Facebook'ta neler oluyor?
Sosyal medya platformlarının bu kadar yoğun kullanıldığı bir ortamda kullanıcı verilerinin satılması bir nevi hırsızlıktır. İzinsiz evime girmişsin ya da izinsiz verilerimi satmışsın, her ikisi de aynı kapıya çıkar. Hele ki bu verilerin bir ülkenin kaderini belirleyecek seçim kampanyasında kullanılması, ayrı bir tartışma konusu.
Tüm dünyada 1 milyardan fazla kullanıcısı olan sosyal medya platformu Facebook’ta sarsıntılar başladı. Geçtiğimiz hafta ortaya atılan bir iddia, 50 milyon Facebook kullanıcısına ait bilgilerin satıldığı yönündeydi. Bu haberin yayılmasıyla birlikte birçok sosyal medya kullanıcısı "Facebook'u sil" kampanyası başlattı. Facebook kullanıcıları bir bir azalmaya başladı. Zuckerberg’in uğradığı zarardan hiç bahsetmeyelim. Dünyanın en zengin adamları listesinde beşinci sıradayken, yedinci sıraya gerilemiş kendileri. Kazandıklarına saysın lütfen…
Yaklaşık 10 yıldır hayatımızda olan bir sosyal medya platformuna ait kullanıcı verilerinin izinsiz olarak bir seçim kampanyası için satılması, bu platformların ne kadar güvenilir olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Neredeyse hepimizin özel hayatı, sosyal medya platformlarında gözler önünde. Bütün günün hikayesini sosyal medyada paylaşanların sayısı az değil. İletişim aracı olarak kullanımın dışında bir kazanç kapısı haline de geldi bu platformlar. Yaptğınız bir paylaşımla, en popüler kişi haline gelebiliyorsunuz. Sonrasında ise gelsin paralar. Örnekleri mevcut.
Sanal alem ile gerçek dünya birbirine karıştı
Amacını aşmış bir kullanım mı oluyor peki bu? Neyi amaçladıklarını kurucularına sormak lazım. Herhalde tüm amaçları verileri satmak değildi! Gerçek şu ki, sanal alem ile gerçek dünya birbirine karışmış durumda. Gerçekte yaşadığmız her şeyi sanal aleme abartılı bir şekilde aktarıyoruz. Akabinde yorumları, beğenileri takip ediyoruz. Yaşanılan kayıpların bile neredeyse eş zamanlı olarak Facebook hesaplarında paylaşılması, sosyal medyanın ne kadar hayatımıza sızdığının bir göstergesi. Acıları önce paylaşıp, sonra yaşıyoruz sanki.
Şirketin maddi kayıplarından önce, kaybettiği itibarı düşünmesi lazım. Sosyal medya platformlarının bu kadar yoğun kullanıldığı bir ortamda kullanıcı verilerinin satılması bir nevi hırsızlıktır. İzinsiz evime girmişsin ya da izinsiz verilerimi satmışsın, her ikisi de aynı kapıya çıkar. Hele ki bu verilerin bir ülkenin kaderini belirleyecek seçim kampanyasında kullanılması, ayrı bir tartışma konusu. Seçim sisteminin güvenilirliği de gözden geçirilmeli . Facebook kurucusu, "Hata yaptık, özür dileriz" demiş. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra özürün ne faydası olabilir ki! Koca sistemi kurup güvenliğini sağlayamamışsın. Güvenlik zafiyetinin beraberinde çalışan insanlardan kaynaklı olması denetim ve kontrol eksikliğini de ortaya çıkarıyor.
Demek ki bütün hayatımızı sosyal medyada yaşamayacakmışız. Adı üstünde özel hayat, özel kalmalı. Paylaşım sitelerine yansımamalı. Kendi özelimize önce kendimiz saygı duymalıyız. Herkesin ulaşabileceği bir hayat özel olamaz. Ancak gerçek dünyada, tüm hayatlar özeldir. Biz izin vermezsek, kimse ulaşamaz.
