Geri Dön
Tori et Lokita: Dardenne Kardeşler bu kez neyi eksik yaptı?

Tori et Lokita: Dardenne Kardeşler bu kez neyi eksik yaptı?

Belçika sinemasının en önemli temsilcilerinden Dardenne Kardeşler'in son filmi 'Tori et Lokita', Cannes'dan yalnızca 75'inci yıl dönümü adına verilen özel ödülle dönerek beklentileri karşılayamamıştı. Peki her daim takdir gören Dardenne Kardeşler son filmlerinde bu kez neyi eksik yaptı?

Mayk Şişman
Mayk Şişman

Belçika sinemasının Frankofon üretimleri arasında elbette Dardenne Kardeşler'in yeri çok ayrı bir yerde. Özellikle 2000'li yıllarda adlarını tüm dünyaya duyuran Jean-Pierre ve Luc Dardenne kardeşler, daha önce iki kez Cannes'dan Altın Palmiye ile dönmüştü. 1999 tarihli 'Rosetta' ve 2005 tarihli 'L'enfant' ile geniş bir izleyici kitlesi yakalayan ikili, 2011 yılında ise 'Le Gamin au vélo' filmleriyle Nuri Bilge Ceylan'ın 'Bir Zamanlar Anadolu'da'sıyla birlikte 'Grand Prix' ödülünü birlikte kazanmıştı. Bu üç önemli film haricinde 'Le Silence de Lorna' ve Marion Cotillard'lı 'Deux jours, une nuit' ile de beğeni toplayan Dardenne'ler, özellikle son filmden sonra ise birçoklarına göre ilgi çekici olmaktan yavaş yavaş çıkmıştı. Birçoklarının Dardenne'lerin sinemasına daha az sempati besleme gerekçeleri benzer bir eleştiride toplanıyordu. Dardenne'lerin 'mikro anlatı'larının özellikle 'Deux jours, une nuit' sonrasında giderek daha az çekici diyalog ve daha az çekici çarpışmalar barındırdığına savunanlar, kardeşlerin benzer formüllerle daha majör bir başarı yakalamak adına daha majör oynamaya çalıştıklarını ve yeterince hakimiyet kuramadıkları bir 'öteki'yi anlatarak formülize işler ürettiklerini ve samimiyetlerini ve iddialarını yavaş yavaş kaybetmeye başladıklarını söylediler. Peki gerçekten öyle mi?

Haberin Devamı

Lukas Dhont'un 'Close'unun gölgesinde kaldı

Son Dardenne Kardeşler filmi 'Tori et Lokita' geçtiğimiz günlerde Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında Türkiye'de izleyicilerle buluştu. Afrika'dan Belçika'ya giden genç bir kadın ile küçük bir çocuğun başından geçenleri aktaran, mülteci ya da göçebe meselesini merkeze alan film, bu yıl güçlü rakipleri arasında Cannes'da gözden kaybolmuş, her daim sinemaları Cannes'dan takdir görmesinin avantajıyla ancak festivalin 75'inci yıl dönümü adına verilen özel ödülün sahibi olabilmişti. Aslında bu ödülün Türkçesi, "Sizi ve sinemanızı çok seviyoruz fakat son filminizi kaydadeğer bulsak da en fazla böyle bir ödül verebiliriz"di. Üstelik benzer şekilde Frankofon taraftaki Lukas Dhont'un son filmi 'Close'un aynı yarışta 'Stars At Noon' ile birlikte Grand Prix'yi kazandığını ve Belçika'nın Oscar aday adayı olarak seçildiğini düşündüğümüzde, Dardenne Kardeşler gibi iddialı bir sinemanın genç yönetmen Dhont'un gölgesinde kalması 'Tori et Lokita' için soru işaretleri oluşturmuştu. 'Tori et Lokita'yı izlediğinizde ise son dönemde yöneltilen eleştirileri de filmin yeterince tatmin edici bulunmamasını da gayet iyi anlayabiliyoruz.

Haberin Devamı

Son sahnede toparlasa da kesmiyor, doyurmuyor

Filmlerinde minör anlatılara yer veren Dardenne'lerin sinemasındaki en dikkat çekici kısım elbette yalınlıkları ve barındırdıkları çatışmalar. 'Tori et Lokita' diğer Dardenne filmleri gibi yalın ve minimal bir çizgide. Bu noktada biçimsel olarak Dardenne'lerin büyük bir risk almadıklarını, stillerinin dışına çıkmadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak 'göçmenlik' meselesini ele alan, daha önce de örneğin 'Le silence de Lorna'da da benzer bir noktaya değinen Dardenne'ler bu kez yeterince çarpıcı olmayı başaramıyor maalesef. Filmin ilk yarısındaki şaşırtıcı sönüklük ikinci yarıda kotarılsa da ne karakterlerle yeterince empati kurabiliyoruz ne de az çok tahmin ettiğimiz finale gidilen yolda yeterince heyecan duyuyoruz. İzleyiciyle diyaloglar üzerinden kuramadığı iletişim biçimini şarkılar üzerinden kurmaya çalışan ancak bu sahnelerin fazlaca tekrar etmesi nedeniyle etkileyici ve gerektiğince samimi olamayan 'Tori et Lokita' seyirciyi salondan küskün yollamıyor, son sahnesiyle gönülleri kazanıyor. 'Tori et Lokita' ne Dardenne'lerin en iyisi ne de en kötüsü. Ancak söz konusu Dardenne'ler olduğunda elbette bu film izleyici kesmiyor, doyurmuyor.

Haberin Devamı

 

twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler