Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

‘LÜKS İMAJI’ ZARAR VERİYOR

Asıl Nice turumuz bugün efendim. Kentin ilk kurulduğu noktadan şehri keşfe çıkıyoruz. Her köşe canlı, rengarenk ve ışıl ışıl, canlılıktan adeta başımız dönüyor. Geceyse...

|

İlk gece, o yorgunlukla külçe gibi yatağa atıp kendimi bebekler gibi uyuduğumu söylemeliyim öncelikle. Kaldığımız Hotel U’niverse Nice’in göbeğinde olsa da çatı katının özel pencere sistemi sayesinde gürültü ve ışığı çok az geçiriyor. Sabah bomba gibi kalkıyorum. Küçük bir kahvaltı ve ver elini eski şehir.

Nice’in adı iznik’ten
Şehir turuna, Nice sahil şeridinden hareket eden mini trenle başlıyoruz. Bizi yat limanının yanından eski şehrin tepelerine doğru alıp götürüyor. Bizim tarihi eserlerimizle karşılaştırılamaz ama Fransızlar birkaç parça arkeolojik kalıntının üzerine titriyor. Cem Abi (Ateşler), burada tam bir turist rehberi gibi işe koyuluyor. Nice’in adının İznik şehrinden geldiğini söylüyor mesela, latince adı Nikaya. İlk kez duyuyorum. Marsilya’nın latince adının da Phocea olduğunu söylüyor hemen arkasından, bildiğiniz bugünkü Foça yani. Bu kadar tarih bilgisi yeter. Eski kentin sırtları ve sahil şeridi, enfes bir manzarayla uzanıyor göz alabildiğine. Dönüşte yola yaya devam ediyoruz.


Su pahalı şarap ucuz
Dar sokaklardan yavaş yavaş inip merkeze varıyoruz. Hızlıyız, çünkü önce yemek yiyeceğiz sonra bir Orta Çağ kentini ziyaret edeceğiz. Yine de bir butik şarapçıyla çiçek pazarını gezmeden eski şehirden ayrılmıyoruz. Fransızlar şarabı su niyetine tüketiyor. Su isteyince “Su pas yapar diyorlar” ya da “Duş mu alacaksın?” sorusu geliyor. 3 euro’ya kaliteli bir şişe şarap almak mümkün. Şişe suların fiyatıysa 5 euro’dan başlıyor. O yüzden bir lokantaya gittiğinizde ‘karaf’ isteyin. Şebeke suyuyla doldurulan karaftan para almıyorlar. Neyse, şarapçıda iki ilginç görüntüye odaklanıyoruz. Bir parça pahalı da olsa rakı almak mümkün. İkincisiyse damacanalara doldurtulan açık şaraplar. Böylesi daha da ucuza geliyor.

Nice’in lüks imajını kırma çabası
Sırada öğle yemeği var. Nice sahil şeridinin en ünlü ‘beach club’larından birine götürüyor Cem Abi bizi. Yanımızda da Nice Turizm Bürosu’ndan Olivia. Hemen şaraplar açılıyor. Ana yemeğimiz dülger ızgara. Biraz yavan. Burada bizim sorularımızla Olivia sazı eline alıyor. Nice’in üzerine yapışmış lüks imajını kırmaya çalıştıklarını söylüyor. Bir günde gördüklerimiz, duyduklarımız onu doğruluyor. 7-8 euro’ya da karnınızı doyurma şansınız var, 100 euro’ya da. (Rehber için pazar gününü bekleyin) İstanbul’da da öyle değil mi? Konaklama derseniz; sene ortalaması kahvaltı dahil iki kişi için fiyatlar 50 euro’dan başlıyor. Yüksek sezondaysa 80-100 euro civarında. Asgari ücretin 1600 euro olduğu (ki, Cem Abi’nin anlattığına göre kimse bu paraya çalışmıyor) ülkede, sosyal devletin hakim olduğu, eğitime, sağlığa beş kuruş para verilmeyen bir düzende bunlar para değil. O yüzden lüks yerleri de var salaşı da Nice’in. Her yerin olduğu gibi.


Biraz da Orta Çağ’a uzanalım
Bir sonraki durağımız, Nice şehir merkezine 25-30 dakika mesafede, Ortaçağ’dan kalan St. Paul beldesi. O günkü haliyle korunmuş. Sanatçıların yaşadığı yer olarak ün yapmış St. Paul. Picasso uzun yıllar burada yaşamış. Ressam Chagall da, Fransız aktör Yves Montand da. Şimdilerdeyse Bernard Henry Lévi burada. Bu yerleşim birimi Barboros Hayrettin Paşa’ya karşı kurulmuş. Osmanlı’ya karşı yani. Sonuç; mazgallarla, koruganlarla, okçu delikleriyle korunan bir Orta Çağ kenti. Bugün burada sanatçılar ağırlıkta, süper zenginlerin de uğrak yeri.

Rakı eşliğinde Fransız ördeği
Hava akşama dönüyor yavaş yavaş. Nice’de ünlülerin, devlet erkanının müdavimi olduğu Grand Balcon’da yiyeceğiz yemeği. Şarap soruyorlar, ikiletmeden. Ama, biz içkimizi yanımızda getirdik, taa İstanbul’dan. Hoş bir mozarella-domates salatası yiyoruz başlangıç olarak, ardından kimimiz tatlı sos yatağında ızgara ördek, kimimiz fener balığı istiyor. Şu tatlı sos olmasa ne güzel giderdi ya, neyse. Buna benzer bir mönüleri var, ederi 32 euro. Yine İstanbul’la kıyaslama ihtiyacı hissediyorum, yine çok büyük fark bulamıyorum fiyatlarda.

Gecenin sonu rock barda
Yemekten yükümüzü alıp kalkıyoruz, eski şehrin eteklerindeki barlara dikiyoruz gözümüzü. Eğlence sokaklara taşmış, hava güzel, insanlar kibar. Daha ne olsun değil mi? Ama yarın en yoğun günümüz olacak...

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.