Her Sevda Bir Veda dizisinin Nadiri Cemal Hünal, Reytingleri düşünerek oyunculuk yapamam. Beni ilgilendiren kamera önünde geçirdiğim saatler. Benim işim elimden gelenin en iyisini kamera önünde ortaya koymak” dedi. Kim sayesinde Her Sevda Bir Vedaya ikna oldunuz? Tomris Giritlioğlu sayesinde bu projeye ikna oldum. Tomris Hanım'ın yaptığı tüm projelerde, yarattığı karakterleri ve durumları çok beğeniyorum. Teklif de Tomris Hanım'dan geldi ve ona hayatta hayır demek gibi bir durumum yok. Asi dizisiyle benim kariyerimde çok önemli bir yeri var. Nadir nasıl biri? Ne yapacağı belli olmayan, tahmin edilemeyen biri Nadir. Kendi menfaatleri için uğraşır. En yakının, dostun olup seni sırtından bıçaklayabilir. Ya da beklemediğin bir şeyi önüne koyabilir. Nadir kendisi için seçimler yapan biri. Babasıyla bir çekişme içinde, hem ona uyum gösteren hem de kafa tutabilen bir oğul. Kararları duygusal değil stratejik olan biri. RÖPORTAJ: MELİS GÜVENÇ FOTOĞRAF: YUNUS DAGIÇ MİLLİYET MAGAZİN SERVİSİ Hiçbir insanın diğer bir insanla taban tabana zıt olduğuna inanmıyorum. Çok iyi bir insanın çok kötü bir insana benzer yönleri olabilir. Sanırım parametreler orada değil ama Nadir benden çok uzak bir karakter. Yaşam tarzı, kaygıları, önem verdiği şeyler, aile değerleri konusunda alakamız yok. Senaryoyu ilk okuduğunuzda hikayeyi nasıl buldunuz? En çok merak ettiğim anlatılan aşk hikayesinin nasıl yüzeye çıkacağıydı. Ama Nik (Xhelilaj) ve Elif (Atakan) o konuda inanılmaz bir iş çıkarmışlar. de olağanüstü yetenekli oyuncular. İkisini de tanıyorum ama dizinin ilk bölümünü izlediğimde çok farklılardı. Aralarındaki aşk hikayesini ekrana çok iyi yansıttıklarını düşünüyorum. Çok taze, yeni, soru işaretlerinden oluşan kalp işaretleriyle dolu bir ilişkileri var. Ama senaryo gereği bir araya gelmeleri zor gibi. Sizce klişe bir senaryo mu? Hayır değil. Farklı yaklaşımları var. İlişkiler organik ve gerçekçi olarak ortaya çıktığı için klişeden biraz uzak diyebiliriz. Bir zamanlar evin hizmetçisi olan bir kadın, şimdi annenin yerini almış. Nadir, bu süreçte annesinin geçirdiği tranvalara şahit olmuş. Dolayısıyla cici annesinden nefret ediyor, babasına karşı kin besliyor. Ama kız kardeşiyle ilişkisi ilginç. Çünkü kız kardeşine karşı sevecen, korumacı... Her ne kadar annesi Nadir'i bu konuda ateşlemeye çalışsa da bunda başarılı olamamış gibi. Ama kız kardeşine karşı tavrı değişirse de ortaya farkı bir hikaye çıkar. Nadir'in bütün bireylerle ilişkisi çok farklı. Birini ezme fırsatı bulduğunda bu fırsatı kaçırmıyor. Bu diziden nasıl bir beklentiniz var? Şaşırtmayı ve şaşırtılmayı bekliyorum. Onun dışında bir beklentim yok. Çok iyi yazarlarımız var. Onlar sayesinde hikaye beklenmedik bir şekilde gelişecek. Show TV'de yayınlanan diziler reytingler yüzünden teker teker yayından kaldırıldı. Bu konuda sizin bir kaygınız var mı? Reytingler benim problemim değil. Beni ilgilendiren reytingler değil yaptığım iş. Bunun seyirci tarafından anlaşılabilir, algılanabilir ve duygu tetikleyicisi olması beni bağlar. Reytingleri düşünerek oyunculuk yapamam. Beni en çok ilgilendiren kamera önünde geçirdiğim saatler. Benim işim elimden gelenin en iyisini kamera önünde ortaya koymak... Başkasının yapım dertleri ya da reyting kaygıları üzerinden kendi mesleğimi sağlıklı bir şekilde yürütemem. Seçici değilim aksine çok riskli seçimler yaptım. Mesela Adanalıda oynamayı kendim istedim. Çünkü çok isteyerek girdiğim, çocukların çok sevdiği ve aksiyon dolu bir diziydi. Benim için bir daha kolay kolay gelmeyecek bir karakteri canlandırma fırsatım vardı. Bir Zamanlar Osmanlı Kıyamda dönem işi yapmak beni çok ilgilendiriyordu. Çünkü o projede inanılmaz emek sarf ettim, orada geçirdiğim mesai benden beklenilenin çok çok