Titanik'ten kurtulsa da acılar onu bırakmadı! Lucile Polk Carter'ın hüzünlü 'devam'ı
Anlatacaklarımı okumadan önce ‘Celine Dion’dan My Heart Will Go On’u açıp bir kenara koyduğunuzda Titanik’le batan hayatlardan birini daha dinlemeye hazırsınız demektir. Lanetli olduğuna inanılan bu gemi yolculuğundan sonra, kurtulanlar arasında hayatı yolunda giden tek bir yolcu bile olmamıştı. Bugün biz Lucile’in hayat hikayesine gidiyoruz.
Lucile Polk Carter, 20 Ekim 1897'de Philadelphia’da doğmuştu. William Ernest Carter ve Lucile Stewart Polk'un en büyük çocuğuydu. Bir bankacı olan babası, ailesinin zengin varisiydi. Annesi de Baltimore'daki varlıklı sigorta komisyoncularının kızıydı. Soylu ve zengin anne babanın biricik kızları henüz 15 yaşındayken çıktıkları Avrupa gezisinin ardından evlerine döneceklerdi. Zengin-fakir fark etmeksizin herkesin seyahat etmek istediği, dünyanın en büyük transatlantik gemisi Titanic, Carter ailesinin de ilk tercihi oldu. Lucile, annesi, babası ve erkek kardeşinin yanı sıra hizmetkarları Alexander Cairns ve Augusta Serreplaà da birinci sınıf yolcu olarak Southampton'dan Titanik'e bindi. Carter'lar 120 pound tutarındaki 113760 bilet numarasıyla seyahat ediyordu. Bu yolculuk hiç de sıradan bir yolculuk olmayacaktı.
Baba kendi canını düşünüp onları unuttu
Geminin buzdağına çarptığı gece, aile 4 numaralı filikaya binecekti. Lucile için son derece kıymetli olan ‘Kitty’ isimle köpeği ise Titanik’te hayatını kaybeden 5 köpekten biri olarak batışın ilk saatlerinde tarihe geçmişti. Baba dışında tüm aile üyeleri 4 numaralı filikadaydı nihayet. Batmakta olan devasa gemiden kurtulmak için ayrılan aile üyeleri için bu son ayrılık olmayacaktı. Baba tüm aileyi geride bırakıp herkesten önce kendisi için bir filika bulmuştu. Zaten mutsuz ilerleyen evlilikleri Titanik’ten kurtulduklarında da yollarını sonsuza dek ayırmalarıyla noktalanmıştı.
Annesi, bankacı ve çelik üreticisi George Clymer Brooke Jr. ile yeniden evlendi. Lucile'in bu birliktelik sonrasında Elizabeth Muhlenberg adında bir kız kardeşi oldu. Bu düğün o kadar önemliydi ki New York Times gazetesi 12 Ağustos 1916 tarihli sayısında tüm detaylarıyla bu mutlu güne yer vermişti. Bayan Carter'ın gümüş brokarlı beyaz ipek bir kostüm giydiğini ve ellerinde bir buket orkide ile olduğu yazılmıştı.
Sadece Lucile mutlu olamadı
Tüm bu özel ve mutlu günler aslında Lucile için mutlu geçen son yıllar olacaktı. Titanik’ten kurtulmasına rağmen, batış gününden sonra yaşadığı talihsizlikler ömür boyu peşini bırakmadı. Lucile gemi kazasının ardından hayatını yine gezmeye adamış ve Bermuda Kraliçesi ve Bermuda Hükümdarı da dahil olmak üzere birçok önemli isimle gemi seyahatlerine çıkmıştı. Ancak hikâyenin buradan sonrası, yani Lucile’in ölümü şu an tahmin ettiğinizi düşündüğüm ‘gemi kazası’ nedeniyle olmadı.
Lucile evlenmişti. Kendisi gibi soylu ve zengin olan kocası Samuel Reeves, Phoenix Demir Şirketi'nin başkanıydı. 18 Şubat 1944'te Washington'daki bir iş gezisinden evine dönerken Pensilvanya'daki bir mezarlığın taş duvarına çarptı. Kazanın nedeniyle ilgili birçok tahmin yapılsa da Samuel’in ölümündeki en güçlü nedenlerin direksiyon başında uyuyakalmak veya yoğun sis yüzünden yönünü kaybetmek olduğuna inanılıyor. Aracının parçalanan direksiyon simidinin göğsüne girmesiyle hayatını kaybeden genç adamın kaburgaları kırılmış ve akciğeri delinmiş olarak doğrudan ölmüş olduğu düşünülüyor.
Tüm bunları bilse kurtulmak ister miydi?
Elise, David ve Lucile adında 3 çocuğu olan kadın, eşi öldükten sonra kimseyle evlenmedi. Samuel onun ilk ve tek aşkı olarak kalacaktı. Ancak genç yaşta dul kalması yeterince acıyken ilk çocuğu Elise henüz 26 yaşındayken bilinmeyen bir nedenle aniden hayata gözlerini yumdu.
Lucile, 1950’de kaybettiği kızından 12 yıl sonra 65 yaşında hayatını kaybettiğinde geriye Titanik’ten kurtulsa da hayat boyu peşini bırakmayan acılara teslim olan genç bir kadının hikâyesi kaldı. Onun hayatı, ikiye bölünen gemiden sonra parçalanan ailesi, mutluluğu için attığı en büyük adım olan evliliğinin acıyla bitmesi ve genç kızını erken yaşta kaybetmesiyle devam etmişti. Lucile tüm bunları yaşayacağını bilseydi Titanik’ten yine de kurtulmak ister miydi?