Geri Dön
Metronom: Yönetmen imzasına rağmen yarım kalmışlık hissini aşamıyor

Metronom: Yönetmen imzasına rağmen yarım kalmışlık hissini aşamıyor

Çavuşesku dönemiyle hesaplaşan Rumen Yeni Dalga Sineması, 2007 yılında '4 Months, 3 Weeks and 2 Days'in Cannes'dan Altın Palmiye ile dönmesiyle çok daha geniş kitleler tarafından takip edilmeye başlanmıştı. 2022 yılında Cannes'daki 'Un Certain Regard' kategorisinde 'yönetmenlik' ödülüyle dönen 'Metronom' bünyesinde bir yönetmen imzası barındırsa da potansiyelini beyaz perdeye aktarmada özellikle ikinci kısımda sıkıntı yaşıyor.

Mayk Şişman
Mayk Şişman

Çavuşesku rejimi ve sonrasına odaklanan Rumen Yeni Dalga Sineması yükselişini sürdürüyor. Cristian Mungiu'ya Cannes'da 'Altın Palmiye' kazandıran '4 Months, 3 Weeks And 2 Days' ('4 Ay 3 Hafta 2 Gün') filmi ve sonrasında minimal ve güçlü filmler ortaya koyan Rumen yönetmenler birbirine çok yakın ancak bir o kadar da farklı tatlar verebilmeyi başardı. 2022 Cannes Film Festivali'nde 'Un Certain Regard' (Belirli Bir Bakış) kategorisinde yarışan Rumen filmi 'Metronom' da 2022'nin dikkat çeken filmlerinden biri olmayı başarmıştı. Güçlü rakipleri arasında bir adım öne çıkmayı başaran 'Metronom', yarıştığı kategoride Alexandru Belc'e 'En İyi Yönetmen' ödülünü kazandırmıştı. Sonbaharda İstanbullu izleyicilerin karşısına çıkan 'Metronom', 12. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde yarışmış ve festivalden 'Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü'yle ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren 'Metronom', çağdaş Rumen yapımları arasında yakın dursa da yönetmenin terchileriyle ayrışmayı başarıyor ancak çok daha fazlasını yapabilecekken potansiyelinin çok azını beyaz perdeye aktarıyor.

Haberin Devamı

İkilem içine düşüyor ve film bir kırılma noktasından geçiyor

1972 yılının sonbaharında Romanya'dayız filmde. Ana adlı karakterimiz henüz 17 yaşında. Erkek arkadaşını çok seviyor, onunla geleceğe dair kendi dünyasında hayaller kuruyor. Fakat işler pek de planladığı gibi ilerlemiyor. Genç kız, sevgilisinin kısa bir zaman içinde ülkeden temelli olarak kaçacağını ve Batı'ya gideceğini öğreniyor. Bunun üzerine bir yandan birbirlerini seven, diğer yandan yollarının ayrılacağını çok iyi bilen ikili son günlerini birlikte geçirmeye karar veriyor. O dönemde Ana'nın da içinde olduğu gençlik ise Özgür Avrupa Radyosu'nunun ülkede yasaklı olan yayınını dinleyebilmek için evlerde toplanıyor. Bir grup arkadaşın bu gizli etkinliği ve Batı'daki özgürlük karşısında yaşadıkları heyecan kısa zaman içinde yerini hiç de beklemedikleri bir polis baskınına bırakıyor. Gençlerin özgür bir ülkede yaşama taleplerine yaşadıkları ülke de aynı istek ve kararlılıkla bir nevi cevap veriyor. Bu noktada Ana büyük bir ikilem içine düşüyor. İşte film, tam da bu noktada önemli bir kırılma noktasından geçiyor.

Haberin Devamı

Yarım kalmışlık hissi baskın hale geliyor

Polis merkezindeki sahneler öncesine kadar adım adım tempoyu yükselten ve yer yer geç kalsa da bir şekilde filmi bu kilit sahnelere kadar taşımayı başaran Alexandru Belc, bu noktadan sonra enteresan bir yönetmenlik seçimiyle şaşırtıyor. İzleyicinin güçlü bağlar kuracağı baskın sahnesiyle yer yer kan donduran ve Çavuşesku dönemindeki işleyişi tokat gibi yüzümüze çarpan Belc, daha sonrasında ise giderek tempoyu düşürüyor. İyiden iyiye heyecanını kaybeden ve sönükleşen 'Metronom', "Neden buraya geldik?" dedirten bir noktada sona eriyor. Sanki İstanbul'dan İzmir'e yolculuk yapacakken Bursa sınırları içinde kaybolmuş ve hedefe ulaşamadan yolculuk sona ermiş gibi bir yarım kalmışlık hissiyle baş başa kalıyoruz. Elbette tam da bu tercihi Alexandru Belc'e özellikle de Cannes gibi prestijli bir festivalden 'Yönetmenlik' ödülü getiriyor. Asla şaşırtıcı değil. Bir başkasının elinde daha farklı vurgular ve etkiyle karşımıza çıkacak olan bu senaryo, yönetmenin dokunuşundan nasibini alıyor. Belki de özellikle yarım kalma hissini aktarmak isteyen yönetmen filmin gücünden biraz eksilterek sona erdiriyor filmi. 'Metronom' dikkat çeken bir gidişata sahip olsa da finali itibarıyla havada kalan kısımlarıyla etkileyiciliğini maalesef yitiriyor. Yönetmenin imzasını görmek ise elbette sevindirici. Henüz 42 yaşındaki yönetmenin ilerde çok daha güçlü bir filmle karşımıza çıkacağını düşünmek hiç de zor değil. 'Metronom'u daha çok 'ayak sesleri' olarak yorumlamak gayet mümkün.

Haberin Devamı

 

twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler