Moda
Sağlık
Foto Galeri
Yazarlar

“YAŞAYACAGIZ VE TAŞIYACAGIZ BiRBiRiMiZi”

Çağan Irmak yeni filmi “Tamam mıyız?”da bir “yarenlik” hikayesi anlatıyor. Bu yüzden filmi yakın, uzak ve sanal arkadaşlarına armağan ediyor, “Çağan mı, o bizim arkadaşımız, bize film yapıyor desinler, başka bir şey istemem” diyor.

|

Temmuz, “hayatın gerçekleri” denen her şeye sırtını dönmüş, hayalleriyle yaşayan, kendi seçimlerinin peşinden giden, bu uğurda başta babası, herkese kafa tutan bir genç adam. Aşkı da çok tutkulu yaşıyor, sevdiği insana dört elle sarılıyor... Terk edildiğinde şişelere sarıldığı gibi...
İhsan, doğuştan bilmem kaç sıfır yenik başlamış hayata, kolları ve bacakları olmayan bir güzel çocuk. Bir gün özgürleşip kanatlanmayı, Allah’a “Beni niye böyle yarattın?” diye sormayı hayal ediyor, merakla ve olanca saflığıyla...
İkisini bir rüya buluşturuyor önce. Sonra hayat taklit ediyor rüyayı... Ve bambaşka dünyalardan bu iki insan, önce birbirlerine, sonra hayata tutunuyorlar... “Tamamlanıyorlar” birbirlerinin varlığıyla...
Temmuz, İhsan’a kitap okumaya başlıyor her gün... Bir ayin gibi, bir arınma gibi... Ama İhsan’ın başka bir beklentisi var ondan... Ki bu da Çağan Irmak’ın son filmi “Tamam mıyız?”ın sürprizi...

Böyle bir hikaye yazdığınızı bilmiyorduk. Başka bir proje vardı sanki gündemde öyle değil mi?
Ben de bilmiyordum. Büyük bütçeli, Osmanlı’da geçen bir fantastik hikayeye hazırlanıyordum. İsmi “Yaratılan”. Fakat ilk defa bir senaryoyu yazarken çok zorlandım. Sonunda o hikayenin birazcık daha pişmesi gerektiğine karar verdim. Sonra biraz zor bir dönem geçirdim. Bir süreç yaşanıyordu ülkede ve ben o an neyi anlatacağıma bir türlü karar veremedim. Ondan sonra gençliğin artık zehir gibi olduğunu, tamamlandığını, bütünleştiğini gördüm. Bir gün dezavantajlı bir arkadaşımı gördüm, bu da nedenlerden biri oldu. Bir neden daha var, taksideyim, on yıl önce, bir dilenciye taksici camdan yediği simitin yarısını verdi. “İşte böyle genç adam” dedi, “Yaşayacağız ve taşıyacağız birbirimizi”.
O cümle benim hayatımda çok ciddi bir şekilde yer etti. Sonra taşımak, yaşamak, yaşatmak, bütün bunların birleşimi bir baktım bana “Tamam mıyız?”ı yazdırıyor.

İhsan’ın annesi şahane bir karakter...
Her şeye rağmen gülüyor. Çünkü çocuğunun yanında ağlamaması gerektiğini biliyor. Diğer anne de sağlam bir kadın. Ben artık sinemada edilgen kadın görmek istemiyorum kardeşim. Filmde edilgen kadın gösterebilirsiniz tabii ama bunun kadının edilgenleşmesine hizmet etmesini istemiyorum.


İhsan’ın da kolları bacakları olmamasına rağmen acınacak bir karakter olmasını istememişsiniz...
Asla, ben kimim ki, Allah korusun böyle bir film yapmaktan. İki ötekileştirilmiş karakter var ya filmde, “İkisine de saygı duyuyorum” derler ama lafta kalır hep.

“Kötü film yapmadan iyi film yapamıyorsun” “Dedemin İnsanları” için de söylemiştiniz, “Bu bir trajedi ama gülümseyerek anlatmak istedim” diye...
Evet bu da aynı şekilde. Tüy gibi bir film bu, kanat gibi, bonbon şekeri gibi, seyredip çıkacaksın.


Sinemaya yeni başlayan Çağan’a ne söylemek isterdiniz?
“Hataların olacak, tökezleyeceksin, kötü şeyler de yapacaksın, iyi şeyler de yapacaksın, devam et”. Ama “Geçmişe dönüp değiştirmek istediğin bir şey var mı?” dersen, hiçbir şeyi değiştirmem. Çünkü kötü film yapmadan iyi film yapamıyorsun ki.


Beğenmediğiniz filmleriniz var yani?
Olmaz mı... Hiç yapmak istemediğim filmler var. Mesela “Bana Şans Dile”, ne ergen öfkesi o film.


Ama gene başlangıç filmlerinizden “Mustafa Hakkında Her Şey”i seviyorsunuz...
Severim. Onun çok özel bir seyircisi vardır.
Film DVD’de giderek kült oldu. “Ulak” da öyle. Şimdi birçok insana göre kariyerimin en iyi filmi o.


“Issız Adam”ı seviyor musunuz?
Olması gereken bir filmdi ama bu kadar abartmasaydık keşke. İki kişi arasında geçen bir aşk hikayesini bu kadar göklere çıkarmaya da gerek yoktu, bu kadar dövmeye de. Dövülmekten de havalara atılmaktan da ben yoruldum, boş verin, izleyin, geçin.

“ÖLENE KADAR BU iŞi YAPMAK iSTEMiYORUM”

İlk filminizden bu yana 15 yıl geçmiş. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
O zaman için çok gençti 28 yaşında yönetmen olmak, 40 yaşındakilere “genç yönetmen” deniyordu. Şimdi demini almış bir çay gibi hissediyorum, güzel geliyor. Ama tabii ki bu mesleği de ölene kadar yapmak istemiyorum. Çünkü fikirlerim köhneyecek, ben köhneyeceğim, genç insanlar devam ettirsin.

Siz ne yapacaksınız?
Ben otururum, izlerim onları, ne olacak?

“ARAS ‘ABİ FİLMİNE ZARAR VERECEKSEM OYNAMAYAYIM’ DEDİ”

Aras Bulut İyinemli kolları bacakları olmayan birini oynama fikrine nasıl yaklaştı?
“Nasıl yapacağım abi?” dedi. Başta çok büyük çekinceleri vardı. “Abi senin filmine zarar vereceksem ben bu rolü oynamayayım” bile dedi. Oyunculuk egosunu bir kenara bırakmış, “Oynayamazsam filmine zarar verebilirim” diyor. İşte bu başka bir şey.

Ama siz yapabileceğine inandınız baştan itibaren herhalde...
Aras benim filmime nasıl zarar verebilir ki? Mümkün değil, dünya yeteneklisi biri. Aras’ın korkusu, kolları bacakları nasıl yok edeceğimizle ilgiliydi.

Peki nasıl yok ettiniz sahiden?
Film kare kare silindi. Bütün genel planlar iki kere çekildi, bir de boş tekerlekli sandalyeyle bir kere daha oynandı Aras varmış gibi. Ortada bir tekerlekli sandalye var, Zuhal mesela onu bir dolu itiyor, bir boş itiyor ama hep aynı adımları da tutturmak zorunda. Önce güldük, sonra toparladık, “Yapacağız” dedik, “Başka çaresi yok”.

Röportajın tamamı Milliyet Sanat’ın aralık sayısında.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.