Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

Her beste bir hikâye

Çanakkale Savaşı anısına Türk, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı sanatçıların 10 yılda besteledikleri ‘Gelibolu Senfonisi’nin, önceki gün Aya İrini’de dünya prömiyeri yapıldı

|

Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın tarih anlatımlarında önemli bir yeri olan Gelibolu, çarpışmaların 100. yılında birçok etkinlikle anıldı. Bu etkinliklerden biri de önceki gün Aya İrini Müzesi’nde gerçekleşen, Gelibolu Senfonisi’nin dünya prömiyeriydi. 3 ülkeden 11 bestecinin 10 yıl içerisinde bestelediği, bir kurgu içine oturan 11 eserden oluşan senfoninin, Demir Demirkan’ın bestesi haricindeki her bir bölümü, 2006 yılından itibaren 25 Nisan’da Anzak Koyu’nda yapılan Şafak Ayini’nde seslendirilmişti. Şef Jessica Cottis yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Devlet Opera ve Balesi Korosu ve Gelibolu Korosu, senfoniyi ilk kez planlandığı şekilde icra etti.

Fransa sanıyorlardı

Gelibolu Senfonisi, Türk besteci ve ney üstadı Ömer Faruk Tekbilek’in ‘Gelibolu’ ağıdı ile başlıyor. Yeni Zelandalı besteciler Garth Farr ve Richard Nunns’ın bestelediği ‘He Poroporoaki’nin adı, ülkenin yerli halkı olan Maorilerin dilinde ‘Veda’ anlamına geliyor. Hemen ardından gelen, Avustralyalı besteci Graeme Koehne’ye ait ‘The Voyage / Sefer’ ile birlikte bu iki eser, hayatlarının en büyük macerasına hazırlanan, nereye gittiklerinden habersiz, Fransa’ya çıkacaklarını sanan askerlerin vedasını anlatıyor. Geçtiğimiz sene hayatını kaybeden, Avustralya’nın en önemli bestecilerinden Peter Sculthorpe’un 2006’da proje için yazdığı ‘Thoughts of Home / Sıla Hasreti’, cephedeki askerlerin en kolay taşıyabildikleri enstrüman olan mızıkanın kullanıldığı melankolik bir çalışma. Bir başka Avustralyalı besteci, Elena Kats-Chernin’in ‘The Landing / Çıkarma’sı, sandallarla kıyıya çıkan Anzakların gittikçe hızlanan kalp atışlarını yankılıyor. ‘Çıkarma’nın karşılığı, Kamran İnce’nin ‘İşgal’i ile geliyor. Osmanlı birlikleri cepheye yürürken onlara çalınan neye yer veren eser, huzurlu bir şekilde başlayıp 15 Mayıs 1915’te, binlerce Osmanlı askerinin bir gecede hayatını kaybettiği kontratakla son buluyor.

Acılar paylaşıldı

Yeni Zelandalı besteci Ross Harris’in ‘God Pity Us Poor Soldiers / Tanrı Biz Zavallı Askerlere Acısın’ adlı eseri ise başka bir günü, çarpışan tarafların ölülerini gömmek için ateşkes ilan ettikleri, bu uğraş sırasında birbirlerinin acılarını paylaştıkları 24 Mayıs’ı anlatıyor. Avustralyalı Andrew Schultz imzalı bir sonraki eser ise iki taraf için de felaketle sonuçlanan Ağustos Taarruzu’nu betimleyen ‘The August Offensive’. Yine Avustralyalı Ross Edwards’ın bestelediği ‘The Trenches Are Empty Now / Siperler Artık Boş’, işgalcilerin ve müdafaacıların terk ettiği cepheye bakıyor. Demir Demirkan’a ait ‘Hope of the Higher Heart / Barış Umudu’ ise, insanlığın savaş güdüsünden kurtulabileceği umudunu anlatan bir çalışma. Yine Graeme Koehne’ye ait ‘The Future / Gelecek’ de, üç halkın paylaştığı geçmişin, barış dersi vermesini diliyor.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.