Mars'ta bulunan Curiosity Mars keşif aracı neredeyse kusursuz gözüken bir piramitin varlığını keşfetti. Mısır'daki piramitlere benzeyen cismin bir araba boyutunda olduğu açıklanırken komplo teorisyenleri konu hakkında birçok iddia ortaya attı. Kimi teorisyenler bu cismi Mars'ta yaşamın kanıtı olarak görürken, bir grup ise gördüğü piramiti antik mısırlıların uzaylılarla ilişkilendirilmesine kanıt olarak gösteriyor. Bilim insanları ise olaya çok farklı açıdan bakarak taşların tesadüf eseri piramit formunu aldığını belirtiyor. Haber yabancı basında geniş yer buldu. Viking-1 uzay aracının 25 Temmuz 1976’da Mars’ta görüntülediği esrarengiz yapıların sırrı hala çözülemedi. Mars’a yollanan uydu ve keşif araçları, ıssız gezegen hakkındaki birçok soru işaretini ortadan kaldırdı. Ancak, çok sayıda bağımsız araştırmacı, Mars hakkında hala tam olarak cevap bulmamış detaylar olduğunu düşünüyor. Bunlardan bir tanesi, tam 37 yıl önce bugün fotoğrafları çekilen Cydonia bölgesi ve barındırdığı yapılar. NTVMSNBC'den Müfit Yılmaz Gökmen'in haberine göre ABD’nin Viking-1 uzay aracı, 19 Haziran 1976’da Mars atmosferine girdi. ABD’nin bağımsızlık günü olan 4 Temmuz’da iniş yapması planlanan uzay aracı, iniş bölgesinin yeterince güvenli olmadığına karar verilince yörüngede bekletildi. 20 Temmuz günü, yörünge aracından ayrılan Viking-1, Mars’a indi. Viking–1 uzay aracının dünyaya gönderdiği görüntüler analiz edildiğinde, Cydonia adı verilen bölgede yer alan şekil, NASA yetkililerini hiç beklemedikleri bir durumun içine soktıu. Bölgede, piramit benzeri yapılar ve ve en önemlisi, insan suratını andıran devasa bir kaya bulunuyordu. Eski NASA çalışanı Gregory Moleenar'a göre Mars'ın koşulları akıllı varlıkların yaşamasına uygun değil: “NASA’nın ‘yüze’ yönelik ilk açıklaması, bunun sadece güneş ışınlarının yaptığı bir yanılma olduğuydu. Kimse Mars’ın yüzeyinde devasa bir insan yüzü oyulmuş olacağına inanmamıştı. Böyle bir şeyi kim yapmış olabilirdi? Ayrıca Mars bildiğimiz kadarıyla akıllı canlıları barındırabilecek yaşam koşullarına sahip değildi. Bu yüzden NASA ilk başta bu olasılığı ele almadı. İnsan yüzünü içeren görüntüye 'Head' yani kafa ismi verildi.” NASA yaptığı bir açıklamada, “insan yüzüne benzeyen şeklin yer aldığı fotoğrafın, Viking-1’in başka bir açıdan aynı bölgenin tekrar çektiği bir görüntüsü olduğunu ve bu görüntüde aslında hiçbir şey olmadığını” savundu. NASA’nın sunduğu görüntüde, yüz yerine dağınık bir kum tepesi görülüyordu. NASA arşivlerin girme yetkisi bulunan Eski NASA çalışanı Gregory Moleenar ise araştırmalarına devam etti ve aynı bölgeyi başka uyduların görüntüleyip görüntülemediğini kontrol etmek için arşivlere baktı. Molenaar: “Yüzden belli bir mesafe ötede birkaç tane piramit gözünüze çarpıyordu. Bu piramitlerin en ilginç tarafı ise, bizim bildiğimiz, çok standart üçgen şekline sahip olmaları. Piramitlerin her köşesinde, taban kısımda görüldüğü kadarı birer ayaklık-payanda bulunuyordu. Ve yakından bakıldığında bu ayaklıklarda piramit şeklindeydi. Bunlar gerçekten çığır açabilecek bilgilerdi.” NASA görevleri hakkındaki komplo teorileriyle tanınan ve 1974-83 yıllarında kurumun Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde çalışan Richard Hoagland, “Head” adlı yapının, ”oyma bir heykel” olduğunu öne sürdü. Hoagland,“Araştırma ekibimiz yüzü üç boyutlu bilgisayar programları ile araştırdı. Elde edilen bilgiler ise aslında bu yapının, üç boyutlu tasarlanmış bir oyma heykel olduğunu” ifadesini kullandı. Hesaplamalara göre, heykel yaklaşık 457 metre yüksekliğinde ve 1,6 kilometreyi geçen bir uzunluğa sahip. Hoagland, NASA’nın açıklamaları ve bu yapıların doğal olarak ortaya çıkma ihtimalini bir kenara koyarak, Cydonia’daki insan yüzü ve piramitlerini, Mısır’ın Giza Platosu’ndaki Sfenks ve piramitlerle bağdaştırdı. Hoagland ve diğer araştırmacılara göre, Mars yaşama elverişli bir gezegen iken burada yaşayan medeniyetler, yıldızların konumlarına göre birçok dev yapı inşa etmişti. Aynısını, on binlerce yıl Dünya'ya geldiklerinde, o dönemler en verimli topraklar olan Giza Platosu'na inşa ettiler. Viking-1’in elde ettiği başarının ardından, Sovyetler ABD ile işbirliği yaparak, Mars’ın iki uydusundan biri olan Phobos’a uzay araçları gönderdi. Ancak Phobos 1 bilinmeyen bir nedenle kayboldu. Phobos 1’den beş gün sonra, 12 Temmuz 1988’de fırlatılan Phobos 2 ise uyduyu görüntülemeyi başardı. Ancak elde edilen bilgiler kamuoyuna açıklanmadı. Bazı araştırmacılar, bunun nedenini, Kızıl Gezegen’in uydusunda “dev, oval bir şekil” tespit edilmesine bağladı. Cisim, yaklaşık 20 kilometre uzunluğundaydı. Komplo teorisyenleri, Mars’ın uyduları Phobos ve Deimos’un uzaylılara ait üsler barındırdığını ve Phobos 2’nin, “vurulduğunu” öne sürdü. ABD, beş yıl sonra, Eylül 1992 senesinde fırlatılan Mars Observer aracını uzaya gönderdi. Keşif aracı, Mars yörüngesine inmeden üç gün önce kayboldu. Bu kadar uzay aracının kaybolması ya da görevlerini yerine getiremeden hasar görmeleri, bir çok uzman tarafından ‘teknik arıza’ olarak tanımlanacak bir durum değildi. Son söz, yine komplo teorisyenlerine kaldı: “Orada bizi istemeyen birileri var!”