Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

‘Diğer Yarım’ İnatçı aşıkların eğlenceli savaşı

Yapımcılığını NTC Medya - Mehmet Yiğit Alp’in, yönetmenliğini Veli Çelik’in üstlendiği "Diğer Yarım", klasik bir “mahalle dizisi”… “Diğer Yarım”ı özel yapansa hikayenin baş kahramanları… Bir tarafta “Arnavut inadı”yla ünlü bir baba, diğer tarafta “Laz inadı” tutunca gözü hiçbir şeyi görmeyen bir anne…

|

Orhan Kılıç:

İlk kez komedi oynuyorum


Size göre "Diğer Yarım" nasıl bir dizi?
İçinde romantik anların olduğu, izleyenlerin içini sızlatan ayrıntıların bulunduğu, keyifli ve eğlenceli bir dizi. Seyircilerin bütün duygu yoğunluklarını yaşayacağını düşündüğüm yelpazesi geniş bir dizi olacak. Dizideki karakterler bir mahallede görülebilecek samimiyette ve gerçeklikte. Dolayısıyla güzel, insanların zevkle izleyeceği bir dizi.
"Ecevit" nasıl bir karakter?
Yarı Arnavut yarı Karadenizli bir adam. Haliyle iki milletinde inadını almış, inatçı biri. Annesinin baskısı yüzünden çok sevdiği karısı "Meryem"den ayrılmak zorunda kalmış ve ikiz kızlardan birini yanına alarak annesi ve kız kardeşiyle Almanya'ya gitmiş. Yıllarca Almanya'da yaşadıktan sonra İstanbul'a dönmüş. Annesinin bu zamana kadar yaptığı zulmü fark eden "Ecevit"in hâlâ çok sevdiği "Meryem"le, aynı şehirde olduklarının farkına varıp, tekrar el ele tutuşma çabasında olan bir adam.
Dizinin "Huzur Sokağı"na benzediği yorumları yapıldı.
Bence hiç alakası yok. Dizilerde başörtülü kızların olması neden insanları bu kadar rahatsız ediyor anlayamıyorum. Şu oturduğumuz yerden sokaktan geçenleri saysak başı açık kadar, daha çok türbanlı insan geçer. Bu da simgesel bir şey değil, bir şeye vurgu yapılmak da istenmiyor. Bu hayatın kendisi. Bu insanlar arkadaşımız, dostumuz, teyzemiz, ablamız, halamız ekranda niye görmeyelim bu insanları?
Peki neden diğer teklifler arasından bu diziyi kabul ettiniz?
Bu işin gerçekten halkın hassasiyetlerine dayandığını hissettim ve bu doğrultuda bu işi yaparsak uzun soluklu olabileceğini düşündüm. Halkın ne kadar teveccühü olduğunu göreceğiz. İyi proje olması önemli. Bir de ben ilk defa komedi oynuyorum. Genellikle oynadığım işler ağır dramlardı. Romantik komedi tadında bir şey oynamak beni heyecanlandırdı.


İpek Tuzcuoğlu:

Anadolu kadınını oynamayı seviyorum

Canlandırdığınız "Meryem" nasıl biri?
"Karadeniz Sofrası" isimli lokantası olan, güzel yemekler yapan, Trabzonlu bir ailenin kızı. 20 sene önce büyük bir aşkla evlendiği "Ecevit"ten fikir ayrılıkları yüzünden inatlaşıp, ayrılmış. O yüzden ikiz kızlarından birini yanına almış, onu büyük bir özveriyle yetiştirmiş, dirayetli, dürüst, inançlı, geleneksel bir hayat süren biri.
"Diğer Yarım"ın türünü nasıl tanımlıyorsunuz?
Aslında şu anda örnek verebileceğimiz bir türü yok. İçinde dramı, romantizmi ve komedi sahneleri olan bir dizi. Diğer yapımlar arasından sıyrılan ilginç bir iş... Komedi desen komedi değil, dram desen dram değil. O kadar iç içe geçmiş ki skalası çok yüksek bir dizi. Dizide ikiz kızlarımız var. Biri "Ecevit"te kalıyor, diğeri bende. Hâkim öyle bir karar alıyor. Ondan sonra o kızların annesiyle, babasıyla yüzleşmeleri, yer değiştirmeleri çok renkli, çok merak uyandıran bir hikaye oluşturuyor. Bu anlamda seyircinin de nabzını sıkı tutacak bir iş olacağını düşünüyorum.
Dizinin "Huzur Sokağı"na benzediği yorumları yapıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
"Huzur Sokağı" çok eski bir roman. Dolayısıyla hiç ama hiç bizim dizimizle ilgisi olmayan bir iş. Her şeyi ön yargılı değerlendiriyoruz. Her zaman şunu söylerim, şekilci olmamak gerekiyor. Şekle değil hale bakmak, duygulara bakmak gerekiyor. Bu da duygusal bir iş. Oyuncu olarak bizim ne siyasi ne ideolojik olarak bir etkimiz, çabamız asla yok. Sanatçıların da bu noktada farklı yerlerde durması gerektiğine inananlardanım. Kimseyi yargılamam ama benim için insanlar iyi ve kötü olarak birbirinden ayrılır. O kesim, bu kesim diye değil.
Sizi bu diziye ikna eden sebepler ne oldu?
Gelen işlerde öncelikle hikayeye bakıyorum. Sektör artık o kadar değişti ki, bana göre her zaman başrol hikayedir. Star sistemi çok önceleri bitti. Bir, iki isim var, onlara diziler yapılıyor hâlâ ama eskiye oranla yüzdesi çok düşük. Dolayısıyla hikaye bu işin starı. Her zaman hikayeye inandım ve çok sıcak buldum. "Meryem"e çok inandım. Zaten Anadolu kadınını oynamayı seviyorum. Bu da geleneksel, geleneklerine sahip çıkan, muhafazakâr, inançlı, alnının teriyle bir takım şeyleri yapmaya çalışan, çocuğuna sahip çıkan her anne gibi çok anaç bir karakter.
Dizideki "Meryem" gibi yemekle aranız iyi midir?
Yemekle aram "Meryem" kadar iyi değil. Genelde yemekleri annem yapıyor, sağ olsun. Ama anne yemeği de ayrı oluyor doğrusu... Annemden besleniyorum şu dönemde. Ama bende dolma sarmak dışında her şeyi güzel yapıyorum.


