
30 yaş sendromu
20'li yaşların sonuna yaklaşırken, ben de kendimi zaman zaman sorguladım, eleştirdim ve yargıladım. Çünkü eğer 30 yaşındaysan, hayatında her şeyin mükemmel olması gerekiyordu. İyi gelirli ve saygıdeğer bir iş, gelir düzeyi yüksek bir eş, kendine ait bir bir araba ve yakın zamanda doğması beklenen bir çocuk...
Şu an yukarıda saydıklarımın hiçbirine sahip değilim. :) Hatta kıyaslayacak olursak, bu tanıma 20'li yaşlarımın başlarında daha yakındım. İyi bir işim, pilot erkek arkadaşım, yaşıtlarıma kıyasla iyi bir maddi gelirim vardı. Ne de olsa oyunu kuralına uygun oynamıştım.
Kendimi sorgulamakla beraber, yaşıtlarımı da gözlemlemeye başladım. Bu maddelere sahip olmayan çoğu arkadaşım gibi ben de mutsuzdum. Sonuçta sürünün gerisinde kalıyordum. Ardından kuralları bozmaya karar verdim. İşimden ayrıldım. Şimdi bırakın evliliği, bir erkek arkadaşım dahi yok. Kendime ait evim/gelirim/arabam da yok. Ailemle yaşıyorum. Ve şu an çok daha mutluyum! Kendimi kalıplardan sıyrılmış ve özgür hissediyorum. Nelerden hoşlandığımı, nasıl bir yaşam istediğimi ve kendimi tanımayı öğreniyorum.
Bir kere olsun oyunun kurallarına uymamayı herkese tavsiye ederim. Sonraki kural ihlallerinin bedeli daha ağır olabiliyor. Evlilikler boşanmayla sonuçlanıp, çok övündüğümüz şirketimiz aniden bizi işten çıkarabiliyor. Yanınızda çocuğunuz, elinizde bavulunuzla benim bulunduğum noktaya dönebiliyorsunuz. Bu yüzden ne kadar erken farkındalık sağlarsak, o kadar az zararla kurtulabileceğimizi düşünüyorum. Tabii ki üzülmeden, bazı zor dönemler geçirmeden yaşam devam etmiyor. Ancak doğru yerden bakarsak, her bir zarar bizim için fayda sağlayacaktır.
Aile büyüklerinizin, kapı komşunuzun veya şirketteki çok mutlu evli-çocuklu tablo çizen mesai arkadaşlarınızın sözlerine kulak tıkayın. Eğer gerçekten kendinize inanıyorsanız, kendinizi tanıyorsanız adım atın. Belki onlar da sizin yaşamınıza özeniyordur. Sonuçta meyve veren ağaç taşlanır. Size yorum yapan değil, soru soran arkadaşlarınızı dikkate alın. Kendi doğrularını empoze etmeye çalışan insanlardan uzak durun. Hayata bir kez geliyoruz ve yarın ne olacağı belli değil. Sonuçta kaç yıl yaşadığımız değil, yaşadığımız sürece nelerle anıldığımız önemli.
Sevdiğiniz işi, sevdiğiniz eşi seçin. Gerisi zaten gelecektir. İnanın!