21."Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."
22."Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz."
23."Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."
24."O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum."
25."Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!"
26, 27.(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.
28.Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.
29.Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.
30.Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.
31.Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?
32.Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.
33.Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler
34, 35.Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
36.Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.
37.Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
38.Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir.
39.Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
40.Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
41.Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.
42.Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.
43.Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.
44.Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.
45.Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.
46.Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.
47.Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler.
48."Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar.
49.Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.
50.Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler.
51.Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler
52.Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."
53.Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.
54.O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.
55.Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.
56.Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
57.Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.
58.Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selam" (vardır).
59.(Allah şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!"
60, 61."Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"
62."Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"
63."İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."
64."İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!"
65.O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.
66.Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!
67.Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.
68.Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?
69.Biz o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
70.(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.
71.Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.
72.Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
73.Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
74.Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilahlar edindiler.
75.Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlar onlara yardım edemezler.
76.(Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.
77.İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
78.Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?"
79.De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir."
80.O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.
81.Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
82.Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
83.Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.
Hz. Muhammed aleyhisselâmın hak peygamber olduğu ona indirilen Kur’an deliliyle desteklenerek açıklanır; başka peygamberlerin tevhid mücadelelerinden bir kesit verilerek bu uğurda büyük sıkıntılara katlanan Resûl-i Ekrem ve ona tâbi olanlar teselli edilir. Allah Teâlâ’nın birlik ve kudret delillerine ve evrendeki yaratılış sırlarına dikkat çekilerek öldükten sonra dirilme gerçeği ve bunun sonuçları üzerinde durulur. Râzî’nin belirttiği üzere bu sûrenin, İslâm inançlarının üç temel umdesinin (Allah’ın birliği, peygamberlik ve âhiret) en güçlü delillerle işlenmesine hasredildiği söylenebilir. Şöyle ki: 3. âyette –devamındaki delillerle teyit edilerek– peygamberlik müessesesi üzerinde durulmuş; müteakip âyetlerde Allah’ın birliği ve eşsiz gücü, öldükten sonra dirilmenin ve ilâhî huzurda yargılanmanın kaçınılmazlığı ortaya konmuş, son âyette de yine bu iki nokta (vahdâniyet ve haşir) özetlenmiştir. Kur’an’dan bu ölçüde de olsa nasibini alan kimse artık kalbinin payı olan imanı elde etmiş demektir ki bunun tezahürleri de diline ve davranışlarına yansıyacaktır (XXVI, 113).
Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir: “Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir” (Tirmizî, “Fezâilü’lKur’ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 21; krş. Müsned, V, 26. Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, 410-411). İbn Abbas’ın da –bu sûrenin son âyeti hakkında– “Yâsîn’in ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten dolayı imiş” dediği nakledilir (Zemahşerî, III, 294-295). Hadislerin sıhhat durumu tartışmalı olmakla beraber, öteden beri İslâm âlimleri Resûlullah’ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar ve müslümanlar da Kur’an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır (Ölülere Yâsîn okunmasıyla ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde anlayanlar da vardır, bk. Elmalılı, VI, 4004).
Tâhâ sûresinin ilk âyetinde olduğu gibi buradaki iki harfin mahiyeti ve anlamı hususunda da müfessirler arasında iki eğilim bulunmaktadır. Bir anlayışa göre bunlar, bazı sûrelerin başında yer alan ve ayrı ayrı okunduğu için “hurûf-ı mukattaa” diye adlandırılan harflerdendir (bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/1). Diğer eğilime göre ise “yâsîn” ayrı iki harf değil, anlamı olan bir kelimedir. Bu eğilim içinde kuvvetli bulunan görüşe göre bu kelime Arapça’nın bazı lehçelerinde “ey kişi, ey insan!” anlamına gelmektedir; burada kendisine hitap edilen kişi ise Hz. Muhammed’dir. Hatta Saîd b. Cübeyr’den, bunun Resûlullah’ın isimlerinden biri olduğu da rivayet edilmiştir (İbn Atıyye, IV, 445). Bu kelimenin Allah’ın isimlerinden biri olup burada o isme yemin edildiği, söze başlama ifadesi ve Kur’an’ın isimlerinden olduğu görüşleri de vardır (Taberî, XXII, 148-149).Araplar’da yalan yere yemin etmenin dünyanın harabına yol açacak kadar ağır bir kötülük olduğuna inanılırdı. Resûl-i Ekrem de bir hadisinde bu anlayışı teyit etmiştir. İşte bu âyetlerde Hz. Muhammed’in gerçek bir peygamber olduğu bir yemine bağlı olarak ifade edilmektedir; üzerine yemin edilen ise muhataplarınca kendileri tarafından bir benzerinin ortaya konamayacağı anlaşılmış bulunan eşsiz mûcize Kur’an-ı Kerîm’dir (Râzî, XXVI, 41).
