SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

‘Yolda görsem herhalde ağlarım’

“Her sabah işe geleceğim için çok mutlu oluyorum. Her prototip yola çıkınca ağlamaklı oluyorum. Ürettiğimiz otomobili sokakta görürsem de ağlarım gibi geliyor...”

|

Almanya’da, dünyanın en büyük otomotiv tedarik şirketlerinden Bosch’ta başarılı bir üst düzey yöneticiydi teklif geldiğinde. Yeni fikirler konusunda asla çekingen davranmayan, sürekli kendisini “güncelleyen”, öngörüler yapmayı seven ve asla yerinde duramayan bir kişilik olarak, çalışmakta olduğu şirket aslında hedefleri için biçilmiş kaftandı. Zira 1990 yılında girdiği şirketin hem Türkiye hem de Almanya ayağında sayısız görevler üstlenmiş, Almanya’da Kıdemli Başkan Yardımcısı olarak kariyerinin en önemli basamağındaydı.

Bu amaçla TOGG’un ortaklarıyla bir araya gelip, uzun uzadıya görüşmeler yapmış. Sonuçta mühendislik damarı da kabarınca, “yeni bir şey yaratma arzusu”yla projenin başına geçmeyi kabul etmiş Gürcan Karakaş. Böylelikle babasının sürekli olarak dile getirdiği “Ne zaman Türkiye’ye dönüp, ülken için bir şeyler yapacaksın?” arzusu da böylelikle yerine getirilmiş. Duvarları not kağıtlarıyla kaplı odasında, çoğu kez ayakta çalışan Karakaş, iş kıyafeti olarak da takım elbise yerine iş montunu ve kotunu tercih ediyor. Zira sonuçta “alışılmışın dışında bir otomotiv şirketini” yönetiyor...

Mutlu uyanıyor

Dinlenmek için bile iş dışında farklı konuları araştırmayı seven TOGG CEO’su Gürcan Karakaş, kendisi için ‘Yönetici 4.0’ tanımlamasını yapıyor, yani sürekli bir güncelleme içinde olan bir yönetici. Aslında bu yönetici tanımlamasını da çok sevdiğini sanmıyorum, zira o, şirketten yukarıdan aşağı yapılanma yerine yatay hiyerarşiyi oturtmuş. Öyle heyecan dolu ki, “Her sabah işime geleceğim için çok mutlu oluyorum” derken, “Her bir prototip yola çıktıkça ağlamaklı oluyorum” ifadesini kullanıyor.

Kendisiyle hem projeye hem de özel hayatına ilişkin konuşma fırsatı bulduk Gebze’deki şirket merkezinde. Vakit olsa, muhtemelen anlatmaktan yorulmayacaktı ama bana ayrılan sayfaların da bir sınırı var, değil mi? Tabii ki sohbetin bir bölümünün ayakta geçtiğini de burada yazmasam olmayacak...

-Geliştirmekte olduğunuz araca ‘otomobil’ yerine ‘akıllı araç’ demeyi tercih ediyorsunuz. Neden?

meyi tercih ediyorsunuz. Neden? Megatrendlerin tetiklediği dönüşümle, otomotiv sektörünün değiştiğin görüyoruz. Cep telefonunun başına neler geldiyse, otomobillerin başına da onun geldiğini görüyorum. Dijital teknolojilerin değişmesi, sensörlerin ve kameraların gelişmesiyle, bilimum verilerin birleşmesiyle çok daha akıllı bir cihaz ortaya çıkıyor.

 Birçok faaliyeti hayatımızı kolaylaştırmak için birleştiriyor. Artık ilerde otomobili sürmeye odaklanmayacaksak, neye odaklanacağız? O zaman işte, evde ne yapabiliyorsak, onları yapmaya başlayacağız.

-‘Otomobilden fazlası’nda neler bulunuyor?

Bir kere, bu değişimin, evrimin içerisinde ciddi bir potansiyel var. Kendimizi buna hazırlıyor, kurgumuzu buna göre yapıyoruz. Otomobilin fazlasından kastettiğimiz bu... Geçmişte, günümüzde Avrupa’da ve tabii ki Türkiye’de bir örneği yok bunun. O yüzden ‘Otomobilden daha fazlası’ dediğimizde kendimizi anlatmakta zorlanıyoruz... Elbette ki üreteceğimiz aracın dört tekerleği, camları, kaportası var ancak o bir ‘akıllı cihaz’, yani sadece A’dan B’ye götürecek bir araç değil...

Akıllı telefonlara da baktığınızda, onları çekici kılan şey sadece cihazın kendisi değil, ona bağımlı hale gelmemizi sağlayan ekosistemi, ek hizmetleri ve donanımları... Otomobilde de böyle. Kullanmadığımız zaman, çok güçlü bir sürüş destek sistemi olduğunda ya da duran trafikteyken bizi çok net bir şekilde bizi anlayacak bir akıllı cihaza ihtiyacımız var. Kurgulamaya çalıştığımız şey bu... İddia ediyoruz ki, tüm dünyada, ekosistemi en başta aracın kendisiyle planlamış ve otomobilden önce de farklı bir ürününü piyasaya sunan ilk şirketiz.

-Buradan, yeni bir ürün mü anlamalıyız?

2023 yılının ilk çeyreğinde akıllı cihazın lansmanını yapacağız. Ancak ondan önce başka bir şeyin lansmanı olacak. Buna ‘süper aplikasyon’ ya da farklı bir şey deyin. Gerçekten hayatımızı kolaylaştıracak, birbirimizle bağlantı kurmamızı sağlayacak bir yapıdan, sistemden bahsediyoruz...

Üreteceğimiz araç ya da akıllı cihaz, bu sistemin sadece küçük bir parçası... O yüzden 226 adet start-up şirketle görüşme halindeyiz...

-Biraz da sizin bu görevi kabul etmenize dönelim...

Ben mühendisim ve mühendislerin hayali, her zaman sıfırdan bir şeyler yapmaktır. Türkiye’de böyle bir proje olduğunu görünce, kabul ettim... Bunun, başarı şansı yüksek bir proje olacağını düşündüm. Beni çok istemelerinin yanında, ben de bunu yapmayı çok istedim. Babam bana ‘Oğlum kaç senedir yurt dışındasın, yabancılar için çalışıyorsun, ne zaman geri döneceksin? Ne zaman deneyimlerini göstereceksin?’ diye soruyordu. Ben de ‘Emekli olduğumda döneceğim... Kitap yazacağım’ deyip avutuyordum tabii..

-Kendinizi nasıl güncelliyorsunuz bu arada?

Endüstri 4.0 gibi biz de ‘Yönetici 4.0’ kavramını kullanmaya başladık. Nedir, ağa bağlı olacak, otonom olacak, datalardan beslenecek... Dolayısıyla biz de buradaki kendi ağımızdan besleniyoruz. Bir iş yaparken, hep birlikte yapıyoruz. O yaptığımız iş yapılırken öğreniliyor aslında. Tıpkı yapay zeka gibi yaparken öğreniyoruz, öğrenirken uyguluyoruz...

İşe alımlarda 4 kriter

-Sizce bu projenin en olumlu yanları nedir?

inden ya da dışından gençler yanımıza yaklaşıp, projelerinden bahsediyor. Neden geliyorlar peki? ‘Benim şöyle bir projem var, nasıl uygularım?’ diyebildikleri, hayal edebildikleri bir proje var sonuçta. Artı yurt dışında doktorasını yapmış bir dolu genç var. Düşüncelerini, fikirlerini dünyanın her yerinde gerçekleştiremiyorlar. Bizim projemizde ise bunu yapabiliyorlar. Örneğin yurt dışında master, doktora yapmış 27 kişiyle çalışıyoruz şu an. O yüzden de, bence böyle projeler daha çok olmalı. Bu tür projelerin daha sık hayata geçirilmesi lazım.

-Peki çalışan seçimlerinizi hangi kriterlere göre yapıyorsunuz?

Bizim aradığımız kişilerde 4 özelliğe bakıyoruz. Birincisi ‘hayat boyu öğrenci’ olması. ‘Ben oldum’ diyorsa, teşekkür ediyor ve gönderiyoruz. İkincisi ‘duygusal kararlılık’ dediğimiz bir şey var. İş dünyası her zaman ‘Hava güzel, rüzgar da var, pupa yelken gidiyoruz’ şeklinde olamıyor.

Karaya da oturabiliyorsun, dalgaları, çalkantıları da var. Müşteri beklentileri de öyle, sürekli değişebilir ve bunlara hazırlıklı olacaksın. Mesela bizi takdir edenler olduğu gibi kıyasıya eleştirenler de oluyor. Bunlara karşı duygusal kararlılık önemli... Üçüncüsü entelektüel kabiliyet. Konusunda en iyisi olanları alıyoruz sonuçta ama bir şeyleri de sıfırdan, birlikte yapıyoruz.

Dördüncüsü de insanların birbirleri arasındaki etkisi. Biz orada bütünleşmeyi seven arkadaşları tercih ediyoruz, sürekli huzursuzluk içinde olacak insanları sevmiyoruz.

-Bunca kalifiye insan nasıl bir arada çalışabiliyor?

Burada da bazı kriterler var tabii. Öncelikle ‘amaç’ seni dolduruyor mu, heyecan veriyor mu, buna bakıyoruz. Mesela bu proje bana enerji veriyor, her sabah kalktığımda işime gidiyorum diye seviniyorum...

