The Secret Trio projesi bundan sonrasında nasıl devam edecek. Geçminizde bir de Night Ark ile önemli işlere imza atmıştınız...
Night Ark benim ilk grubumda. O geçmişte kaldı. Night Ark maceram bazısına biraz bencilce gelebilir ama kendi bestelerimi duyma isteğim nedeniyle son bulmuştu. Arto Tunçboyacıyan ile tanıştım. O, benim ne yapmak istediğimi tam olarak anlayan bir insan oldu. Kafamda çalandan daha iyisini beste olarak ortaya çıkardım bu sayede. Şimdi Tamer Pınarbaşı ve İsmail Lumanovski ile birlikte The Secret Trio'nun bir parçasıyım. Elbette bu proje devam edecek. İkisi de olağanüstümüzisyenler. En çok hoşuma giden bu iki ismin bana kendimi çok iyi hissettirmesi. Ürettiğimiz melodiler bedenim bir parçası haline geldi.
Peki Gomidas'ın eserleri ile ilk karşılaşmanız nasıl gerçekleşti?
13 yaşındayken kilisenin orgcusu olmuştum. Gomidas ve onun bestelerini tanımaya başlamam da bir nevi öyle olmuştu. Benim için keşfedilmeyi bekleyen bir hazineydi. Onun halk ve dini ezgileri bize kendimizi neyin üzerinde durduğumuzu hatırlatan bir şeydi.
Ben bu açıdan Gomidas'ın yaptıklarını, Bela Bartok'un yaptıklarına benzetiyorum. Üstelik Gomidas bunu çok daha öncesinde başarmıştı. Bu görüşe katılır mısınız?
Evet Bela Bartok ile Gomidas arasında yaptıkları şey açısından bir benzerlik söz konusu. Her ikisi de sonraki çalışmalarında bu köklerden etkilenerek ortaya yeni üretimler çıkardılar. Kesinlikle büyük bir paralellik söz konusu.