SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Yeni yolculuğumuz: Evde yola çıkmak!

Şimdi hepimiz için mola vakti! Aslında her zaman bir yolculuk içerisinde gibiyiz. Zaman değişiyor, yollar değişiyor, belki arabayı artık kullanacak olmak zor geliyor ama yine de değişiyor...

|

Evdekal sürecinde iç dünyanıza dönmek ile ilgili ne okusam diye düşünüyorsanız, Molatik yazarlarından Ebru Nisa Gürbüz'ün şu cümlelerine bir göz atın! Kendinizden çok şey bulacaksınız!

Ailem ile şehirler arası uzun yolculuklar yaparken dinlerdik onu... Anneciğimin başı cama düşerdi, uyumaya çalışırdı ama kulağı müzikte olurdu. Babacığım ise yola öyle bir bakardı ki söylemese bile yol ile dalga geçtiğini anlardım, sonunu biliyordu, defalarca terk etmişti oraları, bilirdi arkasından üzüleni de sevineni de... "Neden?" derdim. Neden Tarkan, Mustafa Sandal varken bütün yol bu şarkıları dinliyoruz ki? Üstelik çok acıklı, çok acıtıyor ve ben oturduğum yerden dans etmek istiyorum, ruhum da bedenime sığmıyor. Bu sese alıştıkça ister istemez içimde bir duygu doğardı, adını bilmiyordum ama içimde bir şeyler düşüp kırılıyordu. Tutmaya çalışıyordum, tutamıyordum. "Gitme" diye ağlıyordum, gidiyordu. Şarkıyı söyleyen adam da "ŞİKAYET ETMEM BU DEFA, DİŞİMİ SIKAR GİDERİM”  diyordu.

Üstelik giden bizdik, ama nereye, kimden, kime?

Benim için 'giden' oluyorken aslında bir başkası için de 'gelen' oluyordum. Gittiğim yerde bir de beni bekleyenler vardı.

Hayatımız da tam olarak böyle değil mi? Durmadan konumumuzu yeniden günceller gibiyiz aslında. Tabii karşımızdakilerin konumunda da pay bırakmayı ihmal etmeyiz. Bir yerlerden giderken; belki geçici olarak yalnız bıraktıklarımız belki kaçtıklarımız belki de terk ettiklerimiz vardır. Oradan uzaklaşırken belki hiçbir şey artık eskisi gibi  olmayacaktır. Unuttuğumuz minicik bir detay var: Gittiğimiz yeni yerlerde ise bekleyenlerimiz var.

Özneler… Ötekiler… Hatta belki de benzerimiz olan ötekiler… Hepsi birbirinden ayrı yerlerde fakat bir yandan da iç içe geçmiş; ayrışmayan etimiz kemiğimiz olmuş durumdalar.

Aslında her zaman bir yolculuk içerisinde gibiyiz. Zaman değişiyor, yollar değişiyor, belki arabayı artık kullanacak olmak zor geliyor ama yine de değişiyor. Arabayı kullanacak olmanın büyümek demek olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Haliyle yükümüz de artıyor.

Şarkıyı söyleyen adam “HEP SONRADAN, GELİR AKLIM BAŞIMA, HEP SONRADAN, SONRADAN” diyor. Sahi kim bu büyüyünce başıma gelecek olanı söyleyen adam?

Ona da küçükken söylemişler midir büyüdüğü zaman çıkacağı yolculukları? Yoksa o kendisi mi izlerini bulup düşmüştü yaralarının peşine?

'Durmak' aslında bir ihtiyaç

Geçirdiğimiz zor günler nedeniyle evde çok fazla vakit geçirince ister istemez her şey bana çağrışım yapmaya başlıyor. Fark ediyorum ki aslında o kadar kaçındığım her yola aslında çıkmışım. Ve sadece ben değil, bir çoğumuz o yola çıkıyoruz. Bazen kendimizle bazen de kendimizden kaçarak çıkıyoruz. O kadar hızlı ilerlemek istiyoruz ki 'durma'nın da bir ihtiyacımız olduğunu göremiyoruz. Kendimizden kaçmak isterken bir ötekine koşmanın provasını da o kadar yapıyoruz ki ne önümüzü görebiliyoruz ne koştuğumuz yolların sonunda yine kendimizle karşılaşacağımızı. Belki de yeni bir öteki olarak.

Durup nefes almayı, nerede , kiminle olduğumuzu görerek devam etmeyi bilmediğimiz için hâlâ evlerimizde de yol almaya çalışıyoruz.

Şimdi hepimiz için mola vakti!

Bu yazımı, kulağımda, çocukluğumdan bu yana beni yalnız bırakmayan Ahmet Kaya’nın sesi ile yazıyorum. Ve her yolculuğumun sonunda bana kapıyı açan babaanneme hediye ediyorum. Unutmayın ki bir de her koşulda bize kapıyı açanlar var...

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.