Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

“HER DERDE? DEVA OLACAK”

Prof. Dr. Erdal Karaöz, ‘kök hücre’ araştırmalarının çözümsüz görünen birçok hastalığa çare olacağını savunuyor. Karaöz, KÖGEM’de tüp bebek ve diyabet tedavilerinde elde ettikleri başarılı sonuçlara güveniyor

|

Tıbbın çözemediği pek çok hastalığın tedavisi için belki de gelecekte en ideal çözüm yolu kök hücreler olacak. Kocaeli Üniversitesi bünyesindeki Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz, özellikle bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklarda en ideal tedavi yönteminin kök hücre olacağına inanıyor. Prof. Karaöz, şöyle devam ediyor:
“Diyabet, organ yetmezlikleri, omurilik hasarları, Parkinson, Alzheimer, karaciğer yetmezliği gibi birçok hastalıkta ortak bir özellik var. Organların fonksiyon gören hücreleri bir nedenden dolayı işlevini kaybediyor. Onun yerine yeni, canlı, işlev gören hücre koymanız gerekiyor. Örneğin hayvanın omuriliğini kesiyorsunuz, oraya kök hücre veriyorsunuz,altı ay sonra yürümeye başlıyor. Ya da hayvanın kalbinde kalp krizi oluşturuyorsunuz, kök hücre verince kalp normal çalışmaya başlıyor. Bunlar çok heyecan verici sonuçlar.”

Tüp bebekte ‘ortak kültür’
Karaöz, tüp bebek ve diyabet tedavilerine ilişkin çalışmalarından çok umutlu. Tüp bebek tedavilerinde embriyonun rahimde tutunamaması sorununa yönelik yöntemin adı ‘embriyo edometriyal ko - kültür’. Rahimden alınan çok küçük bir parça dokudan ayrıştırılan hücreler üzerinde çalışılıyor. Bu sayede tüp bebek uygulamalarındaki başarı oranı artırılabiliyor. Bu yöntemle, Kocaeli Tıp Fakültesi Hastanesi’ne bağlı tüp bebek merkezinde başarılı gebelikler elde edildiğini anlatan Karaöz, yöntem hakkında şu bilgileri veriyor:
“Rahim dokusundan kök hücre elde etmeyi başardık ve yakın zamanda uluslararası bir kongrede verilerimizi sunduk. Şimdi bu kök hücreleri doğuştan rahmin fonksiyonel kısmı olmayan ya da rahminde sorunları olan kişilerin tedavisinde kullanmaya yönelik hayvan deneyleri planlıyoruz. Rahimden ‘stroma’ ve ‘epitelyum’ adını verdiğimiz hücreler elde ediyoruz. Sonra ‘endometriyum embriyo ko - kültür’ denilen bir işlem yapıyoruz. Bazı anne adaylarında, defalarca tüp bebek denenmesine rağmen tekrarlanan başarısızlıklar oluyor. Bize rahimden çok küçük bir biyopsi geliyor. Biz de biyopsiden hücre elde ediyoruz. Laboratuvarda anne rahmini yapay olarak taklit eden bir ortam yaratıyoruz, hücreleri orada çoğaltıyoruz. Sonra tüp bebek uzmanları, embriyo elde ettikleri zaman o hücrelerin üzerinde bunu kültüre ediyorlar. Buna ‘ortak kültür’ diyoruz. Böylece embriyo, anne rahmine transfer edildiğinde başarı şansı artıyor. Yaklaşık bir yıldır bunu klinik hizmet olarak yapıyoruz. Hastanemizin tüp bebek merkeziyle çalışıyoruz. Bir rahim hastalığı olan ‘endometriyozis’in oluşumunda kök hücrelerin rolü olup olmadığına ilişkin bir başka projeyi de yakında hayata geçireceğiz.”

Diyabet testleri sürüyor
Karaöz, diyabet tedavisinde çok farklı açılımlar sağlayacak yeni bir çalışma başlattıklarını belirterek, bu konudaki gelişmeleri şöyle anlattı:
“Pankreasın insülin salgılayan adacık dediğimiz kısımları vardır. O adacıklardan kök hücre elde ettik. İnsüline bağımlı diyabet olarak bilinen ‘tip 1 diyabet’in ortaya çıkmasından bu hücrelerin sorumlu olabileceğini düşünüyoruz. ‘Antijen sunan hücre’ dediğimiz bu hücreler, saldırılacak hücreyi savaşçı hücreye tanıtıyor. Savaşçı hücre, saldıracağı hücreyi doğrudan tanıyamıyor. Aracı hücre, ‘Bu hücre yabancı, saldır’ diyor. Savaşçı hücre de, diğer hücreyi imha ediyor. Burada asıl önemli olan o aracı hücre. Aracı hücreyi ortadan kaldırırsam, bunun görev yapmasını engellersem savaşçı hücre yabancı hücreyi nasıl tanıyacak, nasıl öldürecek? Tüm otoimmün (alerjik) hastalıkların gelecekteki olası tedavi protokolünde bu mekanizmaya dayalı uygulamalar olacağını düşünüyoruz. Bu alanda Türk Diyabet Vakfı tarafından desteklen bir proje kapsamında çalışmalarımız devam ediyor.”


‘KORDON KANI’NIN ÖNEMİ
Kordon kanındakiler, elde edilebilecek en genç kök hücreler. Dondurulduklarında yaşlanma ve yıpranma süreçleri durduruluyor. Kordon kanı kök hücreleri, kemik iliği kök hücrelerine göre daha genç ve güçlü olduğu için daha üstün çoğalma ve farklılaşma yeteneğine sahip.
Lösemi hastasının kendi kardeşleri arasında doku grubu 6’da 6 uyumlu bir verici bulma olasılığı yüzde 25 civarında. Oysa kordon kanı için doku uyumunda oran 6’da 3’e kadar kabul edilebilir olduğundan kardeşlerin uyum olasılığı yüzde 50’lere ulaşıyor.
Kordon kanı bebeğin doğumundan sonraki 10 dakika içinde, göbek bağının plasenta tarafında kalan bölümünden alınıyor. Kordon kanını eğitim görmüş deneyimli bir personelin toplaması tercih nedeni. Böylece hem kayıp en aza indirilebilir, hem de toplanacak ürünün steril ve sağlıklı izolasyonu sağlanabilir. Sadece birkaç dakika süren işlemi, basit, tehlikesiz ve acı vermeyen bir uygulama. 60 ila 120 ml kordon kanı pıhtılaşmayı önleyici madde içeren kan torbası içine toplanıyor. Kan, 36 saat içinde kordon kanı bankası laboratuvarına gönderilerek, özel yöntemlerle donduruluyor ve sıvı azot içinde saklanıyor. Dondurulan hücreler gerek duyulduğunda çözülerek tedavide kullanılabiliyor.


TÜRKİYE’DE DONÖR?ÇOK?AZ
Kök hücrelere ilişkin araştırmalar, devam ediyor. Fakat günümüzde kök hücrelerin tedavi amacıyla kullanıldığı tek alan 1960’lı yıllardan beri ‘ilik nakli’ olarak bilinen ‘kan kök hücre’ naklidir. Dünyada bugün yaklaşık 11 milyona yaklaşan gönüllünün doku bilgileri, uluslararası bankalarda kayıtlı. Bir hastaya kök hücre gerektiğinde (dokuları uygun kardeş vericisi yoksa) bu bankalar aracılığıyla uygun verici araştırılıyor. Bu bankalarda hücreler değil, bilgiler saklanıyor. Doku bankalarının kapasitesi ne kadar fazlaysa, uygun verici bulma şansı o oranda artmıyor. Doku antijenlerinin dağılımında ırksal ve etnik özelliklere bağlı değişim gözleniyor. Aynı ırka sahip nüfus içinde uygun verici bulma şansı artıyor. Dünya Kemik İliği Verici Federasyonu (DKİVF) ve Dünya Kemik İliği Bankası’na üye İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde faaliyet gösteren Kemik İliği Bankası’nda yaklaşık 30 bin verici kayıtlı. Oysa İngiltere 640 bin, Fransa 172 bin, İtalya 308 bin, Almanya 2 milyon, ABD 4.7 milyon ve Güney Kıbrıs 114 bin (nüfus 550.000) kayıtlı verici bilgisine sahip.

SPONSOR ARIYORLAR
Kök hücre araştırmalarını yapmak zahmetli olduğu kadar maliyetli. Malzemelerin hemen hepsinin yurtdışından getirildiği laboratuvar çalışmalarının bir günlük masrafı dahi oldukça yüklü. Bu durum daha fazla araştırma yapmanın önündeki en büyük engellerden biri. Çok uluslu ilaç şirketlerinin artık ülkemizde de temel bilim araştırmalarına yatırım yapmalarını beklediklerini söyleyen Karaöz, maddi yükü karşılandığında daha fazla araştırmaya imza atabileceklerine dikkat çekiyor.

BİTTİ

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.