Kahkaha atabilmek de bir sanattır
Mutlu olmak ve mutsuz olmak gibi şeylere fazla kafa yoruyoruz. Çok mutlu olmanın 12 yolu ya da mutsuz olmayı engelleyecek 8 sebep gibi şeyler sık sık sorduğumuz sorular. Milyonlarca öneri, milyonlarca 'Kuşum istersen bir de şunu dene'ler. Ağlamak Sezen Aksu'ya göre güzel olabilir ama fazlası da zarar. Kahkahalar? Kahkaha atmayı neden bu kadar hafife alıyoruz?
Bunca yıllık ömrümde, şaka değil gerçek, Saba Tümer gibi kahkaha atan bir insan tanımadım.
Saba Tümer'i de tanımıyorum zaten.
Tanısam elbette çok severim.
Bi' kere pozitif.
Kahkahasının sonu yok.
Saba Tümer'in kahkahalarını dinlerken, bakın duyarken demiyorum, dinlerken aklınıza çok yaratıcı fikirler gelebilir.
Zira bir şarkı uzunluğundaki Saba Tümer kahkahaları anlatılmaz, dinlenir.
Saba Tümer'in kahkahasından her ne kadar epey uzun bir zamandır mahrum kalsak da unutmuş ve/veya unutacak değiliz.
Çünkü kahkaha atmak bir sanat, Saba Tümer de gözümde bir sanatçı.
İstemez miydiniz 3 kilometre öteden tanınmayı?
Arkadaşlarınızın "Ben onu kahkahasından tanırım" lafındaki o olmayı?
Her zaman içime içime güldüm, çünkü gülmeyi, güldürmeyi pek beceremiyorum.
Kahkaha atmaksa benim için yalnızca bir yazı konusu.
Ve biraz da Saba Tümer.
