Geri Dön
İstanbul için yapılan deprem uyarıları neden korkutucu bulunuyor?

İstanbul için yapılan deprem uyarıları neden korkutucu bulunuyor?

Marmara'da er ya da geç mutlaka büyük bir deprem olacak arkadaşlar... İstediğiniz kadar kaçın, bu gerçekle yüzleşmek mecburiyetindesiniz. Özellikle de son dönemde İstanbul için peş peşe yapılan deprem uyarılarından sonra daha da gerçekçi yaklaşmak, asla şoka girmemek lazım...

Mayk Şişman
Mayk Şişman

'17 Ağustos' dönüm noktası olmuştu

17 Ağustos 1999 tarihi, birçoklarımızın dönüm noktasıydı. Deprem gerçeğini çok net gördüğümüz, büyük acılar yaşadığımız bir tarihti. 17 Ağustos'la beraber Marmara'da bir depremin olacağı, İstanbul'un da bir depremle yerle bir olabileceği ihtimali gerçeğe dönüşmüştü. Tehlike dibimizde yaşanınca, ülke olarak önce acılarımızı sardık sonra da deprem gerçeğiyle yüzleşmeye başladık.

Alman bilim insanları da uyarmış

Fakat ne kadar çalışma yapılırsa yapılsın hiçbir zaman kusursuz olmayacak her şey. 17 Ağustos'un üzerinden isterse 50 yıl geçsin, yine de depreme hazırlıksız yakalanabileceğiz mesela. Fakat depremi bir gerçeklik olarak hayatımızda tutarsak işte o zaman olası kötü senaryolara karşı çok daha sağlıklı tepkiler verebileceğiz... Deprem tahmincisi Frank Hoogerbeets'ten sonra bu kez de Alman bilim insanlarından bir "Marmara'da deprem" uyarısı gelmiş.

Korkunun üzerine yürümek lazım

Marmara Denizi'nde tektonik gerginlik olduğunu, olası bir Marmara depreminin büyüklüğünün 7.1-7.4 arası olacağını söylemişler. Haliyle sosyal medyada da deprem bir kez daha 'trend' olmuş. Ama işte bu durum bence 'trend' olmaktan çıkmalı ve normal karşılanmalı artık. İstanbul için yapılan deprem uyarıları neden şaşırtıcı ve korkutucu bulunuyor? Elbette korkutucu ama çözümü basit: Korkunun üzerine yürümek lazım. Deprem gerçeğini hayatımızın her anında aklımızın bir köşesinde tutar ve gerekli önlemleri bireysel olarak alırsak, en kötü senaryoda dahi ayakta ve hayatta kalmamız mümkün. Depremi paranoya haline getirerek kendinize ruhsal bir acı yaşatmayın, deprem gerçeğiyle yüzleşin derim ben...

can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler