Çocuklarımızı nasıl koruyacağız?
Antalya'da yapılan polis kontollerinde, bir servis şoförü görev başındayken alkollü yakalanmış. Bir öğretmenin de evine davet ettiği kız çocuğu, durumu ailesiyle paylaşması neticesinde vahim bir olayı son anda engellemiş.
Artık neredeyse bu tarz, insanı hayattan soğutan haberleri duymadığımız günümüz kalmadı. Gelecek için umudumuz olan çocuklarımızla ilgili bu mudur planlarımız? Okula gönderdiğimiz servis şoförünün alkollü çıkması, öğretmenin tacizci çıkması… Ne yapacağız? Çocuklarımızı cam fanusta mı saklayacağız? Bu kadar korkunç olay arasında gelecek hayallerine nasıl yön vereceğiz? Okula giderken yolda başlayan tehlike, okulda da devam ediyor. İnsan insanlığından utanıyor.
Sokakta başına bir şey gelir diye oyun oynamasına izin veremediğimiz çocuklarımız, çareyi internette buluyor. Ancak son günlerde bunun da bir çözüm olmadığını anladık. İnternette oynanan korkunç oyunlar; çocuklarımızın, gençlerimizin canına kast ediyor. Sokakta oynaması için bile yalnız bırakamadığımız çocuğumuzu artık evde de yalnız bırakamıyor olduk. Bu durum da; kontrolcü, baskıcı bir anne-babayı getiriyor beraberinde. Haliyle ebevyn ve çocuk çatışmaları başlıyor. Dışardaki olumsuz koşullar evin içine kadar girdi. Çocuğuna ulaşmakta çaresiz kalan anne-baba, sonunda tıbbi desteklerde arıyor çareyi.
TV programları bile değişti. Malzeme bu kadar bol olunca müzik, eğlence programlarının yerini kriminal yapımlar aldı. Her kanalda günün her saati bulabilirsiniz. Hasret kaldık vur patlasın, çal oynasın programlara.
Bütün bu sapkınlıklar için yetkililer tarafından caydırıcılığı olan düzenlemeler yapılmaya çalışılıyor. Bu düzenlemeler sayesinde biraz huzur bulabileceğimizi ümit ediyoruz. Ama bazı sektörlerde halka hizmet veren insanların düzenli psikolojik kontrollerden geçmesi gerektiği kanaatindeyim. Evde, okulda ya da sokakta tehlikenin olmadığı, çocukların rahat rahat oynayacağı, komşulara tekrar güvenilebileceği, öğretmenlik gibi kutsal bir mesleğin hak eden, saygın kişiler tarafından yapılacağı bir toplum istiyoruz. Çok mu?
