KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ
'TÜRKİYE'Yİ KÜRESEL TİCARETİN LOJİSTİK MERKEZİ HALİNE GETİRECEĞİZ''
Ankara, Kırıkkale, Çorum, Samsun, Hızlı Demiryolu projesinde Delice Çorum etabının temelini iki gün önce attık. Saatte iki yüz kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında Ankara, Kırıkkale, Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum, Ankara arası bir saat on beş dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum, Merzifon, Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara, Samsun'u arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı'nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek. Türkiye'yi küresel ticaretin lojistik merkezi haline getireceğiz. 5 istasyon, 8 tünel, 26 köprü ve Viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahalli idareler seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum. Savunma sanayine verdiğimiz emeğin de karşılığını yavaş yavaş görüyoruz. Iki sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin kalorifer peteğine benziyor diyerek akıllarınca dalga geçtiği milli muharip uçağımız Kaan projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza attık.
'ÇATIŞMALARI DURDURMAK İÇİN YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ YÜRÜTÜYORUZ'
Indo Defense 2025 fuarında ilk etapta 48 adet Kaan'ın Endolozya'ya satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihi anlaşmanın da ülkemiz, savunma sanayimiz ve Endolozyalı kardeşlerimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Hazir milletim, değerli basın mensupları, bölgemizde bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail'in Gazze'de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye'de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran'a karşı bir saldırı başlattı. İran'ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırının aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Biz en başından beri İran'ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz gerek dışişleri bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz.
'BÖLGEDEKİ HER HADİSE TÜM TOPLUMLARI YAKINDAN İLGİLENDİRİR'
Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık. Bir defa şunun bilinmesi çok çok önemlidir. Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla halletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemez. Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Her ne kadar milli şairimiz Mehmet Akif tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi demiş olsa da biz ibret alınması temennimizi ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Batının sınırsız desteğiyle İran'a saldıran Gazze'yi yerle bir eden bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir. Etkiler orta ve uzun vadeli sonuçlarda olur. Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değil. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmak da sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri Kuzey Afrika bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzu bahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her an ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır.