Değerli Müminler!
Yüce Rabbimiz, “Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.” buyurmaktadır. Dinimize göre, zekât vermek kişilerin insafına veya tercihine bırakılmamıştır. Dolayısıyla Müslüman; başa kakmadan, rencide etmeden ve gönül incitmeden zekâtını muhtaçlara ulaştırmalıdır.
İslam’a göre, zekât ve fitre, nakdi ve ayni olarak verilebilir. Esas olan nakdi vermektir. Ancak ayni olarak verilecekse, kaliteli, temiz ve ihtiyaç sahibinin derdine derman olacak yiyecek, içecek ve giyeceklerden olmalıdır. Yüce Rabbimiz, “Size verilse, gönlünüzün razı olmayacağı kötü bir malı, hayır diye bir başkasına vermeye kalkışmayın.”4 buyurarak konuya dikkatlerimizi çekmektedir. Ayrıca Gazze’de masumları katledenlerin, onları destekleyenlerin ürünlerini zekât ve sadaka olarak dağıtmak veya dağıtılmasına sebebiyet vermekten sakınılmalıdır.
İslam’a göre, zekât ve sadakada temlik esastır; yani onların bizzat fakirin eline ulaştırılması gerekmektedir. Bu itibarla, zekât ve sadakalarımızı vermeye ihtiyaç sahibi akrabalarımızdan ve komşularımızdan başlamalı, köyümüzde, ilçemizde ve şehrimizde bulunan muhtaçları da gözetmeliyiz. Bununla birlikte bulunduğu yerde zekât ve fitrelerini verme imkânı bulamayanlar, yurt içi ve yurt dışındaki muhtaçlara yardım etmek isteyenler, vekâlet yoluyla zekât ve fitrelerini verebilirler. Ancak o zaman da zekât ve sadakaların gerçek sahiplerine ulaşıp ulaşmadığının takibi mutlaka yapılmalıdır.