
Gözlük takınca daha ciddi olma sanrısının farkında mıyız?
İzlediğiniz filmlerde, dizilerde, hatta aklınıza gelebilecek her türlü video ya da şeyde 'ciddiyet' imajının karşılığı bellidir: Gözlük takmak! Gözlük takan bir kadın ya da bir erkek otomatik olarak araştırır, soruşturur, ciddileşir. Bu klişeyle vedalaşmamızın sonu gelmedi mi?
Yıllar önce bu gözlük imajına Clark Kent'te karşılaşmıştık.
Clark Kent ciddidir, gözlük takar.
Sonra bir anda gözlüğünü fırlatır ve Superman'leşir.
Ya da dizilerde envai çeşit karakterin dağıtmadan önceki ciddi imajı izleyicilere verebilmek için ilk akla gelen şey gözlük takmasıdır.
Ne kadar da basit, ne kadar da ilk akla gelen bir formül...
Ve bunun ne büyük bir klişe olduğunun aslında farkındayız diye de düşünüyorum.
Ve alttan alta ne kadar da çok 'vitrin' ve 'şekilcilik' mesajları işliyor bilinçaltımıza.
"Ciddi imajı mı gerekiyor, derhal bi' gözlük..."
Ya da mesela seksi bir kadın hangi renk kıyafet giyer...
Tabii ki kırmızı!
Bu yüzden dünyada savaşlar çıkıyor zaten, kavgaların dövüşlerin sebebi işte hep bu dar bakış açısı.
Beyninize ışık tutmanın vakti geldi de geçiyor.
Aklınızın iplerini salın ve şekilcilikten mümkün mertebe uzak durmaya gayret edin.
Ve önce derin derin nefes alarak başlayın her şeye.
Geçecek.
Dünya daha yaşanılabilir bir yere dönüşecek.
Önce o gözlüğü yere bırakalım, gerisi çorap söküğü gibi gelecek...