Son Güncellenme:
Bir kişinin borcunu ya da sorumluluğunu yerine getirmemesi durumunda borcun başka biri tarafından üstlenilmesine kefalet adı verilir. Borçlar Kanunu’na göre kefalet sözleşme ile kurulur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre kefilin, borçlunun borçlarını yerine getirmemesinden ötürü doğacak olan tüm sorumlulukları alacaklı lehine kabul ettiği sözleşmeye kefalet sözleşmesi adı verilir. Kefalet sözleşmesi kanun gereği geçerli bir borç için hazırlanmalı, yazılı olarak düzenlenmeli ve eşin rızası gözetilmelidir. Şekil şartına uymayan ve eşin rızası bulunmayan sözleşmeler hukuki olarak geçerli değildir.
Borçlar Hukuku’nun 582. maddesine göre kefalet sözleşmesi için mevcut bir borcun varlığı gerekir. Ancak ileride meydana gelebilecek ya da şarta bağlı bir borç durumunda da kefalet sözleşmesi yapılabilir. Bu nedenle kefalet konusu olan borcun, sözleşme anında var olması şartı aranmaz. Kefaletin yerine getirilmesi talep edildiğinde, borcun mevcut olması yeterli kabul edilmiştir.
Kanun gereği birden fazla borç için tek bir sözleşme düzenlenemez. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için her bir borç için ayrı ayrı kefalet sözleşmelerinin düzenlenmesi gerekir. Kefalet sözleşmeleri sadece geçerli bir borç üzerinden kurulabilir. Bu anlamda edebe ve ahlaka aykırı, gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler için sözleşme kurulamaz.Sözleşmenin kurulabilmesi için aranan diğer bir şart sözleşme üzerinde, kefaletin azami değerinin ve kefalet tarihinin gösterilmesidir. Sözleşmenin belirli bir bölümü için kefilin el yazısını kullanma zorunluluğu vardır. Kefil sözleşme bedelini, sözleşme tarihini el yazısı ile yazarak iradesini yazılı olarak beyan etmelidir. Bu şartlara uymayan sözleşmeler hukuki olarak geçerli değildir.Yapılan son düzenlemeler ile kefalet sözleşmelerinde evli olan kişilerin eşlerinin yazılı rızasını almaları gerekir. Eşin rızası sözleşmeden önce ya da sözleşme anında alınabilir. Sözleşmede sonradan meydana gelecek ve kefilin sorumluluğunu azaltmaya yönelik değişikliklerde eşin rızasını almaya gerek duyulmaz.