Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

Annesinin yolunda özgürleşiyor!

Cinselliğin sadece 'kötü kadın'lara yakışan bir eylem olmadığını Türk sinemasına öğreten akıllı, muhalif ve de çekici Müjde Ar, şimdi de bir gün yayımlanan sohbet programıyla tüm haftaya damgasını vuruyor

|

Tam anlamıyla 'anaerkil' bir ailedir 'geldiği'... 1915'te Bulgaristan'dan göçüp İstanbul'da biçki dikiş atölyesi kurmuş bir babaanne, Erzincan'dan at üstünde yine İstanbul'a okumaya gelen belediye ebesi bir anneanne, birbirinden renkli halalar, teyzeler ve tabii 14 yaşında babasından gizli sahneye çıkan Aysel Gürel, nam-ı diğer 'Deli Aysel'. Çocukken, sokaktan keman çalan çingeneler geçti mi, hemen kendisini ortaya atıverirdi. Annesinden dayak yeme pahasına. Kendini gösterme isteği ağır bastığından. Neticede dansöz olmadı ama sürekli 'kendisini gösterebileceği' bir alanda oldu 40 yıldır... Belki de her şeyi kendi cümlesi özetliyor: "Öyle bir aileden geliyorum ki, ya delirmem ya da ben olmam lazımdı." 21 Haziran 1954'te Fatih'te 'Kamile Suat Ebrem' adıyla dünyaya gelir Müjde Ar. Gazeteci babası Vedat Ebrem evden gittiğinde üç yaşındadır. Annesinin öfkesiyle beslenen baba eksikliği hayatının önemli bir bölümüne damgasını vuracaktır ilerde. İki kızını tek başına büyütürken korkutma ağırlıklı bir eğitim sistemi benimser Aysel Gürel. "Kızını dövmeyen dizini döver" yıllar sonra Müjde Ar'ın oynayacağı bir filmin adı gibi... "Erkek gördünüz mü yolunuzu değiştirin, oranızı buranızı elletmeyin" ve o pek meşhur "kimsenin açtığı gazozu içmeyin" cümleleri ana öğütleridir. Gerçi eziyetler karşılıklıdır, kızlar da annelerinin hayatına engel olmaya çalışır, 10 yıl birlikte yaşadıkları üvey babaları Teoman Alpay'la ikisine asla huzur vermezler. Alpay'ın içip içip gece vakti pencerede utla İstiklal Marşı çaldığı evden Münir Özkul, Suna Selen, Savaş Dinçel, Müjdat Gezen eksik olmaz. "O evden doktor çıkacak değildir ya...", 8 yaşında Oraloğlu Tiyatrosu'nda sahneye adımını atar, arkası gelir. 'Anaerkil' ailede maceralar... Fatih Kız Lisesi'nden sonra İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı'na devam eder. Bu arada Samim Değer'le tanışır ve 1972'de, henüz 18'indeyken nikâh masasına oturur. Bir yıllık evlilik hayatı, bu kuruma tövbe etmesine neden olacaktır. Bir akşam Salih Güney çalar kapısını. "Halit Refiğ bir dizi yapacak, seni oynatmak istiyor" diye. Ar, teklifi reddetmek üzere Refiğ'e gider ve "Aşk-ı Memnu"da oynamaya ikna olur. Aldatan kadın kalıplarını kıran Bihter rolüyle parlar. "Bir yıldız doğmuştur". Pek çoklarına göre Türk sinemasının son starı... Adının önüne yapışacak "tabu yıkıcısı" sıfatını edinene kadar bir dizi kötü filmde oynar. Aklını başına getiren, ona "Bir insan oyunculuğu mezara kadar düşünmezse, sinemada hiçbir şey olamaz" diyen Ertem Eğilmez olur. Arzu Film okulundan ve Eğilmez'le yaşadığı aşktan 'oyuncu' olarak çıkar. Ömer Kavur'un "Ah Güzel İstanbul"uyla, sinemada