Yemeğin adı Lacivert
Yemeğin adı Lacivert
İçeri girdiğim anda geçmişin renklerini, geleceğin düşlerini yaşamaya başladım. 60’lı yıllarda birçok Türk filmine set olmuş Kanlıca’nın meşhur İkizler Yalısı’ydı burası. Çocukluğumun TRT’sinde siyah - beyaz izlediğim ve belleğimde çok renkli tatlar bırakan o filmlere mekan olmuş yalının, şimdi damağımda bırakacağı tatların merakı içindeyim.
Lacivert, çok yeni bir mekân. Kanlıca’da ikinci boğaz köprüsü ayaklarının tam altında. Lacivert’te Boğaz’a bir kez daha hayran olmamak mümkün değil. Burası Rumeli Hisarı’ndan Boyacıköy’e kadar geniş bir Boğaziçi panoramasına sahip. Dekorasyon ne Boğaziçi’nin güzelliği yanında sönük kalıyor ne de aklımı karıştıracak kadar şatafatlı. Öylesine sade ve özenli bir çizgi var ki, mekânın kendisi değil atmosferi ön plana çıkıyor. Lacivert, adının anımsattığı gibi dingin bir yer. Mimar Huşber Akyürek’in eline sağlık. Son dönemde mutfağından çok dekorasyonuyla dikkat çeken mekânların yanında bu naif mekân, işletmecisi Önder Köse’nin amaçladığı gibi Boğaziçi’nin klasiği olmaya aday gözüküyor. Etnik cazın ağırlıklı olduğu müzik seçiminde de aynı özen var. Çok derinden gelen ses sohbete ahenk katıyor. Işıklandırmadaki denge dikkat çekici,yemeğimi görecek kadar aydınlık, kendimi buğulu bir tülün altında hissedecek kadar hafif bir ışık.
Akdeniz... Akdeniz...
Ağırlıklı olarak Akdeniz mutfağından oluşan mönüyü Şamdan ve Liman lokantalarının başaşçılığını yapmış olan Şef Hüseyin Ceylan’ın yönetimindeki ekip hazırlıyor. Portekiz usulü karides, Beykoz usulü paça çorbası, Robespierre, ballı ızgara domuz bonfilesi, karidesli dil şiş ızgara, Lacivert Steak, lakerda, zeytinyağlı enginar mönüde yer alan yemeklerden bazıları.
Servis Şefi Süleyman Doğan’ın tavsiyesiyle yemeğe Portekiz usulü karidesle başladım. İnatçı bir ıspanak sevmez olarak biraz tereddütle tattığım bu yemek beni hayrete düşürdü. Yağının ve pişirme kıvamının mükemmelliği, malzemelerin uyumlu karışımı ıspanağın aslında hiç de fena bir ot olmadığını düşündürdü. Sevgili arkadaşımın tercih ettiği lakerdanın tadına bakma şansım olmadı. Çünkü benimle paylaşmayı tüm ısrarlarıma rağmen reddetti. Ama Şef Süleyman Bey de arkadaşımın ısrarlarına cevapsız kaldı, çünkü o da lakerdanın kaynağını söylememekte kararlıydı. İçimden “Oh olsun" dediğimi itiraf etmeliyim. O sırada masaya gelen “Lacivert Salata", lakerda savaşımızı bir anda sona erdirdi. Avakado, somon fleto, kalamar, karides ve bol yeşillikli bu salatanın “esas oğlanı" sosuydu ve ah o ne sostu! Sosun ana karakterini veren acı lezzeti, bir sarrafın hassas terazisinden çıkmış gibi ölçülü bir acıydı. Sordum, bu sos diğer salata çeşitlerinde de kullanılıyormuş. Deniz ürünlerini lezzet şölenine dönüştürmekteki ustalığını bizzat tattığım Hüseyin Usta’nın kırmızı etle olan teşvik-i mesaisini merak ettiğimden olmalı, ana yemek olarak Lacivert Steak seçtim. Karşıma yine ıspanak çıktı ama bu kez korkmadım. Bu yemek Porçini mantar ve ıspanakla gratine edilmiş ızgara bonfileydi ve özel bir sosun üstüne koyulup servis edilmişti. Yine her şey tam kıvamındaydı. Yemeklerde kullanılan tereyağının farklı bir lezzet barındırdığı dikkatten kaçacak gibi değildi. Bunu da sordum, şefin özel baharat karışımıyla elde ettiği bir lezzetti bu ve tabii sırdı.
Profiterolü harika
Portekiz usulü karides
Lacivert fiyatları
Portekiz Usulü karides 7.500.000 TL
Lakerda 3.500.000 TL
Geleneksel paça çorbası 3.500.000 TL
Lacivert salata 5.000.000 TL
Lacivert Steak 9.000.000 TL
Profiterol 4.000.000 TL
Tiramisu 4.000.000 TL