Geri Dön
Marmara Adası: Denizin ortasında bir yaşam

Marmara Adası: Denizin ortasında bir yaşam

Ada deyince aklımıza hemen deniz-kum-güneş üçlüsü geliyor. Ancak adalar sadece yaz aylarında tatilcilerin keyifli ve huzurlu zamanlarına ev sahipliği yapmıyor. Kışın zorlu yaşam koşullarında adadaki hayat daha da başka bir hale bürünüyor. Gelin bu kez de Marmara Adası'nın tarihine, kültürüne, yaz ve kış aylarındaki yaşam koşullarına, doğal güzelliklerine ve eşsiz plajlarına Molatik olalım...

Burak Erdeniz
Burak Erdeniz

Marmara Denizi'nin ortasında bulunan Marmara Adası bölgedeki onlarca takımadanın en büyüğü olarak dikkat çekiyor. Balıkesir'e bağlı olan Marmara ilçesinin merkez adası olan Marmara haricinde Avşa ve Ekinlik adaları da yine aynı ilçeye bağlıdır. İstanbul’dan üç saatlik deniz otobüsü yolcuğuyla, Tekirdağ’dan iki saatlik ve Erdek'ten ise bir buçuk saatlik arabalı feribot yolculuğuyla adaya ulaşmak mümkün. Adada yaşam ilk çağlara kadar uzanıyor. Yer altı kaynakları bakımından zengin olan adanın kuzey tarafında bulunan mermer ocaklarından çıkarılan mermerler Ayasofya’nın yapımında kullanılmış. Osmanlı döneminde Balkanların birçok gölgesinde görülen Türkleştirme hareketi Cumhuriyet dönemindeki mübadeleye kadar Marmara Adası ve çevresinde görülmemiş. Bu sebeple nüfusun yüzde 99'u gayrimüslimdi. Yüzde 1'lik kısmı da zorunlu hizmet olarak orada bulunan devlet görevlileri oluşturuyordu. Mübadeleden sonra (Türkiye'deki Rumların Yunanistan'a, Yunanistan'daki Türklerin Türkiye'ye geçişi) Türkiye’nin ilk mermer fabrikasının kurulmasıyla Türk nüfusu adada artış göstermeye başladı. Halkın geçim kaynağı turizm başta olmak üzere, zeytincilik, balıkçılık, hayvancılık olarak göze çarpıyor.

Haberin Devamı

İlk hedef 'denizlerin prensi' lüfer

1 Eylül'de avlanma sezonunun başlamasıyla birlikte balıkçılar bu tarihte denize açılıyor. İlk hedef 'denizlerin prensi' olarak bilinen lüfer elbette. Balıkçıların bazısı Çanakkale Boğazı'na doğru, bazısı Bandırma Körfezi'ne doğru, kimi ise Tekirdağ'a doğru gider. Aynı zamanda birbirleri ile irtibattadır. Kim nereden balık alırsa herkes o tarafa hücum eder. Meslek beden gücü gerektirir. 300-500 metre uzunluğundan ağlar denize atıldıktan sonra tekneye geri çekilir. Denizlerde fırtına olmadığı sürece hava sıcaklığının hiçbir önemi yoktur. Limandan ayrıldıktan sonra geri dönmek bazen günlerce sürebilir. Kasım ayında toprağı sürülen ve sonrasında budanan zeytin ağaçları için hasat zamanı gelmiştir. Rüzgârların artmasıyla çok sık denize çıkamayan balıkçılar bahçelere doğru yol alır. Ağaçların altına büyükçe sergiler serilir, dallar silkelenir, sergiler toplanır ve üzerindeki zeytinler küfelere koyulur. Dağlık arazilerde her bahçeye yol yoktur. Bazen 40-50 kiloluk zeytin küfelerini en yakın yol kenarına ulaştırmak için sırtlamak gerekir. Arabalara yüklenen küfeler sofralık ve yağlık olarak boyutlarına göre ayrıştırılmak için depolara götürülür. Yağmur, zeytinleri yere düşürür. Böyle olunca yağmur dindiğinde sergi sermek yerine otların arasından tek tek zeytin toplamak zorunda kalınır. Ayrıştırılan zeytinlerden yağlık olanlar yağhaneye gönderilir. Sofralık zeytinlerin kimi çizilir, kimi kırılır, kiminden sele zeytini yapılır, kiminin salamurası olur. Zeytin toplandığı gibi yenmez ve en az 1-2 aylık fermantasyon gerekir. Son olarak yeşil zeytin ile siyah zeytin aynı ağaçta olur. Ağaçtan toplanmayan yeşil zeytin bir süre sonra siyaha dönüşür.