ikinci dönemi başlar. Sene 1980'dir ve yine Eğilmez'in "Başka işten para kazan ki, kötü filmlerde oynamak zorunda kalma" sözü kılavuzu olur. Çare, gazino sahnelerindedir. Ona istediği filmleri yapma özgürlüğü verecek sahnelerde tam 13 yıl. Bir tarafta da onu efsane yapacak "kadın filmleri" dizisi... Koca baskısından bezen köy kadınlarını örgütlediği "Şalvar Davası"nı Başar Sabuncu'yla, Atıf Yılmaz'la, Şerif Gören'le çalıştığı filmler izler... Çoğunun yapımında da yer alır. "Adı Vasfiye", "Fahriye Abla", "Kupa Kızı", "Ahh Belinda", "Asılacak Kadın", "Dağınık Yatak", "Teyzem"... Porno furyasında sinema salonlarından uzaklaşan kadın izleyiciler yeniden koltuklardaki yerlerini alırlar. Anlatılan onların hikâyesidir, anlatan da çok "onlardan biri"... Cinselliğin "kötü kadın"lara yakışan bir eylem değil, hayatın ve aşkın doğal bir parçası olduğunu Müjde Ar'la kabullenir Türk sineması. Bihter'in marifetleri! Üstüne üstlük akıllıdır, ağzı laf yapar, muhaliftir... Hem göğüsleri, hem beyni vardır ve her ikisini de iftiharla taşır; Fuar kolonyalarının reklamında oynadığında üründen ziyade göğüslerinin konuşulduğunu keyifle anlatmasından belli olduğu üzere... Sevgililerine gelince, bilinen kadarı pek öyle "oradan oraya yol olacak" sayıda değil. Eğilmez'den sonra uzun bir Atilla Özdemiroğlu dönemi ve onu yeniden nikâh masasına oturmaya ikna edecek Ercan Karakaş... Altı senelik psikanalizin ardından artık çocukluğuyla didişmekten vazgeçmiş, aşkın acı çekmek demek olmadığına ikna olmuş bir Müjde Ar olarak tanışır Karakaş'la, belki de ondan... Hayatının "birinci" erkeği ise kız kardeşi Mehtap Ar'ın oğlu Söz'dür. Hem göğüsleri hem de beyni var! Duraklama dönemine girdiği sinemada 90'ları "Yolcu" ve "Ağır Roman" ile kapatır, 2000'leri "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" ile açar. Ve tam 25 yıl sonra ilk kez bir dizide oynar: "Karakolda Ayna Var". Yıllarca unutulmaz bir ikili oluşturduğu Atıf Yılmaz'ın veda filmi "Eğreti Gelin"de de yer alarak birlikteliklerine şık bir nokta koyan Müjde Ar, geçen yıl oynadığı "Kuşdili" dizisinin ardından bir sohbet programıyla her hafta karşımızda artık. Üstelik programın, daha doğrusu Müjde Ar'ın sözlerinin yankıları bütün haftaya yayılıyor. Meşhur 'gazoz'la gelen bombalara her hafta bir yenisi ekleniyor, artık Youtube Müjde Ar'ın "Haydi Gel Bizimle Ol"daki maceralarından geçilmiyor. O da her zamanki rahat haliyle ve dillere dolanacağının çok farkında olarak sayıp döküyor... Dilinin kemiği kalmamış. Eski bir röportajında "Ben bile toplumsal değer yargılarıyla hareket ediyorum. Aysel bunların hepsini kaldırmış. Bütün arzum bir gün onun gibi olabilmek" diye övüyordu annesini. Belli ki arzusuna erişmesi an meselesi. Yıllarca "Müjde Ar" olmuş, şimdi "delirme" vakti zahir. Ve "deliliğin" insanı ne derece özgürleştirdiğini kim inkâr edebilir ki? Dilinin kemiği kalmamış

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.