Man Booker ödülünü kazanan George Saunders edebiyat dünyasının yeni yıldızı
Edebiyat dünyasının en heyecan verici ödüllerinden biri olan Man Booker ödülü bu yıl George Saunders'ın oldu. 'Lincoln in the Bardo' adlı romanı bu yıl içerisinde DeliDolu tarafından Türkçede 'Arafta' adıyla yayımlanan George Saunders daha önce pek çok öykü kitabıyla tanıdığımız bildiğimiz bir isimdi. Yazarın yazdığı 'Pastoralya' veya 'Aralığın Onu' gibi birbirinden şahane öyküler içeren öykü kitaplarından sonra adeta rüştünü ispat ettiği
Abraham Lincoln'un genç oğlu Willie'nin ölümünden sonra geçirdiği geceye odaklanan kitap her şeyden önce orijinal bir fikre, daha da önemlisi orijinal bir kurguya sahip.
Cümle cümle, film tadında ilerleyen kitap sadece 'bir gece'ye odaklansa da hiçbir şekilde okuyucuyu sıkmıyor. Böyle yenilikçi romanlara aşina olmayanlar için bile çok da fazla zor algılanabilir olmayan kitap Amerika'yı baştan keşfetmese de yine de okuyucunun ufkunu gayet iyi açıyor.
Kitapta bol bol Willie ve Willie'ye eşlik eden bir sürü hayaletin cümlesini okuyoruz. Adı üstünde 'Arafta' bir hikaye bu: Bir tarafta geriye dönmenin, bir tarafta da devam edebilmenin öyküsü bu.
Ve bunu tırnak içinde büyük oynayarak başarabilmiş, Abraham Lincoln üzerinden anlatmayı tercih eden bir yazar karşımızda.
ABD ile aynı dönemlerde Türkiye'de de yayımlanan kitap, Man Booker ödüllü olmasının dışında sizi belki şu cümleyle de yakalayabilir: "Eğer sevdiğimiz şeyler sonlanmak, bitmek zorundaysa biz yaşamaya nasıl devam ederiz?"
"Hangimiz sevmedik?" bilemiyorum ama sırf bu cümleye böyle nitelikli ve edebi bir cevap verme arayışındaki George Saunders'ın Türk okuyucular tarafından da sahiplenilmesi nacizane dileğim.
Onun öykülerini sevenlerin ise derhal en yakın kitapçıya gidip yazarın bu Man Booker ödüllü ilk romanını okuması, yazara farklı bir gözle bakması gerekiyor.
George Saunders bir gün Nobel alır mı bilinmez ama edebiyat dünyasında daha pek çok başarıya ulaşacağı gayet bariz...