‘Huzur istiyor ve huzur arıyorum’

"Asmalı Konak"ta "Dicle" rolüyle fenomen bir karakter yaratmıştınız. Burada da aynısı olur mu?
Onu senaristlere sormak lazım. Öykü doğruysa, oyuncu o karakteri fenomenleştiriyor. Ama Robert De Niro olsan elinde güzel bir hikaye yoksa hiçbir şey yapamazsın.
Hayatta yapamam dediğiniz bir şey var mı?
Heyecanlı sporları para verseler yapamam. Ben huzurlu, sükûnetli sporlar seviyorum. Çünkü bizim hayatımız zaten çok heyecanlı. O yüzden İpek olarak huzur istiyor ve huzur arıyorum.

GONCA SARIYILDIZ - ESMA, ZEYNEP

Meryem ve Ecevit’in ikiz kızlarından biri. Yıllarca annesi, dayısı, teyze ve dedesinin gözetiminde büyümüş, babasından ve ikiz kardeşinden habersiz biri. Mutaassıp bir aile içinde küçük, kendine yeten bir dünyası var.

Esma’nın tek yumurta ikizi. Mizacı, becerileri ve huyu- suyu annesi Meryem'e benziyor. İçindeki Karadenizli pusuda bekliyor. Babasının zoruyla edebiyat fakültesinde okuyor. Aşka, ilişkiye ve bir kişiyle hayatının değişeceğine inanmıyor.


NEVRA SEREZLİ - ZEYNEP

Dominant, elitist ve prensipleri olan bir kadın, Ecevit’in annesi. Tüm ömrünü çocuklarına ve torunu Zeynep’e adamış. Ailenin yönetim biçiminin belirleyicisi...

ORHAN KILIÇ - ECEVİT

Yakışıklı, karizmatik, modern duygusal ve zengin bir Arnavut göçmenidir. Seçkin zevkleri ve uğraşları olan; edebiyata tutkun, eskiye aşık biridir. Kızları Zeynep ve Esma bir de hiç unutmadığı eski karısı, yürek yarası Meryem üç büyük aşkıdır.

İPEK TUZCUOĞLU - MERYEM
Hayatın yükünü omuzlarına almış, cefakar, fedakar, çalışkan bir Karadeniz kadını. Yıllardır kızına hem annelik hem babalık yaptığından, oldukça dirayetli, güçlü; bir o kadar da anaç bir kadın. Ama Laz damarından olacak, oldukça gururlu ve inatçı. Bu yüzden Ecevit’e olan küllenmeyen aşkını kendine bile itiraf edemiyor.

SAİT GENAY - DURSUN DEDE

Esma ve Zeynep’in dedesi. Eskiden sert mizaçlı bir adamken unutkanlık hastalığından dolayı sert mizacı yumuşamıştır.

YAMAÇ TELLİ - TARIK

Yakışıklı, karizmatik, duygusal ve varlıklı bir genç. Haftada birkaç akşam Ecevit’in radyosunda DJ’lik yapıyor. Programda şiirler ve mektuplar okuyor.

ALİCAN ALBAYRAK - POYRAZ

Karadeniz’in hırçın delikanlısı, mahallenin bıçkını, imamın oğlu, temiz kalpli bir genç. Asiliği ve hoyratlığıyla tam bir Karadeniz çocuğu.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.