SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Dedektör toplumu

Dedektör toplumu

|
Dedektör toplumu
Nazire KALKAN Elinde alışveriş filesiyle eve dönen bir aile babası. Kapıyı eteğinde bir çocukla kadın açıyor. Ancak kadının elinde bir el dedektörü, kocasının getirdiği fileyi kontrol etmekte. O da ne? File dıt dıt ediyor. Koca bu durum karşısında "Anahtarlar ötüyor galiba," diye mazeret bildiriyor. Daha neler, değil mi?
Zaten bu da bir karikatür. Ama Mavi Çarşı olayından sonra başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde hüküm süren tedirginliği bence çok güzel anlatıyor.
Artık çantalarımız aranmadan, üstümüz başımız ellenip, yoklanmadan şuradan şuraya adım atamıyoruz. Yaşamımızın yeni gerçeği dedektör oldu. Neredeyse herkes eline bir dedektör alacak. Yakında apartman girişlerine kapı dedektörü konursa şaşmayalım. Nitekim bazı yeni sitelerde güvenlik önlemleri sıkı mı sıkı. Geçenlerde yeni taşınan bir arkadaşımızı grup halinde ziyarete gittik. Arabasıyla gelen herkesten kapıda kimlik bırakmasını istediler. Bir sonraki aşamada yakamıza ziyaretçi kartı da takabilirler.
Geçtiğimiz hafta iş nedeniyle 2 günlüğüne bulunduğum Ankara'da Atakule ve Karum'daki manzaranın da farklı olmadığını gördüm. Taksi şoförü bile, "Abla işin çok acil değilse, gitme," diye uyarma ihtiyacını hissetti. Mağaza sahipleri sezon başından beri krizden şikayet edip duruyorlardı zaten. Şimdi gerçekten sinek avlıyorlar. O yakındıkları kuru kalabalığı bile arar hale geldiler. Butik işleten bir hanım, gazeteci olduğumu öğrenince "Bu durum düzelmezse en fazla bir ay daha dayanırım," diye lafa başladı. Üstelik yurtdışından büyük beden şık kıyafetler getirttiği için özel bir müşteri kitlesi varmış ve son olaylara kadar krizi hissetmemiş bile. "Ama şimdi benim müşterimin bile ayağı kesildi. İnsanlar gerçekten korkuyorlar. Aslında biz de korkuyoruz," dedi.
Hep dikkatimi çekmiştir, girişte arama yapılan yerlerde insanlar güvenlik görevlisi olarak adlandırılan kişilere mümkün olduğunca zorluk çıkarırlar. Daha doğrusu çıkarırlardı. Kadınsa, çantasını doğru düzgün açmaz bile. Şöyle bir ön gözünü gösterir gibi yapıp, çekiverir. Hele fermuarlı bölümler asla açılmaz. Erkeklerin en büyük numarası ise çok acelesi varmış gibi tavırlar takınıp, aradan sıyrılmaya çalışmaktır. Silahı varsa bile teslim etmek istemez vs.
Millet olarak her türlü güvenlik uygulamasını doğrudan kişiliğimizi hedef alan davranışlar olarak algılama eğilimindeyiz. Neden olduğunu anlamış değilim. Ama Mavi Çarşı'dan sonra sanki işler değişti gibi. İnsanlar aranma konusunda önceden olduğu kadar isteksiz değiller. Bunu beden dillerinden anlıyorum. Güvenlik görevlilerine eskisi gibi lüzumsuz bir yaratıkmış gibi bakmaktan da vazgeçtiler.
Bu arada biraz moral bozucu olacak ama, bu işlerden anlayan bazı dostlarımın aktardığına göre eğer kapıda havaalanlarındaki gibi çantaların geçirildiği X - Ray cihazları yoksa, bu dıt dıt'lı aramaların fazla bir anlamı yokmuş.
Yine de zor da olsa kent terörüyle yaşamaya alışacağız. Tıpkı dünyada bir sürü başka insanın alıştığı gibi. 4 yıl önce Tel Aviv'e gitmiştik. Türkiye'ye döndüğümüz hafta Dizengof meydanında bomba patladı. Birçok kişi öldü, onlarcası yaralandı. Olayı televizyondan izlerken aynı zamanda bir hafta önce güle - oynaya yemek yediğimiz yerleri de izliyordum. 2 yıl önce Paris'te bir kafede otururken, polis geldi ve bomba ihbarı olduğunu söyleyerek hepimizi kaldırdı.
Bu yazının son sözü şu olabilir: Güvenlik önlemlerini abartmakta fayda olabilir ama korkuyu abartmakta fayda yok.

e-mail:nkalkan@milliyet.com.tr

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.