Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadislerinde; “Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) gelince; gecesini namazla,
gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya semasına iner ve
şöyle der: Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızık isteyen yok mu? Rızık vereyim! Şifa
dileyen yok mu? Şifa vereyim!” buyurdu. (Sünen-i ibn Mace, İkâmetü's-Salât, 191).
Bir başka hadislerinde ise; “Allah Teâlâ, Şabanın on besinci gecesi (Beraat gecesi) tecelli eder ve anababaya asî olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar” buyurdu. (Sünen-i ibn Mace,
İkâmetü's-Salât, 191)
Berat Kandili, Şaban ayının 15. gecesi için kullanılan bir tabir olup, halk arasında “berat gecesi” de
denmektedir. Berat gecesi, Müslümanlarca kutsal sayılan, rahmet ve mağfiret gecesi, müminlerin dualarının
kabul, günahlarının af olduğu bir zaman dilimidir. Hz. Peygamber, “Allah Teâlâ Şaban'ın 15. gecesi
dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha fazla kişiyi
bağışlar” buyurmuştur. (İbn Mâce, İkame, 191).
Hz. Aişe (r.a) anlatıyor: Peygamberimiz bir gece kalktı, namaza durdu, secdeyi o kadar uzattı ki ruhunu
teslim ettiğini sandım, kendisini bu halde görünce kalktım, baş parmağını hareket ettirdim, parmağı hareket
edince döndüm, secdede şöyle dediğini işittim: “İlahi! Cezandan affına sığındım. Gazabından rızana
güvendim. Senden sana sığındım. Senin senan büyüktür. Fakat seni hakkıyla senin kendi nefsini sena
ettiğin gibi övmekten acizim.”