Contemporary İstanbul sona ererken...

Bu yıl 13'üncü kez düzenlenen Contemporary Art, ön izlemenin gerçekleştiği gece 11 bin kişinin ziyaretiyle karşılaştı. Diğer günlerin verileri henüz elimize ulaşmadı ama toplam ziyaretçi sayısını aşağı yukarı tahmin etmek mümkün. Sanatın ilgi görmediği iddia edilen kimi platform ya da kişilere inat, Contemporary İstanbul sırasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi doldu taştı.

Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önde gelen sanatçılarına ait eserlerin görücüye çıktığı, pek çok galerinin yanı sıra sanatla iç içe sanayi kuruluşlarının da boy gösterdiği etkinlik, rahatlıkla söyleyebiliriz ki, her yaş grubundan insanın katıldığı bir sanat organizasyonu oldu.

Pahada ağır sanat eserlerinin esas müşterisi olacak kitlenin yanı sıra, üniversite öğrencileri, sanatı, hayatı keşfetmek isteyen meraklılar, hatta belki de sadece Instagram’da kendisinin orada olduğunu göstermek isteyenlerin tıklım tıklım doldurduğu salonlar, gelecek dönemde sanat üretimi konusunda mutlaka birilerine ilham kaynağı da olmuştur.

Contemporary İstanbul’un en akılda kalıcı işlerinden biri, kuşkusuz Ahmet Güneştekin’in açık havada yer alan 'Ölümsüzlük Odası' adlı çalışması oldu. Yaşanan tartışmalar bir yana eser, uluslararası basında da yankı buldu. Çağdaş sanatın nerelere geldiği ve ne yönde ilerleyeceği konusunda da fikir edinebileceğiniz etkinlikte, benim gibi klasikçileri de heyecanlandıracak bir olay yaşandı. Milliyet Sanat’ın Contemporary İstanbul’daki standında, 8 Haziran’da aramızdan ayrılan Erdoğan Demirören’in, Antoine de Favray, Germain-Fabius Brest, Edmund Berninger, Halife Abdülmecid, Fausto Zonaro ve Prieur Bardin gibi önemli ressamların eserlerinden oluşan koleksiyonu sanatseverlerle buluştu.

Tanıdık isimlere rastlamak, kalabalığa rağmen bir eser başında dakikalarca durmak, üstüne bir de yanındaki arkadaşınla bunu tartışmak güzel bir hafta sonunun formülü oldu. Seneye görüşmek üzere diyelim.

ihsan.dindar@milliyet.com.tr
https://instagram.com/ihsandinovski