SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

13’üncü kişisel sergi hazırlıkları sürüyor

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Resim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Dalkıran, hazırlıklarını sürdürdüğü 13. kişisel sergisi için “Sergimin sanal ortamda daha çok izleyiciye ulaşabileceğine inanıyorum” diyor.

|

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Resim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Dalkıran, ortaokul yıllarından bu yana Konya’da öğrenci olarak girdiği üniversitede dekanlığa kadar yükselmiş. Akademik çalışmaları, yetiştirdiği öğrencilerin yanı sıra imza attığı 12 kişisel resim sergisi ve ulusal ve uluslararası alanda aldığı ödüllerle Konya’nın kültür sanat yaşamına katkıda bulunan Dalkıran’la yeni resim çalışmalarını konuştuk.

- 12’inci kişisel serginizi geçtiğimiz yıl sanatseverlerle buluşturdunuz. Geride kalan 12 sergiyi düşünecek olursak resimle olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?

Öncelikle akademik ve sanatsal açıdan yoğun bir çalışmanın içerisine girdim. Ulusal ve uluslararası düzeyde yüzlerce karma ve grup sergiye katıldım. Her sergide yeni bir işle katılmaya gayret ettim. Katıldığım karma sergiler sayesinde Ekrem Kahraman, Habip Aydoğdu, Hasan Pekmezci, Devrim Erbil, Turan Erol, Adnan Turani’nin de aralarında olduğu ve daha ismini saymadığım ülkemizin önde gelen birçok sanatçısıyla kritikler yapabildim. Konya’daki akademik ve sanatsal mücadelemizde idarecilik görevlerimin de katkısıyla yapmış olduğumuz organizasyonlarla ülkemizden ve ülkemiz dışından birçok sanatçıyı Konya’ya getirerek fakültemizde ağırladık. Yurt dışı sergilerine daha da ağırlık verdim ve gelen çalıştay tekliflerini kabul ettim. Bu sayede birçok yabancı sanatçıyla çalışma imkânı elde ettim ve kendimi sorguladığım birçok hususa cevap bulabildim. Ancak elbette henüz cevabını bulamadığım sorularım da var. Zaten sorular bittiğinde değişim de dönüşüm de biter. Dolayısıyla tekrara düşersiniz ve heyecan da biter. Bu açıdan umarım sorularım hiç bitmez ve ben ne kadar usta olursam olayım daima bir tarafım hep çırak kalır ve soru sormaya devam eder. Yani profesyonel olmak ve profesyonel olarak kalmak için başlangıçtaki amatör ruhu kaybetmemek gerektiğine inanıyorum.

- Çalışmalarınıza baktığımızda yumuşak renklerin ve ağaç figürünün etkisini görüyoruz. Sizin ressam olarak evriminizde renkler ve figürler nasıl bir evrim izledi?

Başlangıçta optik görüntünün esas alındığı Anadolu’ya ait evler, ağaçlar, dağ görünümlerinin yer aldığı kompozisyonlarla başladığım çalışmalarım özellikle doktora sonrası süreçte optik görüntüden uzaklaşarak, ayrıntıdan arındı, doğanın özünün yakalandığı saf biçimlerin ön plana çıktığı kompozisyonlara evrildi. Bu noktada çalışmalarımda ev, ağaç, dağ gibi kavramlar yine vardı ancak ne evler eski evlerdi ne ağaçlar eski ağaçlar ne de dağlar eski dağlardı. Artık mistik etkilerin hissedildiği, izleyeni içine çeken, derin duyguların yaşanabildiği atmosferlerin olduğu çalışmalar ortaya çıktı. Renklere gelince başlangıçta sadece kırmızı, mavi, yeşil, siyah, beyaz vesaire gibi zahiri olarak gördüğüm renklerin, yılların kazandırdığı bilgi ve tecrübeyle ruhani yönlerinin de olduğunu keşfettim. Yaşayan renklerle yaşayan resimler yapabildiğime inanmaktayım. Bu bağlamda renklerimdeki yumuşaklık hissi de sahip oldukları ruhtan kaynaklanıyor. Resmin benim için bir yaşam biçimi ve ne kadar çalışıp üretirsem, bana o kadar yüreğini açıyor.

- Üzerinde çalıştığınız bir sergi hazırlığı var mı?

Şu an yoğun bir çalışma içerisindeyim. Ancak pandemi nedeniyle yüz yüze sergiler ya açılamıyor ya da katılım sayısı düşürülerek yapılıyor. Bu nedenle online bir sergi projem var. Sergimin sanal ortamda daha çok izleyiciye ulaşabileceğine inanıyorum. Buna inanmam pandeminin olumsuz etkilerine kapılmamın da önüne geçiyor. Hem her zaman bardağın dolu tarafına bakmak gerekmez mi? Pozitif bir yaşam istiyorsak gerekir…

‘Bizlere çok iş düşüyor’

- Konya’daki sanat etkinliklerinden ve sanat damarından bahsedecek olursak, kentte nasıl bir sanat atmosferi var?

Konya birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir kültür sanat şehri. Burada üç Güzel Sanatlar Fakültesi, iki Devlet Konservatuarı, bir Devlet Tiyatrosu bir de Güzel Sanatlar Lisesi bulunuyor. Üniversitelerin hepsinde sanat galerisi ve sergi açılabilecek kütür merkezleri var. Bunun dışındaki bazı kamu kurumları ve özel kurumlarla az sayıda şahsa ait galeriler var. Sanat ortamını da büyük oranda söz konusu kurumlar yönlendiriyor. Özellikle fakülte galerimizde öğretim elemanlarımızın, ülkemiz sanatçılarının ve az sayıda da olsa yabancı sanatçıların sanatsal etkinliklerinin belirli periyodlar halinde düzenlenmesine gayret ediyoruz. “Ancak tüm bunlar yeterli midir?” diye sorulacak olursa, kesinlikle değil. Bu konuda bizlere çok iş düşüyor. Fakat olumlu olan bir yön var ki Konya’da sanata dair beslenebilecek çok malzeme var. Bu malzemeler değerlendirildiğinde çok hızlı yol alınabileceğine inanıyorum.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.