Haberin Devamı

Sıcaklarla birlikte ada nüfusu 50 binlere kadar çıkar

Yaklaşık 1-1.5 ay süren zeytin serüveni yılbaşı yaklaştığında son bulur. Zaten dudak çatlatan kuru soğuklar da gelmiştir. Sert rüzgârlarda dalgalar limanların üzerinden aşar, liman olmayan yerlerde yazları cıvıl cıvıl olan sahillerdeki yürüyüş bantları denizlerle yıkanır. Nüfusu 7 bin olan adaya doğalgaz gelme ihtimali pek yok. İmkânı olan merkezi sistemli kazan kursa da çoğu insan odun sobası ile evlerini ısıtır. En az üç ay yapacak hiçbir şey yoktur. Hızlı geçen yaz mevsiminin ardından balıkçılık ve zeytincilik bedeni iyice yorgun düşürür. Ada halkı için kış mevsimi aynı zamanda dinlenme zamanı. Bu dönemde adanın durgunluk dönemi başlar. Fırtınalı havalarda gemi seferleri daha sık iptal edilir. 1-2 günlüğüne işi olup gidenler 3-4 günden aşağı adaya dönemeyebilir. Baharın gelişi sabırsızlıkla beklenen yaz mevsiminin habercisidir. Ateş yakılır, üzerinden atlanır. Hıdırellez kutlanır. Plajlar, kafeler, restoranlar, hediyelik eşyacılar dükkanlarını süslemeye başlar. Üç ay sürecek festivale sayılı günler kalmıştır. Normalde 7 bin olan ada nüfusu o dönemlerde 50 binlere çıkar. Adada ilçe merkezi dışında konaklama yapılacak 6 yerleşim yeri daha var. Deniz otobüsleri ve arabalı feribotlar Marmara ilçe merkezine yanaşır. Mermer ocaklarına yakın yerde bulunan Saraylar İskelesi'ne yalnızca arabalı feribot yanaşır. Diğer köylere ve koylara gitmek için araç ile ulaşım sağlamanız gerekir.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

'Viranköy'ün hikâyesi

Marmara Denizi'nin en temiz yerlerini sıraladığımızda Marmara Adası ve çevresi başı çeker. Konumu itibarıyla hem Çanakkale Boğazı'nın girişinde olmasından dolayı su sirkülasyonunun süreklilik arz etmesi suyun sürekli temiz kalmasını sağlar, hem de büyük şehirlerdeki gibi kanalizasyonlardan denize dökülen fabrika atık suları burada yoktur. Her bir koyunda ayrı güzellikte plajlar bulunur. Merkezdeki Aba Plajı'nda birçok otel ve kafe vardır. Kole Plajı ise Aba’ya göre daha sakin bir gün geçirmeyi düşünenler için idealdir. Kole Plajı çevresinde de oteller vardır. Sabah plaja gitmeden önce poğaçanızı ya da böreğinizi yanınıza alıp günün en az yirmi saati açık olan denize sıfır çay bahçelerinde kendinize güzel bir kahvaltı sofrası kurabilirsiniz. Abroz Masal Parkı Plajı çocuklarınız ile birlikte tüm gün keyifli vakit geçirebilirsiniz. Birçok masal kahramanının minyatürlerinin bulunduğu eğlence alanları plajın hemen arkasındaki yeşil alanda bulunur. Çınarlı Köyü Plajı adanın batı tarafında kalır. Bu sebeple akşam saatlerine kadar şezlongda uzanıp güneşi ufukta batışını izleyebilirsiniz. Çınarlı Manastırı Plajı, Topağaç Köyü Plajı ve Asmalı Köyü Plajı gidebileceğiniz diğer plajlardır. İmkânınız varsa yolu olmayan, yalnızca tekne ile gidilebilen bakir, sessiz ve tertemiz plajları da mutlaka ziyaret etmelisiniz. Gündoğdu köyü ve Asmalı köyü civarlarında güzel koylar bulabilirsiniz. Viranköy Plajı'na ayrı bir parantez açmak isterim. O bölgede şu an yaşam olmasa da birkaç ev kalıntısı bulunuyor. Rivayete göre tüm köy teknelerle düğüne giderken fırtınaya yakalanıyor, tekneler batıyor ve köye dönebilen olmuyor. Viran olmuş köy ismini bu hikâyeden alıyor. Burası da tekne ile gidebileceğiniz harika koylar arasındadır.

Haberin Devamı

Antik Çağ'dan kalma bir kale

Marmara bir ada olmasına karşın oldukça dağlık bir yapıya sahip. Dağlarının zirvesi 700 metreye kadar yükselir. Arazi aracınız varsa zirveye çıkıp bir tarafta Çanakkale Boğazı, bir tarafta Tekirdağ, bir tarafta Kapıdağ Yarımadası'na kadar uzanan 30 kilometrelik çaptaki manzaranın seyrine kapılabilirsiniz. Zirveye yaklaşırken dağın yamacından aşağı baktığınızda vadiler arasında kalmış bir tepelik ve o tepeliğin üzerinde Antik Çağ döneminden kalma bir kale göreceksiniz. Kaleye yol yok ancak önce yamaçtan aşağı vadiye inip sonra kaleye doğru tırmanmak dağ yürüyüşçülerinin kaçırmak istemeyeceği fırsatlardan biridir. Saraylar Açık Hava Müzesi, mermer ocaklarından çıkan tarihi eserlerin sergilendiği bir yer. Antik tarih meraklılarının gezebileceği alanlar arasında yer alır. Ayrıca 20 yıldır düzenlenen Uluslararası Heykel Sempozyumu'na dünyanın dört bir yanından gelen heykeltıraşlar marifetlerini gösterirler. Bu eserler Saraylar köyü rıhtımında sergilenir. Keyifli zaman geçireceğiniz bir diğer yer ise Çınarlı köyündeki mesire alanıdır. Bin yıllık çınar ağaçları oldukça büyük çayırlık bir alana doğal gölgelik olmuştur. Kavurucu sıcaklardan kaçmak isteyen insanlara adeta bir çınar bahçesi izlenimi verir.

Peynirli patlıcan, kalamar, karides, midye...

Gece hayatının çok hareketli olmadığı Marmara Adası'nda yalnızca bir tane gece kulübü var. Bunun yanında ada tatilcilerinin daha çok tercih ettikleri onlarca et ve balık restoranları bulunur. Asmalı köyü, çoğunlukla Karadeniz'den göç eden insanların yaşadığı bir yer. Buradaki restoranın en meşhur yemeği sacda balık kavurmasıdır. Merkezde çoğunlukla Girit göçmenleri yaşar. Buradaki restoranlarda Ege yöresine ait birçok meze çeşitleri ve ot yemeklerini tadabilirsiniz. Peynirli patlıcan, tilkişen kavurması ve Girit kabağı bunların başında gelir. Balığın yanı sıra kalamar, karides, midye, ıstakoz ve pavurya gibi deniz ürünleriyle sofranızı şenlendirebilirsiniz. 50'ye yakın otel ve 100'ü aşkın pansiyonu ile her yaz yüz binlerce kişinin giriş çıkış yaptığı ada, tatilciler için sakin, salaş ve huzur dolu bir tatil yeri olmasının yanı sıra yaşayanlar için adeta bir yaşam mücadelesidir. Tatilcilerin yeniden gelmesini sağlamak için misafirler en güzel şekilde ağırlanarak "Yine bekleriz" sözüyle sezon kapatılır. Evlerine dönen yüz binlerce insandan sonra adada kalan 10 bine yakın insan tekrar bir sonraki yaz hareketliliği için kış aylarından itibaren hazırlık yapmaya başlar.

Benzer İçerikler