“HER SABAH KENDi MODAMI KENDiM YARATIRIM”

Birçokları gibi biz de onu Türk sinemasının en pahalı prodüksiyonu ‘Fetih 1453’ filmindeki Fatih Sultan Mehmed rolüyle tanıdık. Ancak o, tiyatroda yüksek lisans sahibi, akademik çalışmalarıyla kendini sürekli geliştiren usta bir tiyatro sanatçısı. Önümüzdeki aylarda vizyona girecek ‘Yunus Emre, Aşkın Sesi’ filminin başrol oyuncusu Devrim Evin, Boxer için modellik yaptı.

- Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldunuz. Okul yılları zorlu bir süreç miydi? Mezun olalı 12 sene oldu ve sonrasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tiyatro yüksek lisansını okudum. Bu sene de bir aksilik olmazsa Gürcistan Tiflis Sota Rustavelli Film ve Tiyatro Üniversitesi’nde rejisörlük doktorasına başlayacağım. Bunun yanı sıra İtalya’da başlayan masterclass çalışmalarım devam etti. İtalya, Danimarka, Polonya, Portekiz gibi ülkelerde sahne aldım. Devlet Tiyatroları’nda çalışmalarıma devam ediyorum. Tüm bunlar derininde benim için muhteşem deneyimler barındıran ve asla zorlu olmayan süreçlerdir.

- Türk sinema tarihinin en yüksek bütçeli filmi olan ‘Fetih 1453’te başrol oynadınız. Daha önce ekranlarda yer almayan bir sima olmanız açısından riskli bir tercih olduğunuzu düşünüyor musunuz?Benim için asla bir risk değildi. Çünkü 15 seneye yakın zamandır oyunculuk sanatını ülkemizde ve Avrupa da profesyonel olarak sürdürüyordum. Dolayısıyla bende herhangi bir tedirginlik yaratmadı. Nihayetinde de perdeye yansıyanı izleyici beğendi ve bunun risk olmadığını, aslında ne kadar da doğru olduğunu filmi çok izleyerek hatta rekorlar kırdırarak, aldığım olumlu geri dönüşlerle göstermiş oldu.

- Filmin bütçesi bir yana oynadığınız karakterin tarihsel yapısı nedeniyle sizde baskı yarattı mı?Bende bir baskı yaratmadı. Sultan Mehmed’i tüm sorumluluğuyla kabul ettim ve daha önce yarattığım tüm karakterler gibi Sultan Mehmed’i de aynı ciddiyetle çalıştım ve oynadım. Bir baskı hissetmiş olsaydım 2.5 sene devam eden çekimler benim için kâbusa dönüşebilirdi ve sonuçta kâbus olurdu. Oysa büyük bir keyifle ve öğrenme süreciyle geçen çok özel deneyimlerimin olduğu, sonucunun da huzur verdiği bir süreçti benim için.

- Role hazırlık sürecinde nasıl çalıştınız?
2009 yılı temmuz ayında role seçildim ve 2011 yılının eylül ayına kadar devam eden aşamalı bir çekim süreci oldu. Bu süre içerisinde film üç etapta çekildiği için aşamalı bir hazırlık süreci geçirdim. Öncelikle 15’inci yüzyılın ortalarına denk gelen bu dönemde dünyada ve Osmanlı coğrafyasında neler olup bitiyor, Sultan Mehmed’den önceki dönem nereden nereye gelindi, derin bir okuma ve araştırma dönemim oldu. At, kılıç ve ağırlıklı jimnastik çalışmalarım devam etti ki bu fiziksel çalışmalar film bitene kadar sürdü. Dolayısıyla bir hayli kapsamlı mental ve fiziksel çalışmalarla süre gelen bir hazırlık ve çekim süreci geçirdim.

- Hiç setten ‘arakladığınız’ kostüm veya benzeri şeyler var mı?Ne yazık ki olmadı. Çünkü filmin hemen ardından bu kostümlerin çoğu belirli yerlerde sergilenecekti. Ama bak aklımda kaldı hani, bir parça da olsa hatıra kalsaydı diye. Bu konuyu iyi hatırlattın bir ara şirkete uğrayıp araklasam iyi olur hani.

-Buradan giyim tarzınıza geçiş yapalım. Giyim tarzınızı birkaç kelimeyle özetleyebilir misiniz?Özel ve modayı takip eden bir giyim tarzım yok.Günlük hayatımda o an ruh halime uygun ne varsa canım ne isterse uydu ya da uymadı diye hesaplamam ve giyerim. Kısmen kendi modamı her sabah kendim yaratırım.

-En son kıyafet olarak ne aldınız?Acilen bir çalışma için siyah gömlek giymem gerekti. Nedense hiç siyah gömleğimin olmadığını fark ettim ve geçenlerde kendime siyah bir gömlek aldım.

- En çok para harcadığınız ürünler nelerdir?
Duruma göre değişiyor bu. Bir bakmışsın ki ayakkabıya bazen saate bazen de tişörte. Benim için bu tamamen değişkendir.

-“Asla giymem” dediğiniz şeyler var mı?Balıkçı yaka kazağı nedense boğazlanıyorum hissi verdiği için giymem genelde.

Röportajın devamı Boxer dergisinin haziran sayısında.