Geri Dön
Oğuz Atay: Türk edebiyatının Dostoyevski'si

Oğuz Atay: Türk edebiyatının Dostoyevski'si

'Tutunamayanlar' gibi unutulmaz bir eser bıraktı bizlere Oğuz Atay. Türk edebiyatının Dostyoyevski’si olarak anılan, bugün dahil olmak üzere birçok yazara ilham kaynağı olan Oğuz Atay’ın hayatına ve edebiyatına Molatik olalım...

Fazilet Şenol
Fazilet Şenol

"Dünya romanının büyük bir okuru"

Oğuz Atay'ın yaşamı, 12 Ekim 1934'te İnebolu'da başladı. Annesi Muazzez Hanım öğretmendi. Babası Cemil Bey, ağır ceza reisliğinde bulundu, bir süre de milletvekilliği yaptı. 'Babama Mektup' adlı öyküsünde Cemil Atay'ı ve onunla olan ilişkisini anlatır Oğuz Atay. Edebiyatla ilişkisi 1940'lı yıllarda başladı. Oscar Wilde, Gorki ve Dostoyevski romanları okudu. Hatta Oğuz Atay okurken Dostyoyevksi okur gibi hissedersiniz. Cümlelerinin arasında bir yerlerde Dostoyevski’ye rastlamak mümkün. Daha sonra; Nabakov, Kafka ve James Joyce okudu. Bu sebeple Mehmet Fuat, Oğuz Atay için; “Dünya romanının büyük bir okuru” diyor.

'Türkiye'nin Ruhu'nu yazamadı

Atay'ın büyük etki yaratan eseri ‘Tutunamayanlar' 1971'de yayımlandı. Yayımlandığı gibi büyük bir ses getiren, o dönemin sorunlarından ayrı yaşayan, topluma yabancılaşmış aydınları anlattığı bu romanı, 1973’te yayımladığı ‘Tehlikeli Oyunlar’ adlı ikinci romanı izledi. Hikâyelerini ‘Korkuyu Beklerken’ başlığı altında toplayan Atay, 1911-1967 yılları arasında yaşamış Prof. Mustafa İnan'ın hayatı konu eden ‘Bir Bilim Adamının Romanı'nı 1975 yılında yayımladı. ‘Oyunlarla Yaşayanlar’ adlı oyunu Devlet Tiyatrosu'nda sahnelendi. Oğuz Atay, beyninde çıkan bir tümör nedeniyle büyük projesi ‘Türkiye'nin Ruhu’nu yazamadan 13 Aralık 1977'de, İstanbul'da hayatını kaybetti. Eğer yaşasaydı sadece Türkiye’nin değil belki dünyanın ruhunu da yazardı.

Oğuz Atay: Türk edebiyatının Dostoyevskisi

"Sır verir gibi konuşuyordu"

Eserlerinde hayat hakkında arka planda kalanları, düşle gerçeğin birbirine karışması, üstkurmacanın kurgunun ana ilkesi olması Oğuz Atay’ı postmodernist roman kategorisinde eser veren ilk Türk yazar yaptı. Hayat hakkında beynimizin bir köşesinde duran, o biraz ağır biraz anlamlı fısıltıları cümlelere döktü Oğuz Atay. Hatta öyle ki Orhan Pamuk: “1972 yılında ‘Tutunamayanlar’ı çıkar çıkmaz aldım, okudum ve bir daha okudum. Yazarı da kendisi de hiç tanınmayan kitap, sanki bana bir sır verir gibi konuşuyordu; bu yüzden de (başka sebepler arasında) çok sevmiştim.” diyor.

Orhan Pamuk başta olmak üzere; Buket Uzuner, Elif Şafak, Murathan Mungan, Fatih Özgüven, Ümit Kıvanç, Sadık Yalsızuçanlar, Murat Uyurkulak Yekta Kopan, Murat Yalçın gibi birçok yazarın yolunun düştüğü bir yazar Oğuz Atay. Bu sebeple de Türk edebiyatına katkısı oldukça büyük. Berna Moran’ın da dediği gibi; “Hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” olan Oğuz Atay erkenden hayata veda etmeseydi belki daha ne romanlarını okur, nelere başkaldırırdık. Uzun lafın kısası, Türk edebiyatından iyi ki Oğuz Atay geçti…

senolfazilet@hotmail.com

twitter.com/SenolFazilet

Benzer İçerikler