Bu dövize olan ilgiyi azaltma beklentisini de oluşturmuş olabilir. 100 dolarlarda açık renkli olanlar çok konuşuldu. ‘Açık renkte olanlarda sahte var dikkat edin’ deniliyor. Bu işi bilenler klişesiz ise makineden geçse bile sahte olduğunu anlayabilir.
Doları çok iyi tanıyanlar el ile dokunduğunda bunu anlayabilirler. Resmin bütün yüzeyine bakıldığında bunu anlayabilen uzmanlar var. Bu çok rahatlıkla ayırt edebilir. Bunun Merkez Bankası’nda klişesi var. Asıl kalıp ne ise onunla mukayese de edilebilir.
Esnafın işi azalmadı sadece sorun yaşanıyor. Sahte paralar ayırt ediliyor. Eski açık renkli baskılar alınmıyor, diğer dolarlar alınıyor. İşlerin azaldığı söz konusu değil. Bu Türk lirasında da oluyor 200 TL’nin sahtesi olabiliyor. 100 TL ve 50 TL’nin de sahtesi olabiliyor.
Şu anda dövize ilgi çok fazla yok. Çünkü döviz hala baskılı, dolayısıyla dışarıda dolar yükselmesine rağmen içeride sabit. Dışarıda euro gerileyince içeride de geriliyor. Bir kişi yurt dışına gidecekse döviz ihtiyacı olabilir. Dövize yatırım yapan serbest piyasadan değil gidip bankadan bunu alabilir, hesabında tutabilir. Sahtenin yaygın olması dövize zaten olmayan ilgiyi olumsuz etkilemeyecektir.
Vatandaşın bir çekinesi olmasın, siz döviz bürosuna gittiğinizde bin dolar almak istediğinizde sizin kimliğinizi soruyorlar, vergi uyguluyorlar ve size yazar kasa gibi bir fiş veriyorlar. Bu zaten doları oradan aldığınızı belirten bir şey. Geri getirdiğinizde sizden dolar aldım diyerek geri verebilirsiniz. Vatandaşın bir endişesi olmamalıdır.
Büyük bankalarda, kamu bankalarında para sayma makineleri var. Doların, yabancı paranın serisini yazan makineler var. Size verilen dolarda seri bu deniyor. Sorun çözülecek bir konumda. Nereden, kimin aldığının kayıtlı olmasını istiyorsanız, bankalardan tercih edebilirsiniz.
Döviz büfesi olmayan herhangi bir ticaret yapan insanların döviz satma müsaadesi zaten yok. Vatandaşın da böyle bir yerden döviz alması çok sağlıklı olmaz. Bankaların tercih edilmesi gerektiğini düşünüyorum.”