Eylül'de gitme, gel!

Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar birçoklarını 2017'de dahi yakından ilgilendiriyor olabilir, ancak beni değil.

Keza kör kuyularda merdivensiz bırakılan adamlar yahut kadınların da beni şu hayat düzeninde doğrudan ilgilendirdiğini söylemek oldukça güç.

Hatırlayın, 'Her Şeyi Yak'abilmek sadece 90'lardaki hayat standardımıza uygun olsaydı 2000'lerin başında 5-C sınıfından Büşra da, ÖSS'ye hazırlanan isyankâr Buğra da o Sezen Aksu şarkısının Duman versiyonuna eşlik edemezdi.

Demek ki her şey, her zaman yakılabilir.

En son ne zaman gökyüzünde bir yıldız gördüğümü hatırlamıyorum ve bunun suçlusu asla ben değilim.

Keza bir merdiven ya da bir kuyuyu da rutin koşuşturmacada ancak arasam bulabilirim.

"Bir şarkının 7'den 77'ye yıllar boyu 'güncel' kalabilmesinin yolu nedir?" sorusunun cevabı, bana göre E şıkkı.

Yani samimiyet.

Tam da bu noktada "Samimiyete giden yolda küfür mübahtır" adlı özdeyişimi sizlerden saklayacak değilim.

Haliyle, bir şarkıda 'Bip!' duyduğumuzda "Lütfen artık irkilmeyelim" demek istiyorum.

Sizlere, her İktisat öğrencisinin yakından tanıdığı İskoçya'nın gururu Adam Smith'le özdeşleşen malum cümleyi; "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler"i hatırlatmak istiyorum.

Yani, şaire kulak verelim.

Şarkıdaki isyana ortak olalım.

Türkçe pop şarkılarında neden 'Bip!' yok derken Sıla Gençoğlu'nun '...dan Sonra'sı imdadıma yetişmişti.

Tam da 2007'de.

Pop müzikteki 'Bip' sesine hasretimin 10. yılına basmasının şerefine bir marş bestelememe ramak kalmışken geçenlerde bir şarkı duydum, adı: 'Kalk Git!'

Söyleyen Eylül Çekirge adlı genç bir şarkıcı.

Şarkının sözü de müziği de ona ait.

Ufak bir prozodi hatasına rağmen hiç de fena değil.

Merak edenler için, Eylül 3 dakika 6 saniye boyunca özetle "Bana küfür ettirmeden hadi kalk git, çek git" diyor...

Öncelikle sözler gayet net.

Karşımızdaki kişinin il sınırlarını terk etmesinin gerekçelerini ve gitmemesi halindeki olası sonuçlarını sadece 81 kelimeyle tam da tadında anlatıyor.

Ufak bir küfürle birlikte samimi ve hatta sempatik bir isyan söz konusu.

Sinir uçlarıma masaj yapan o ağdalı ve klişe sözlere mümkün mertebe yer verilmemiş.

Osman Çetin'in düzenlemesi ise eğlenceli ve 'radyo dostu'.

Prodüktör ise Soner Sarıkabadayı.

Hatırlatmakta yarar var, 'Benim Ol'la yıldızı parlayan genç popçu Edis Görgülü ile Sarıkabadayı'nın tam da geçtiğimiz 'eylül'de yolları ayrılmıştı.

Sarıkabadayı, kendi şirketi PDND'yi bırakıp DMC'ye geçen Edis'i 'vefasızlık'la suçlamış, genç müzisyene 30 bin liralık dava açmış, hatta Twitter'dan isim vermeden 'Balon olmuş gidiyorsun...' ve 'İyi ki varsın, iyi ki silmişim seni...' gibi göndermeli, atarlı, giderli paylaşımlar yapmıştı.

2016'nın eylül ayında sarsıcı bir dönemden geçen Sarıkabadayı'nın yeni star adayı Eylül Çekirge'nin başarılı olacağını düşünüyorum.

Sarıkabadayı'nın ise Eylül'ün muhtemel başarısıyla birlikte tekrar daha pozitif, daha iyimser bir ruh haline bürüneceğini umut ediyorum.

'Git'meyelim be üstad, 'Gel'elim... Giden gitsin, gelen de hoşgelsin...

İçinden ‘Geçmişe saygın yok’ diyenler için büyük usta Alpay'ın 'Eylül'de Gel'iyle noktalıyorum bu satırları...

Her dinlediğimde lisedeki servis şoförüm Erol abi ve onun o iç gıdıklayıcı esprilerini hatırlatan şarkıdaki şu samimi dizeler sizce de üzerinden yıllar geçse de ölümsüz değil mi?

"Okul yolu sensiz... Ölüm kadar sessiz... Gitme, gitme gel... Eylül'de gel..."

https://www.twitter.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr