Marilyn Monroe: Her geçen gün daha fazla ünlenen bir yıldız

Daha dünyaya gelmeden etrafında sıkıntılar vardı

1 Haziran 1926 Los Angeles doğumlu olan Marilyn Monroe’nin gerçek ismi Norma Jeane Mortensen. Doğumuna birkaç hafta kala babası annesini terk ettiği için annesinin psikolojisinin bozularak hastaneye yatırılmasıyla yetimhanede büyüyen Marilyn Monroe'nun hayatı aslında daha dünyaya gelmeden sıkıntılarla çevriliydi.

Yetimhanelerde geçen hayatı süresince Marilyn Monroe, birçok cinsel tacize ve duygusal baskıya maruz kaldı ve henüz 16 yaşındayken, 21 yaşındaki uçak tamircisi James Doughtery ile evlendi. Bu evlilikte en büyük etki ise gördüğü cinsel tacizlerdi. Marilyn Monroe evlendikten sonra bir fabrikada çalışmaya başladı ve burada tanıştığı bir fotoğrafçı onun fotoğraflarını çekti. Sonrasında bu fotoğrafların bir dergide yayınlanmasını sağladı ve böylelikle Marilyn Monroe’nin modellik hayatı başladı.

7 yıl boyunca Actors Studio'da eğitim aldı

4 yıl süren ilk evliliği sonrasında The Blue Book isimli mankenlik ajansına giren ve modellik yapmaya başlayan Marilyn Monroe, aynı zamanda oyunculuk ve şarkıcılık kurslarına katıldı. Ardından saçlarını kısacık kestirerek platin sarıya boyadı. Bunlar, Norma Jeane’i Marilyn Monroe yapan ilk adımlar olarak kabul ediliyor. Marilyn Monroe, modellik kariyeriyle birlikte bir süre sonra sinema sektöründe de boy göstermeye başladı.

Modellikten hemen sonra oyunculuğa başlayan Marilyn Monroe, “Scudda Hoo! Scudda Hay!” ve “Dangerous Years” isimli iki filmde oynadı. Bu ilk filmlerinde başarı yakalayamadı fakat Marilyn Monroe ismini bu yıllarda aldı. 1950’li yıllara gelindiğinde ise yıldızı parlamaya başlayan Marilyn Monroe, birkaç kısa filmde oynadı ve ardından daha ciddi rollerde yer almaya başladı. Marilyn Monroe’nin film endüstrisine adımı yeteneği ile değil, güzelliği ve aptal sarışın rolleriyle oldu. Bu durumdan oldukça rahatsız olan Marilyn Monroe, sinema kariyerinde yükselmek ve gerçek başarılar elde etmek istediği için 7 yıl boyunca Actors Studio’da eğitim aldı.

Marilyn Monroe’nin en çok anıldığı film olan “Some Like It Hot” (Bazıları Sıcak Sever) filmi, 1959 yılında çekildi. Tony Curtis ve Jack Lemmon gibi isimlerle çalışan Marilyn Monroe, bu ikili ile iyi bir uyum sağladı ve bu film ile Marilyn Monroe, Altın Küre Ödülü'nü kazandı.

Ölümünün ardından birçok komplo teorisi üretildi

Yıl 1962’ye geldiğinde yine George Cukor’un yönettiği ve Dean Martin, Cyd Charisse gibi isimlerle birlikte rol alacağı “Something’s Got To Give” isimli filmde “Ellen Arden” rolünü canlandıracaktı fakat bu sırada yaşadığı sağlık problemleri yüzünden setlere mazeret üreterek gitmiyordu. Ayrıca bu sırada John F. Kennedy ile aralarında aşk söylentileri ortaya çıkmıştı. Hasta olduğu için sete gitmemişti; ama şarkı söylemek için Kennedy’nin doğum gününe gitmişti. Bu nedenle yapımcı firma ve yönetmen Cukor, Marilyn Monroe’yi kadrodan çıkarttı. Daha sonra kendi çabası ve başrol oyuncusu Dean Martin’in ısrarları ile geri geldi.

Yapımcı şirket, aynı yıl Roma’da Elizabeth Taylor'un başrolü oynadığı “Cleopatra” filmini çekiyordu. Şirket, Taylor’a gösterdiği toleransları Monroe’ye göstermiyor ve hastalığını umursamıyordu. Bu nedenle filmin çekimlerine de ara verilmişti. Film çekimlerine yeniden başlanacaktı ki; tarihler 5 Ağustos 1962‘yi gösterdiğinde Marilyn Monroe (36 yaşında) evinin yatak odasında hayata veda etmişti.

Ölümünün ardından yapılan otopside, ölüm nedeni yüksek dozda Barbitürat alımı nedeniyle muhtemelen intihar olarak adlandırıldı. Buna rağmen olay yerindeki delillerin yetersizliği, otopside alınan dokuların kaybolması ve başta kahyası olmak üzere tüm görgü tanıklarının çelişkili ifadeler vermesi, ölüm nedeninin cinayet olabileceği görüşünü ortaya çıkardı. Birçok komplo teorisi, birçok neden ortaya atılsa da Marilyn Monroe bütün ışıltısıyla bu dünyadan çok güzel bir şekilde geçti ve insanların hafızasında çok güzel bir yer edindi.