Geri Dön
Samuel Beckett: 'Başlamaktır zor olan...'

Samuel Beckett: 'Başlamaktır zor olan...'

Samuel Beckett dünyaca ünlü bir yazar. Birçok dilde ve birçok alanda üretim yapan ve yazdıklarıyla insanın düşünce sınırlarını zorlayan usta yazar Samuel Beckett'in hayatına gelin Molatik olalım...

Kurabiye Canavarı
Kurabiye Canavarı

Ulysses'in İrlandalı yazarı James Joyce'un çevresine girdi

Samuel Beckett, Dublin'in bir banliyösünde doğdu. İrlandalı meslektaşları George Bernard Shaw, Oscar Wilde ve William Butler Yeats gibi İngiliz-İrlandalı Protestan bir ailedendi. On dört yaşında, sonradan Kuzey İrlanda olan bölgedeki, İngiliz-İrlandalı orta sınıflara hizmet veren Portora Kraliyet Okulu'na gitti.

1923'ten 1927'ye değin Dublin'deki Trinity College'da Roman dilleri öğrenimi gördü; lisans derecesini buradan aldı. Kısa süre Belfast'ta bir okulda ders verdikten sonra, 1928'de Paris'teki Yüksek Öğretmen Okulu'nda (Ecole Normale Superieure) İngilizce dersleri vermeye başladı. Burada, modem romanın ilk örneklerinden biri sayılan ve tartışmalara konu olan Ulysses'in İrlandalı yazarı James Joyce'la karşılaştı ve kendi isteğiyle Paris'te sürgün yaşamını seçen Joyce'un çevresine katıldı, ama yaygın söylentinin tersine hiçbir zaman Joyce'un sekreteri olmadı. 1930'da Trinity College'da Fransızca dersleri vermek üzere İrlanda'ya döndü, ama 1931'de istifa etti. Bunu izleyen dönemde Londra, Fransa, Almanya ve İtalya'yı kapsayan bir geziye çıktı.

Yeraltı direniş grubuna katıldı

Beckett 1937'de Paris'e yerleşmeye karar verdi. II. Dünya Savaşı'nda, tarafsız bir ülkenin vatandaşı olması dolayısıyla Alman işgalinden sonra da Paris'te kalabildi. 1941'de bir yeraltı direniş grubuna katıldı. 1942'de Gestapo'nun grubun üyelerini tutukladığını öğrenince gizlenmeye başladı; ardından da Fransa'nın işgal altında olmayan bölgesine geçti. Ülkenin kurtuluşuna değin yaşamını bir tanrı işçisi olarak sürdürdü. 1945'te İrlanda'ya döndü, ama İrlanda Kızılhaç Örgütü'ne gönüllü yazılarak Normandiya'daki Saint-Lo askeri hastanesinde çevirmenlik yapmak üzere yeniden Fransa'ya geldi. 1945 kışında Paris'e yerleşti.

Her iki dilde de eşsiz bir yazar...

İnsan varoluşunun gizemini ve umutsuzluğunu cesaretle ele almasına karşın, Beckett aslında güldüren bir yazardır. Fransız farslarında, basit cinsel hazların peşinden çılgınca koşan ve genellikle başarısız kalan karakterleri seyredenler kahkahalara boğulur. Beckett'in yapıtlarında da insan çabalarının çoğunun boş ve anlamsız olduğunun kavranması, izleyenleri anlamsız ve boşuna amaçlarla uğraşmaktan kurtararak özgürleştirici bir etki yapar. İnsan zihninin tantanayla ve büyük önem vererek uğraştığı şeylerin aslında aldatıcı hırslar ve boş arzulardan öteye geçmediğinin görülmesi kahkahalara neden olur. Beckett'i seyretmenin ya da okumanın son etkisi, kasvet ve sıkıntı vermek şöyle dursun, tiyatronun kendisi kadar eski bir amaç olan gerilimden kurtulma ve arınmadır. Hem İngilizce hem de Fransızca yazan ve yapıtlarını bu dillerin birinden öbürüne çeviren Beckett, her iki dilde de eşsiz bir yazardır.

Benzer İçerikler