Tuşba İlçesi Abdurrahman Gazi Mahallesinde yaşayan servis şoförü İsmail Mescioğlu, bir yıllık çalışma sonunda kendine TIR yaptı. Hiçbir deneyimi olmadan evinin yanına kurduğu 10 metrekarelik atölyede ’İMES’ adını verdiği hayalindeki TIR’ını gazetecilere tanıttı. TIR’ın yapımında kullandığı parçaları kendi imkanlarıyla temin ettiğini ve şekil verdiğini ifade eden Mescioğlu, Parçaları hurdacıdan topladım. Motor aksamını eski bir Murat 131 marka otomobilden aldım. Şase bölümünü burada kendim yaptım. Kaportasını yine buraya getirip şekillendirdiğim saclardan yaptım.İlk TIR’ın yapımına başladığımda benimle alay edenler bile oldu.Kimse inanmamıştı. Herkes benimle dalga geçiyordu. Ben de azmim yettiği kadar yapmaya çalıştım. Sabır gösterdim. Rabbimden yardım istedim. Rabbimde bana yardım etti dedi. Adının ilk harfi ile soyadının ilk üç harfini kullanarak TIR’a İMES adını verdiğini de anlatan Mescioğlu, TIR’ımın modeli ise Şah 1453. Belki böylece Türkiye’de bir TIR üretimi başlayabilir.Ülkemin bir araç yapamamasına duyduğum üzüntü vardı. Bunun yanında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir babayiğit çıksa da otomobilimizi üretse, bizimde aracımız olsa sözleri bu TIR’ı yapmamdaki en büyük azim oldu. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın cesareti bana en büyük ilham kaynağı olmuştur. Ben de bu ilham kaynağına sebep olduğu için TIR’ın plakasını Başbakanımızın adının baş harfleri olan 65 RTE 65 olarak belirledim. Yetkililerden isteğim bana bu konuda destek vermeleridir. Neden biz hep başkalarından otomobil alalım? Neden bizim de otomobillerimiz, TIR’larımız olmasın? Başbakanımız başta olmak üzere yetkililerden ve iş adamlarından bana destek çıkmalarını istiyorum dedi. Karayollarının sıra dışı yazılarıyla bilinen kamyonlarının arasına onlarca aydınlatma aksesuarı olan, içinde halı serildiği için ayakkabısız binilen, pedalleri halı kaplı bir kamyon da eklendi. On iki yılını yollarda geçiren Nuri Çerçi'nin kamyonu, sıra dışı yazıların bulunduğu kamyonlardan biraz farklı. Çerçi'nin kamyonuna dışardan bakınca ışıklı oyuncak arabalar gibi. Kamyonun önünde, arkasında, yanlarında onlarca aydınlatma unsuru bulunuyor. Tüm lambalar yakıldığı zaman yoldan geçenlerin gözlerini ondan alabilmesi mümkün olmuyor. Bu aksesuarları çok kullanamadığını belirten Çerçi, ''Trafikte sıkıntı yaşıyoruz, polisler sürekli uyarıyor, ceza yazıyor'' diyor. Daha çok Antalya ile İstanbul arasında yük taşıyan Çerçi, sonradan taktırdığı lambaları sadece park halindeyken yakıyor. Karayollarının bu sıra dışı aracının sadece dışı değil içi de ilgi çekici. Kapısını açınca adeta sıcak bir yuvayla karşılaşıyorsunuz. Şoför mahalline halı serili olduğu için kamyona ayakkabısız biniliyor, öyle ki pedallerin üzeri bile halı kaplı. Kamyonun içinde onlarca oyuncak hayvan var ama Çerçi, camın önüne dizdiği oyuncak arabaların üzerine titriyor. Onları her gün siliyor, zevkine göre diziyor. Zaten Nuri Çerçi'nin ekmek teknesi kamyonunu bu hale getirmesinin nedeni araba tutkusu. ''Çocukluktan beri araba benim merakım. Burası benim evim, zamanımın çoğu kamyonda geçiyor. Bu nedenle kamyonu böyle süsledim ev haline getirdim'' diyen Çerçi, ''yürüyen ev'' için yaklaşık 25 bin lira harcamış. Adeta sıcak bir yuvaya dönüştürülen kamyonun ön kısmında, işlemeli havludan nazar boncuklarına, cam avizelerden tespihlere, perdeden örme süslere çok farklı eşyalar bulunuyor.