“Hikmet dolu” diye çevrilen 2. âyetteki hakîm kelimesi, “muhkem, sağlam; öğütleri, buyruk ve yasakları yerli yerince olan” şeklinde de anlaşılmıştır (İbn Atıyye, IV, 446).
Genellikle müfessirler, “ataları uyarılmamış” ifadesiyle, Hz. Muhammed’in ilk muhatap kitlesi olan Kureyş ve çevresindekilere yakın zamanlarda bir peygamber gönderilmemiş olduğuna işaret edildiği kanaatindedirler (bu konuda ayrıca bk. Secde 32/3; Sebe’ 34/44; Fâtır 35/24). Meâlde esas alınan bu mâna burada geçen “mâ” kelimesinin olumsuzluk edatı sayılmasına göredir. Bu kelimenin mahiyeti ve cümledeki rolü konusundaki farklı kanaatlere göre âyetin aynı kısmına “ataları uyarılmış” veya “atalarının uyarıldığı şeyle” anlamı da verilebilir. Bu takdirde geçmiş devirlerdeki bütün insanlar kastedilmiş olur (Taberî, XXII, 150; İbn Atıyye, IV, 446). Yine bu yaklaşıma göre cümlenin devamı ile uyumu açısından meâlin “Ataları uyarılmış ama kendileri gaflet içinde bulunan bir toplumu uyarasın diye” şeklinde olması gerekir (Zemahşerî, III, 280).
Yasin Suresi okunduktan sonra bağışlamak için okunan duadır. Yasin Suresi Bağışlama duası olarak da bilinir.
Bismillahirrahmanirrahim
Allahümme rabbena ya rabbena tekabbel minna duaena vekdi hacetena bihurmeti sureti yasin ve ecirna minennari vemin azabil kabri ve min şerri sualin bi fadli sureti yasin yarabbel alemiyne veselemun alel mürseliyne velhamdülillahi rabbil alemin.
Yasin-i Şerif Duası Türkçe Anlamı (Meali)
Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın Adıyla
Yasin suresinin hurmetine dualarımızı kabul ve ihtiyaçlarımızı eda buyur. Ey Rabbil Alemin! Yasin suresinin faziletine bizi ateşten, kabir azabından ve sualin şerrinden koru. Ve peygamberlere selam olsun. Hamd Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
Yasin Suresi İle İlgili Hadis
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'ân'ın kalbi de Yâsin'dir. Kim Yâsin'i okursa, Allah onun okumasına, Kur'ân'ı on kere okumuş gibi sevap yazar." (Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'n, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21)
Yasin suresi büyük bir öneme sahip olan surelerden bir tanesidir. Yasin suresinin önemini Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadisi içerisinde “Yasin, Kuran'ın kalbidir. Her kim bu sureyi okur ise Allah ona Kuran-ı Kerim’i on kez hatmetmiş sevabı verir” biçiminde açıklamıştır.
Yasin Suresi Kuran-ı Kerim'de Hangi Cüzde ve Kaçıncı Sayfadadır?
Yasin Suresi, Müslümanlara indirilen Kuran-ı Kerim'de yer alan bir suredir. Faziletleri oldukça fazla olan bu sure Kuran-ı Kerim'in kalbi olarak bilinir. Toplamda 83 ayetten oluşur. Kuran-ı Kerim'in 36. suresidir. Sayfa sayısı olarak ise 439. sayfada başlamaktadır. Surenin tamamı 6 sayfadan oluşmaktadır. Ancak basım durumuna göre değişiklik gösterebilir. Yasin Suresi Kuran-ı Kerim'de 22. ve 23. cüzlerde yer alır. Bu sure Müslümanlar tarafından devamlı okunması gereken en faziletli surelerden biridir.
Yasin Suresi Nerede Ne Zaman İndirilmiştir?
Yasin Suresi çok önemli olan bir suredir. Mekke döneminde ve Mekke’de indirilmiştir.
Yasin Suresi Kaç Ayettir?
Yasin Suresi seksen üç ayetten oluşmaktadır.
Yasin suresi cenazeden sonra ölü defnedilirken okunmaktadır. Yasin suresi aynı zamanda cenaze evlerinde ölünün ruhuna okunması için evlerde de okutulmaktadır. Aynı zamanda Yasin suresi geceleri yatmadan öncede okunması dinimizde var olan bir şeydir. Yasin suresi her hafta yediye bölünerek sabah namazından sonra bölüm bölümde okunmaktadır. Bu surenin sabahları ve akşamları okunması daha tefsirli olarak bilinmektedir.