İkincisi ‘mastering’. Futbol takımlarında yüksek rakamlar ödeyip transferler yapılıyor ama takıma nasıl entegre edileceğine dair bir çalışma yok. O en iyileri ehline teslim etmek diyelim biz buna... Üçüncüsü otonomi... Bulduğumuz kişinin o en iyi bildiği işte tek başına çalışabiliyor olması lazım. Dördüncüsü de ‘tutum, anlayış’. Buraya gelen her kişi, biraz kalıpların dışında düşünebiliyor olmalı.

Strese karşı oyun konsolu

Şirket, özerk yapılardan oluşmuş. Yani, her bölüm, kendi kararlarını kendisi alıp uyguluyor. Örneğin bir toplantı yapılacaksa, ihtiyaç duyulan bir mal satın alınacaksa, buna departmanın kendisi karar veriyor. Bu da işlerin daha hızlı yürümesi anlamına geliyor.

Bununla birlikte şirkette toplantılar her zaman şatafatlı salonlarda yapılmıyor. Toplantılar genelde hızlıca, birkaç taburenin bulunduğu ancak genelde ayakta durulan küçük odalarda yapılıyor. Dinlenme yerleri de teknoloji şirketi havasında. Güzel bir Körfez manzarasının yanında, isteyenler için oyun konsolları da var.

Bununla birlikte en çok ilgimi çekenlerden biri de, çalışanlar için iki farklı askılık olması. Yani sigara içenler ile içmeyenler farklı yerlere asıyor. İçmeyenlerin montları kokmasın diye...

Kafayı takma arayışında...,

-Kendinizi nasıl dinlendiriyorsunuz?,

haricinde bir şeylerle kendimi meşgul etmeye çalışıyorum. Mesela bir dönem ‘Genomik’e (Farklı türlere ait genler bütününün yapısal ve işlevsel yönlerini inceleyen bilim dalı) merak saldım. Ondan önce blokzinciri işine kafayı takmıştım, 2-3 yıl önce. Önceki işim de daha az stresli değildi bu arada. Kafayı boşaltmak için de çok alakasız bir konuya 2-3 ay kafayı takabiliyorum. Yeni bir konu arayışındayım şu aralar ama henüz bulamadım...

-Ürettiğiniz otomobilleri yollarda görseniz ne hissedersiniz?

Sokakta görürsem ağlarım gibi geliyor. Çıkana kadar da daha çok ağlarız herhalde... Tanıtım toplantısında konuşmuyordum; daha çok ağlıyordum mesela...

-Ailenizin reaksiyonu nasıl oldu sizin yeni işinize?

annem ile babam, ilk lansman toplantımızda el ele tutuşup ağlamış. Eşim ise benden daha rasyonel bir insan. Olaya tamamen rasyonel bakıyor. Benim mutlu olduğumu görüyor, mutlu bir ortamda çalıştığımı görüyor ve koşulsuz destek veriyor.

Fulya Banu Sürücü Ülker Bisküvi CFO

Fulya Banu Sürücü, 3 Ocak 2022 tarihinden geçerli olmak üzere, Ülker Bisküvi’ye CFO olarak atandı. Sürücü, FMCG şirketleri MillerCoors, PepsiCo ve General Electric ve Borusan dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde üst düzey finans yöneticiliği yaptı. En son Enerjisa Üretim’in CFO’su görevinde bulunan Sürücü, profesyonel iş yaşamına Ülker Bisküvi’nin CFO’su olarak devam edecek.

Hakan Doğu Oyak Renault Yön. Kur. Bşk. & CEO

2013 yılından itibaren Renault Grubu bünyesinde farklı görevler üstlenen Hakan Doğu, 1 Aralık 2021’de Renault Group Otomotiv A.Ş.’de CEO’luk görevini üstlenmişti.

Hakan Doğu 1 Ocak 2022 tarihi itibarıyla Oyak Renault’nun yeni dönemde Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da üstlenecek. Doğu, eş zamanlı olarak Renault Group Otomotiv A.Ş.’deki CEO’luk görevini de sürdürecek.

DEĞİŞİM YILI

İş dünyası, gelecek dönem stratejilerine uygun olarak 2021’in son çeyreğinde şirketlerinin yönetici kadrolarında yeni yapılanmalara gitti. Türkiye’nin önde gelen şirketleri, özellikle C-Level yöneticileri rotasyon ve transfer yöntemiyle kadrolarına dahil etti.

Müge Arslan DHL Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Gn. Md. Yrd.

Son olarak Canon Eurasia’da İnsan Kaynakları ve İdari İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulunan Müge Arslan, 22 Kasım’da DHL Express Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldu.

Ömür Tan QNB Finansbank Genel Müdür

QNB Finansbank’ın Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı görevini sürdüren Ömür Tan, 1 Ocak 2022 itibarıyla QNB Finansbank Genel Müdürü oluyor. Tan, QNB Finansleasing, QNB Finansfaktoring, QNB Finansinvest ve QNB eFinans yönetim kurulu üyeliğini de sürdürüyordu.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.