“Baba” denilince, Babalar Günü gelince, pek çoğumuzun aklına Can Yücel’in “Açıldı nefesim, fikrim, canevim/ Hayatta ben en çok babamı sevdim” dizeleri gelir. Hafta Sonu dergisi de Babalar Günü’ne sayılı gün kala duygularını babaları için kağıda döken ünlülerin minik mektuplarını sayfalarına taşıdı. İşte, babaları için her zaman çocuk kalacak olan ünlülerden bazılarının babalarına yazdıkları.. Türk sinemasının en yakışıklı dev adamı olarak sen hayata veda ederken, ben göğsünde yatıyordum. O andan bugüne seni hiç unutmadım baba. Seni her zaman özlemle anıyorum. “Baba” demeyi o kadar çok özledim ki, anlatamam. 2007’nin mart ayında babası Şükrü Yeşilçay’ı kaybetti Nurgül Yeşilçay. Şanlıurfa’da “Ezo Gelin” dizisinin setinden, Ege Üniversitesi Hastanesi’ne koştu ünlü oyuncu... Ancak, onu dünya gözüyle bir kez daha göremedi. Yeşilçay “Bu benim babasız geçireceğim, altıncı Babalar Günü olacak. Babasızlık çok kötü. İçimde hep bir boşluk var” diyor. Çoğu zaman film setlerin, gazino programların, turnelerin oldu ve ben hep seni özledim. Annemden boşandın, evi terk ettin, ben yine seni özledim. Sonra hayata veda ettin ve ben hâlâ seni özlüyorum. Ama bana dev gibi bir soyadı bıraktın, ben Serengil’im. Bunun hakkını da veriyorum baba Kelimelerle, müzikle yaşayan, esprili, kocaman yürekli bir babaydın sen. Babalar Günü’nde Can Dündar’a anlattığım olayı hatırlayıp senin için kahkahalar atacağım. Hani çocukluğumda beni Kaşıkçı Elması’nı görmem için Topkapı Sarayı’na götürmüştün ya... Dışarı çıkınca “Fadik, içerdeki taşı senin için çaldım ama başımız belada. Çünkü, polisler peşimizde” diyerek korkutmuştun beni. Tabana kuvvet kaçmıştık uzun süre. Galata Köprüsü’ne gelince de “Artık korkma, burası Bulgaristan” demiştin. Avucundan Kaşıkçı Elması yerine cam parçası çıkarmıştın. Ben kızmıştım, sen gülmüştün. Benim yüreğime “Hikayeci Fadik”i koyan sen oldun baba. Nur içinde yat... Cesaretin, korkudan donakalsan bile, her şeye rağmen öğrenmek ve yapmak olduğunu... Maddi manevi, kazandıklarını ancak başkalarıyla paylaşırsan kendini zengin hissedeceğini. Ailenin hayatta en gerçek hazine olduğunu.Aşkın her zaman gül bahçesi vaat etmediğini ama buna rağmen vazgeçmezsen ve zorlukları birlikte atlatırsan kendini çok sağlam hissedeceğini. Ait olmanın bazen çok acıtmasına rağmen dünyadaki en derin ve güzel şey olduğunu.Her şeyini kaybettiğine inandıklarında ayağa kalkıp yeniden bir dünya inşa edebileceğini.Gerçek sevginin içinde bir miktar kavga, çokça omuz omuza hayatı üretmek ve sonsuz fedakarlık olduğunu. Hayvan, insan ve şiiri sevmeyi.Satın alınamaz ve neşeli olduğunda, dünyanın önünde eğileceğini. Ben babamdan öğrendim. O yüzden hâlâ benim tek ve yenilmez kahramanım babamdır. Ve o yüzden onun benimle gurur duyması dünyanın bütün alkışlarından daha önemlidir. Seni seviyorum baba. Babalar günün sonsuz olsun. Artık seninle ne yazık ki o eski tatlı sohbetlerimizi yapamıyoruz. Bizi tanımıyorsun bile. Ama böyle de olsa, yanımızda olman bizim için mutluluk kaynağıdır. Hayatınızı adadığınız tiyatro yolunda yürümeye devam edeceğiz. Bize yutturduğun sahne tozunun lezzetiyle bu yoldan asla geri dönmeyeceğiz. Seni çok ama çok seviyoruz. Sen babaların en neşelisi, en tatlısısın. Kerem Alışık, babası Sadri Alışık için bir şiir yazdı: “Sen 50 yıllık tiyatro devi Herkes Sadri Alışık’a, ben sana hasret Sen Yeşilçam Sokağı’nın Turist Ömer’i Tophane rıhtımının romantik serserisi Bir yanı yıkıktı hep, kırık döküktü sesi Sen babamdın babam, son İstanbul efendisi Sen herkesin Sadri Alışık’ı, benimse babamdın sen Sen ne baba adamdın, adamdın, babamdın sen... Modacı Siren Ertan Çarmıklı, babası Barış Ertan’a olan duygularını şöyle ifade ediyor: “Bana geçirdiğin genetik özelliklerinle, verdiğin ve vermediğin her şeyle, güçlü bir insan olmamı sağladığın için teşekkür ederim. Sen, sen olmasaydın; ben, ben olmazdım babacığım.. Babamı sekiz yaşındayken kaybettiğim için baba kavramı bana çok uzak kaldı... Ama babamın Babalar Günü’nde yanımda olmasını, yaşantım boyunca hep mutlu günlerimde, mutlu anlarımda yanımda bulunmuş olmasını ve yaşadıklarımı onunla paylaşmayı çok isterdim. Babam Bahattin Yılmabaşar, “Bildiğin mesleğin kitabını yaz” demişti bana. Miras olarak bıraktığı bu söze daima uydum, üniversiteye asistan olarak girdim, profesör olarak çıktım. Hem bu söze, hem de bana miras olarak bıraktığı Yılmabaşar soyadına daima sadık kalmaya çalıştım. İyi ki bana bu soyadını bırakmış...