Bikini Fitness Türkiye Şampiyonu Selin Nalıncı Habertürk'e bilinmeyenlerini anlattı. Anne olmadan öncede sporla iç içe bir hayatım oldu. Bale, ritmik jimnastik ve fitness hep hayatımın içerisindeydi. Ben fitness ile profesyonel anlamda ilgilenmeye oğlum Kuzey bir buçuk yaşındayken başladım. Yani her kadının doğum sonrası kilolarını atma zamanı, bende başka bir hal aldı. Normalde de ince yapılı bir kadınım ama doğumdan sonra kilo verdiğimde baktım eskisinden de ince olmuşum. Bu zayıflık benim hiçbir zaman hoşuma giden bir durum olmadı. Yani ne kadar ince o kadar güzel mantığı artık tarihe karıştı. Ben bu sporun içerisine kilo almak, ki kilo almaktan kastım, hacim kazanmak için girdim. Oğlum küçükken her anne gibi çalışma hayatım sırasında tabii ki bir destek alıyordum. Bir bakıcım vardı. Bakıcısı onunla oyun oynarken ben kendimi spor yaptığım odama kapatırdım. Fırsat olmadığı için bir dönem de evden çalışıyordum ama bir taraftan Kuzey ile ilgilenmeye, öteki taraftan antrenmanlarımı aksatmamaya özen gösteriyordum. Çok yoğun ve zorlu bir süreç olduğunu söyleyebilirim ancak, insan istediği zaman zorlukların üstesinden gelebiliyor. Bir sene boyunca ben oğlumu yalnız bırakmak istemediğim için evde, kendi antrenmanlarıma devam ettim. Ama ondan sonra baktım bu yeterli gelmiyor. Vücudunuz geliştikçe, gücünüz arttıkça, yaptığınız antrenmanlar size verim sağlamamaya başlıyor ve daha fazlasını istiyorsunuz. Bu da evde belirli bir yere kadar olabiliyor, daha fazla verim almak için bu sefer daha kapsamlı çalışmam gerektiğinden dolayı spor salonuna gitmeye başladım. Kendi vücudumu geliştirmekti amaç ve bu şekilde programlı olarak çalışmalarım artmaya devam etti. Daha sonra yarışmaya karar verdim. Bakıyorsunuz bunun bir sonu yok. Kendi yapınızı ve kapasitenizi keşfediyorsunuz. Bunu daha profesyonel anlamda yapabileceğinize karar veriyorsunuz. Antrenmanlara o da katılmaya çalışıyor ama şu an pek anlam veremiyor. Onun şu an spor anlayışı çok farklı, basketbol, tenis, futbol onlara göre spor. Bana bazen anne niye o ağırlıkları kaldırıp indiriyorsun? diye soruyor. Çocuklar tabii ki bu vücut geliştirme olayını pek anlayamıyorlar. Onlar daha çok takım sporlarına ilgi duyduklarından dolayı. Kuzey benim durumumu şöyle değerlendiriyor Türkiye'nin en güçlü kadını seçildi. O vücut geliştirmeyi güç olarak algılıyor ve şampiyon olunca da ister istemez onun gözünde öyle bir noktaya gelmiş oluyorum. Kuzey, madalyalarımı, kupalarımı gördüğü zaman çok heyecanlanıyor. Örneğin; okulunda bir yüzme yarışması yapılmış ve o da bir madalya kazanmış; gelip bana gösterdi ve anne bak, benim de madalyam var! dedi. Anne - oğul aramızda madalya yarışması da yapıyoruz arada! O da şimdi katılabildiği kadar çok yarışmaya katılıp, kupa ve madalya kazanmaya çalışıyor. Bu anlamda ona örnek olduğumdan dolayı çok mutluyum. İsterim, çok isterim hem de! Aileler bu konuda farklı görüşlere sahip olabilir. Bu sporla ilgilenen kişilerin çok sağlıklı olmadığı düşünülüyor... Bu spor sağlığa zarar vermeyecek şekilde yapıldığı takdirde gayet güzel yapılabilir. Ben tabii ki oğlum Kuzey'in de bir Türkiye Şampiyonluğu olsun, ülkesini yurtdışında temsil etsin çok isterim.