SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Kent adabı

Kent adabı

|
Kent adabı
Emre AKÖZ

Bu yazıyı geçen hafta, hemen bayram öncesinde yazabilirdim. Ama beklemeyi tercih ettim. Canımı sıkacağını, midemi kaldıracağını bilsem de; gözlerimle görmek, emin olmak istiyordum.
Acaba bu üç dört bayramdır yaptıkları kepazeliği bu yıl da sürdürecekler miydi? Tahminim devam edecekleri yönündeydi.

* * *
Kurban Bayramı'nın birinci günü biraz ağırdan aldığımız için Beşiktaş'a, peder beyin elini öpmeye biraz geç gittik.
Apartmandan içeri girmeden önce dönüp yere baktım. Evet aynı şeyi yine yapmışlardı. İşlerini öğlene kadar bitirmişlerdi. Ancak döktükleri su kabahatlerini örtmeye yetmemişti.
Kan izleri hala duruyordu.
Eve girdiğimde bizimkiler yakındılar: "Yine hayvanı sokağın ortasında kestiler."
İşte sözünü ettiğim buydu. Bir aile üç dört bayramdır kurbanları Mısırlı Bahçe Sokağı'nın girişindeki ızgaralar üzerinde kesmeyi adet edinmişti. Kim olduklarını bilmiyorum. Rasgelmedik. Ama ne yaptıklarını biliyoruz: Koca hayvanı asfaltın üstüne yatırıp boynuna bıçağı çalıyorlardı. Genellikle büyük baş kurban ettikleri için de epey gürültülü bir tören oluyordu.
Paraları ve inançları vardı ama görgüleri yoktu. Hayvanı alıp kırlık bir yere gitmeye üşeniyorlardı. Önce sokağı ve ızgaraları katliam yerine çeviriyor, ardından da bir iki kova suyla izleri temizlemeye çalışıyorlardı.
Pislikler!
* * *
Bir kere şu konuda anlaşalım...
Kurban Bayramı geldiğinde bazıları, "Hayvan katliamına son verin," diye yazıyor. Kimisi kurban töreniyle şiddet arasında ilişkiler kuruyor.
Efendim hayvan kesen insan da kesermiş.
Saçma. Alakası yok. Benim beş tane amca oğlum var. Beşi de kurban keser. Beşi de karıncayı incitmekten kaçınan insanlardır. Dürüst ve naziktirler. Kavga etmezler. Olay çıkarmazlar. Başka birçok kişi tanıyorum. Söz konusu şiddetle hiçbir alakaları yoktur. Bireysel şiddetle kurban geleneği arasında doğrudan bir bağlantı olduğu iddiası safsatadan ibarettir. Kimi canidir, gözünü kırpmadan insan öldürür ama kurban kesmez. Hatta kesemez! Kimi kurban keser ama bir insana fiske bile vurmaz. Hatta vuramaz!
* * *
Sokağın ortasında kurban kesmek, kente ilişkin görgü ilkelerinden nasibini almamış olmaktır. Üstelik geleneklere de ("kan toprağa akmalıdır") aykırıdır.
Bu kepazelik inananların canını sıkmakta; sinirlenmelerine yol açmaktadır.
Müdahale edildiğinde ne söyleyeceklerini gayet iyi biliyorum: "Vay efendim benim inancıma nasıl karışırsın?" Sanki biz Müslüman değiliz! Sanki biz kurban kesmiyoruz! Sanki biz aynı yerde yaşamıyoruz!
Son yıllarda kurban kesenlerin zor durumda kaldıklarını biliyorum. Bir karış toprak parçası bulmak için neler çekiyorlar. İstanbul'da çevre yollarının kenarındaki ağaçlıklar, çimenlik alanlar mezbahaya dönüyor. Daima olaylar olup bittikten sonra, "Gereken tedbirleri alıyoruz," demeyi alışkanlık haline getiren yöneticiler, hiç olmazsa Kurban Bayramı gibi tarihi kesinlikle belli bir olayda işlerini yapsınlar. Vatandaşa yer göstersinler, bu kepazeliğe de son versinler.

e-mail:eakoz@milliyet.com.tr
faks: 0212 5056431

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.