sömürge modeline hayır

8 Ekim 2024

Türkiye son 10 yılda altın rezervlerini en çok artıran üçüncü ülke.

İlk beş listesinde üstümüzde Rusya ve Çin, altımızda Kazakistan ve Polonya var.

Bir ülkenin altın rezervlerini artırması o ülkenin ekonomi politikalarında altına yönelik stratejiler geliştirdiği anlamına gelir. Altın rezervlerin ne kadar kuvvetliyse ekonomide o kadar bağımsız hareket edersin. Küresel ekonominin seni hapsetmeye çalıştığı dar paranteze mahkum olmazsın.

Ekonomik ve finansal direncin yüksekse dış politikada da, savunma sanayiinde de elin rahat olur. Hele de savaşın ayak seslerinin duyulduğu, ekonomik belirsizliklerin had safhaya ulaştığı böyle bir dönemde.

Altın tarih boyunca önemliydi ama bugün her zamankinden daha stratejik, daha önemli.

Dünyada bilinen altın rezervlerinin yüzde 2’si Anadolu’da. Türkiye Madenciler Derneği ise altın madeni potansiyelimizi 6 bin 500 ton olarak tahmin ediyor. Bu en iyimser tahminle 300 milyar doların toprağın altında yattığı anlamına geliyor.

Peki bu zenginliğin ne kadarını ekonomiye kazandırabiliyoruz? Enerji Bakanlığı verilerine

Yazının Devamı

İsrail’in Türkiye’ye olası saldırı planı

4 Ekim 2024

Jerusalem Post gazetesi 2024’ün etkili 50 Yahudisini açıkladı.

Listenin ilk sırasında ABD’nin potansiyel başkanı Kamala Harris’in kocası var.

Başka kimler yok ki! İngiltere Başbakanının eşi, ABD Hazine ve Dışişleri Bakanları, Facebook,İnstagram ve Whatsapp’ın sahibi, Ukrayna ve Meksika Devlet Başkanları, dünyanın en büyük şirketlerinin sahipleri vs.

O listeye bakınca görüyorsunuz ki…

Dünya genelinde finans, medya ve siyasette ipleri elinde tutan kim varsa Yahudi!

Yani İsrail sadece İsrail değil.

Dünyaya hükmeden, insanlığın kanını emen küresel çetenin adeta koçbaşı. Ayrılmaz bir parçası.

O sebeple “8 milyonluk İsrail bize mi saldıracak” diyenler iyi düşünsün.

Yazının Devamı

Okullar popülizmle temizlenmez

1 Ekim 2024

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre belediye başkanları; yönettikleri yerleşim merkezlerinin sınırları içinde temizlikten, aydınlatmadan, su sistemlerinden, toplu taşımadan, esnaf denetiminden sorumlu, belediye teşkilatını yöneten kişidir.

Kanun bu kadar açık olmasına rağmen Türkiye’de 2019 yılından beri büyükşehir belediyelerinde farklı bir dinamik işliyor. Asli görevlerini niyeyse unutan, hatırlamak istemeyen belediye başkanları kamuoyunun gündeminde olan her konuda hükümetten rol kapmaya çalışıyor!

Bir belediye başkanından çok cumhurbaşkanı adaylığı için kişisel PR çalışması yürüten hırslı siyasi profil görüntüsü veren yerel yöneticilerimizin el atmadığı konu yok.

Hoş “Biz yaparız, biz hallederiz” diye öne çıktıkları meselelerinden birine bile çözüm üretmişlikleri yok ama sosyal medyada fırtına gibi estikleri de bir gerçek.

Hangi birini sayalım…

Adana’da pandemide kurduklarını iddia ettikleri sahra hastanesini mi?

EYT’lilerin sağlık sigortası primlerini

Yazının Devamı

Bu CHP’nin adayı Yavaş olamaz

27 Eylül 2024

Yazının başlığındaki ifade bana ait değil.

Hangi CHP’li ile konuşsanız size sohbetin sonunda söyledikleri genelde bu oluyor.

Anketlerde önde çıkmasının, en yakın rakibine hatırı sayılır fark atmasının CHP elitleri için bir önemi yok. O sebeple kendisi ve medyadaki iyi adamları ne kadar aksini söylese de günün sonunda CHP ile yollarının ayrılması kaçınılmaz görünüyor.

Çünkü CHP’nin cumhurbaşkanı adayını anketler değil partinin yetkili kurulları belirleyecek. Orada da Yavaş’ın hiçbir ağırlığı, etkinliği yok.

Çünkü partinin an itibariyle iki sahibi var: Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel…

CHP’nin uzun yıllar sonra yerelde iktidar olduğu, anketlerde iktidar partisinin önünde göründüğü bir konjonktürde kimse cumhurbaşkanı adaylığını altın tepsi içinde mahalleye dışardan gelen Mansur Yavaş’a sunmaz. Sunmayacak da.

İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret suçlamasıyla yargılandığı davada verilen “siyasi yasak” kararının onanması durumunda CHP’deki adaylık mücadelesi

Yazının Devamı

Kasımda kaos bekleyenler

24 Eylül 2024

Ne güzel söylemiş Mehmet Akif Ersoy…

Tarihi “tekerrür” diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Türkiye tarihten hiç ibret almayan, ders çıkaramayanların siyasette, medyada, STK’larda “muhalif” etiketiyle köşe başlarını tuttuğu bir ülke. Bunların demokrasi anlayışları tek cümlelik: “Tamam iktidarlar seçimle belirlensin ama Erdoğan kazanmasın!”

Zihniyetleri bu olduğu için gözleri her dönem sokakta. Sandıktan çıkamayacaklarını bildiklerinden hep bir dış müdahaleyle -mümkünse ABD- seçilmiş iktidarların devrilmesini bekliyorlar.

Şu sıralar yine bilindik ezberlerin peşinde ateşle oynuyorlar. Türkiye’de kasım ayında sokağın hareketleneceğini, dış faktörlerin de ekonomik ve siyasi kartlarla devreye gireceğini, iktidarın bu dalgaya direnemeyeceğini düşünüyorlar.

Sonrası için ne mi planlıyorlar? Hesaplarına göre önce bir “Teknokratlar Hükümeti” kurulacak. Sonra da 2025 yılının ortalarında seçime gidilecek. Son dönemde dozu

Yazının Devamı

Yavaş’ın CHP’ye vedası

17 Eylül 2024

Henüz resmen değil ama fiilen CHP ile köprüleri attı Mansur Yavaş.

Küçük Narin’in Diyarbakır’da vahşice katledilmesi siyasette taşları yerinden oynatacak bu gelişmenin hak ettiği ilgiyi görmesini engelledi.

Oysa Yavaş’ın CHP’nin 7 Eylül’deki Tüzük Kurultayında kurduğu şu cümle üstü kapalı bir veda mesajıydı: “Ben de Ekrem Başkanım gibi hazır bir şekilde sizlere konuşma yapmak isterdim. Ama bana 1 saat önce telefonla bildirdiler. Maalesef biz de buradan fitne ateşine odun atmış oluyoruz!”

Bu subliminal veda mesajının öncesi de var.. Tarih 2 Eylül 2024.. Yavaş, yanına HÜDAPAR’ı da katarak DEM Parti’yi eleştiriyor: “Milli bayramlarımız kutlanıyor, ancak bu bayramları kutlamayan iki parti var. Bunlara mesafe konulması gerektiğini düşünüyorum.”

Türk siyasetinde DEM Parti’ye mesafe koymayan, tersine “Kent Uzlaşısı” diyerek birlikte yol yürüyen parti hangisi? Yavaş’ın son 10 yılda 3 kez Ankara adayı olduğu ve halen de siyaset yaptığı CHP…

Yani kendi partisine ültimatom veriyor.

Yazının Devamı

Küfüre sponsor olmak

13 Eylül 2024

CHP eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Anadolu Yayıncılar Derneği toplantısında gazetecilerle buluşması niyeyse bazı meslektaşlarımızı çok rahatsız etti.

CHP içindeki iktidar kavgasında sırtını dayadığı kliğe hoş görünmek için “Kılıçdaroğlu yandaşlarla buluştu” diyen de oldu. Seviyeyi hayatını emeğiyle kazanan basın emekçilerine “Ayak takımı” diyecek kadar düşüren de…

Seviye derken kimse yanlış anlamasın. Fatih Altaylı gibi tiplerin herhangi bir seviye endişesi veya kriteri yok. Sosyal medyada birkaç fazla tık almak, etkileşim kasmak için her şeyi yapabilecek bir tıynete sahip olduklarını daha önce defalarca ispatladılar.

Bu ülkede Altaylı gibi tiplerin doğrudan kişilik haklarına saldırarak hedef gösterdiği ve mağdur ettiği insanları koruyacak bir yasa sanıyorum yok. Varsa da uygulanmıyor. 30 küsur yıldır haysiyet cellatlığı yaparak toplumu geren bir adama kimse “Dur” demiyor, diyemiyor!

Türkiye’de terörün pik yaptığı dönemde terör örgütü elebaşının karşısında her zamanki tavrının aksine

Yazının Devamı

İdam hemen şimdi

10 Eylül 2024

Türkiye’de 1984 yılından bu yana idam cezası uygulanmıyor.

2001 yılında savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışındaki suçlar için idam kaldırıldı.

2004 yılında ise Türk Ceza Kanunu’ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarıldı.

Yani tam 20 yıldır Türk Hukuku’nda ölüm cezası yok!

Peki ne değişti? Katiller insan öldürmekten; kadına, küçücük masum çocuklara şiddet uygulamaktan, tecavüz de dahil her tür alçaklığı yapmaktan vaz mı geçti?

Memlekette katillerin, itin, uğursuzun, psikopat sapıkların işledikleri insanlık suçlarına rağmen can güvenliği var ama masum çocukların yok öyle mi!

Neden? Çünkü hukuk öyle diyor!

Ne güzel söylemiş Alev Alatlı… Her yasal olan hak helal değildir. Mühim olan helalleşmektir.

Yazının Devamı