üzerindeydi. Benim için çok iyi öğrenme tecrübesi olmuştu ama çok riskliydi. Çünkü o dönem çok daha makul ve daha çok para veren projeler vardı ve benim menajerimle çok büyük tartışmalara girmeme sebep olan bir projeydi. Slovak bir kılıç hocam var. Onunla üç ay aynı evde yaşama fırsatı buldum. Çok önemli arkadaşlıklar kazandım. Bugün en sevdiğim atlarımdan biri o setten bana yadigar. Bir de bu proje sayesinde kiminle iş yapıp kiminle yapmamam gerektiğini öğrendim. Bu sektör çok nankör diyor musunuz? Nankör değil, hain dersek daha doğru olur. Çok iyi ve hiç kıymet bilmeyen insanlarla da çalıştım. Ama dediğim gibi işin beni ilgilendiren kısmı kameranın önünde yaptığım mesai. Kalanını özellikle duygusal olarak hiç tartıp biçmiyorum. Benim kendi yapmak istediğim yapımlar var. Onları zaten yazarak vakit geçiriyorum ve işin o kısmına geçene kadar oyunculuk çok haz aldığım bir meslek. Dolayısıyla mümkün olduğunca yargısız çalışmak benim için çok önemli. Beklemekten nefret ediyorum. Birde reji asistanları sürekli bize yalan söylüyor ona sinir oluyorum. Onun dışında sete gittiğim zaman bütün arkadaşlarım benim için çok önemlidir. Onların huzuru, güveni ve benin onlara olduğu kadar onlarında bana güvenebilmesi çok şey ifade ediyor. Bunun içinde aslında set benim için çok kutsal bir yer. Ama sabır konusunda daha buda kelamına eremedim. Peki set arkadaşlarınız sizce sizin arkanızdan ne der? Hepsi beni çok sever. Benim için Çok hiperaktif, bekletmeyin işini bitirip gönderelim derler. Her oyuncu, her rolü oynayabilir mi? Bu konuda çok güzel bir hikaye var. Ben Kingsley'in oynadığı Gandhi filmi var. Kingsley'den önce o rolü Anthony Hopkins'e götürmüşler. Hopkins Ben bu rolü oynayamam. Bir fizyoloji var. Oynayabileceğim bedene ait olmalıyım. O bedeni taşıyabilmeliyim demiş. Mesela Anthony Hopkins'in Hitler'i oynadığı bir film vardır. Olağanüstü bir performansı vardır ve o filmi çok az kişi görmüştür. Ama Gandhi'yi oynamayı reddetmiş. Çünkü her oyuncu her rolü oynayabilir algısı doğru değil. Benim de canlandıramayacağım roller var. Kendim oynamak ister gibi yazıyorum ama bir yazar gözüyle baktığımda oyuncu olarak bakamıyorum. Drama insanı olduğunuzu söyleyebilir miyiz? Drama insanıyım. Shakespeare çok severim. Evde Shakespeare'in bütün çalışmalarını içeren yedi ya da sekiz kitap vardır. Bulduğum her eski kopyayı satın alırım. Mutlaka o kitaplardan birini her hafta gözden geçiririm, ezberimi tazelerim. İngilizce öğrenmemde çok büyük etkisi olan bir yazardır. Dramayı aramayı, bulmayı ve hayata geçirebilmeyi seviyorum. Yazarken bunda daha çok zevk alıyorum. Sizi ne zaman kamera arkasında göreceğiz? Buna hayat ve zaman benim adıma karar verecek. Akışına bıraktım. Mesela oyuncu olmayı düşünmüyordum. Lale Hanım'la (Cangal) mutlu bir evliliğiniz var. Çocuk düşünüyor musunuz? Buna da zaman karar verecek. Biz istiyoruz ama hayatta bazı şeyler sen hazırlanırken, bazı şeylerde hazırlıksızken olur. Oda kendi zamanında olacak. Çocukları çok seviyorum. Bana büyümeyi nerede bıraktığımı hatırlatıyorlar. Mahsun Kırmızıgül'ün şarkıcılıktan yönetmen koltuğuna geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Mahsun'u ayakta alkışlıyorum. Mahsun çok cesur ve sürekli kendini geliştiren biri. Kimsenin tahmin etmediği kadar geniş bir kültür tabanına sahip biri. Çok geniş bir dünya görüşü var. Bir insan olarak inanılmaz empati kurabiliyor. O yüzden durumları çok iyi anlayıp, anlatabiliyor. Kendine ait bir sinema lisanı oluşturdu. Bu yüzden çok eleştirildi. Ama aynı sebepten çok iyi filmler yapmaya devam edecektir. Hangi yönetmenleri beğeniyorsunuz? Bana göre Clint Eastwood çağın en iyi yönetmenlerinden biri. Yaptığı her filmi büyük hayranlıkla izliyorum. Yaptıkları hayata geçirmesi çok zor filmler.