Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

İstanbul’un En İyi Köftecileri

.

|

Her zaman söylerim; güzel yemek yapmak için envai çeşit malzemeye, karmaşık reçetelere ihtiyacımız yok. Bazen 3-4 malzeme ile yapılan bildiğimiz tarifler, bize en teferruatlı yemeklerden daha büyük bir lezzet şöleni yaşatabiliyor.

Mesela köfte...

Köftenin yeri ayrı! Her kesimden, her milletten insan sever köfteyi. Amerika’da da pişer, İtalya’da da, Hindistan’da da... Sınıf ayrımı da yapmaz köfte. İsteyen herkes gidebilir köfteciye. Üst düzey yöneticiler ile inşaat işçilerini yan yana ağırlar köfteciler. Rahattır, fiyatı uygundur, usulüne uygun hazırlanmış ise tadına doyum olmaz.

Bir de insanı anında geçmişe götürür köfte... Izgara köfte kokusu; annenizi, çocukken ailece yemek yediğiniz kalabalık sofraları anımsatır.

En güzel köfte kuşkusuz anne köftesidir! Ancak eğer dışarıda yemek istiyorsanız, iki nefis tavsiyem var sizlere.

Tarihi Merkezefendi Köftecisi

Zeytinburnu’ndan her köşe başı farklı bir ‘Merkezefendi Köftecisi’ var. Biz methini çok duyduğumuz ve bu isimle ilk restoran açan Ahmet Usta’nın yerine gittik.

Ahmet Usta’nın yeri oldukça temiz ve nezih. Duvarlara asılan fotoğraflara bakılırsa, burayı ziyaret etmeyen ünlü yok.

İçinde dana-kuzu karışık kıyma, soğan, tuz ve çok az da ekmek içi olan köftesi yumuşacık. Tam kıvamında pişmiş. Köftesi kadar yanında servis edilen sosu da lezzetli. “Köfte sürekli çevrilerek pişirilir” diyor şefi, “Eğer harlı ateşte pişirirseniz, içi pişene kadar dışını yakarsınız” diye de uyarıyor.

Filibe Köftecisi

Filibe Köftecisi Sirkeci’de, ufacık bir dükkan... Kurucusu Mehmet Saltuk Bey, 1893 yılında Bulgaristan’ın Filibe şehrinden göç ettikten sonra açmış. Dört kuşaktır usulüne uygun köfte, piyaz, çoban salata ve yoğurt tatlısı servis ediliyor. Müdavimi çok... Merkezefendi’nin aksine burada, köfte de ekmek içi yok, yerine hafiften bir kimyon lezzeti var. Köftesi, ufak ve tombul, içi yumuşacık, hafif sulu. Bol soğanlı, domatessiz piyazı da ayrıca lezzetli. Köftenin tarihi, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Farsça’dan dilimize kûfte olarak geçmiş. Kûfte; ezilmiş, dövülmüş et manasına geliyor.

Arda Turan’a neler oluyor?

Temiz yüzlü, zeki, bonkör, güler yüzlü, dürüst, sempatik, içi dışı bir, çalışkan ve yetenekli... Biz böyle tanıdık, böyle sevdik değil mi Arda Turan’ı? Milli gururumuz dedik, bizden biri dedik. Gol atınca mutlu olduk, yedekte oturunca destek olduk... Sonra, sonra Arda’nın kavga haberleri çıkmaya başladı. Olsun dedik; tutkulu, heyecanlı çocuk, herkes hata yapar. Ancak bu hafta yaşanan olayla bardak taştı! Kim kime ne demiş beni ilgilendirmez ama eğlenmeye gidilen bir mekanda yumruk atmalar... Silahla hastane basmalar... Delikanlılık üzerinden ahkâm kesmeler...

Bir sporcuya hiç yakışmadı!

Arda’nın haberlerini sosyal medyadan takip ederken aklıma ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri geldi;

“Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlâklısını severim.”

Bütün sporcuların kulağına küpe olsun.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.