Geri Dön
Metin Göktepe cinayeti: Bu yürek susmayacak!

Metin Göktepe cinayeti: Bu yürek susmayacak!

Metin Göktepe… 22 yıl önce aramızdan ‘ayırıldı’. Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen tutukluların cenazesini “Mutlaka ben izlemeliyim” diyerek Alibeyköy’ün yolunu tutmuştu. Ancak polisler, sarı basın kartı olmaması gerekçesiyle içeriye sokmadı. Haberi izlemek için ısrar edince de gözaltına alındı ve yüzlerce insanla birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Burada polislerin şiddetli cop darbeleriyle dövülerek öldürüldü. Ya

Duygu Aksoy
Duygu Aksoy

Katledildiğinde 28 yaşındaydı Metin, sonra hep 28’inde kaldı.

Haberin Devamı

Devlet yetkilileri önce cinayeti gizlemeye çalıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, “Duvardan düştü” dedi. Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe, “Bu duvardan ben bile düşsem ölmem” diye karşılık verdi… Çünkü bahsi geçen duvar sadece 1 metreydi. Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan da, Metin’in gözaltına alındığını, ancak sonra çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düştüğünü; Başbakan Tansu Çiller ve İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar ise, Metin’in gözaltına alınmadığını iddia etmişti.

Daha sonra da güvenlik gerekçesiyle dava ilden ile taşınıp durdu. Ama asıl sebep, elbette ki davaya olan ilgiyi azaltmaktı. Nitekim, bunda da başarısız oldular. Aksine, davayı takip edenlerin sayısı her duruşmada katlanarak arttı.

Haberin Devamı

Devlet yetkilileri suçu ne kadar örtbas etmeye çalışsa da, gerçekler ortaya çıktı.

Bir süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılanlar, ısrarla Metin'in gözaltında polisler tarafından öldürüldüğünü söyledi. Metin’in ağabeyi İbrahim Göktepe de, Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözka’a ifade vererek, polislerden şikayetçi oldu.


Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe

15 Ocak 1996’da Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma dosyasını Eyüp Kaymakamlığı’na gönderdi. Eyüp Kaymakamlığı da dosyayı İstanbul Valiliği’ne aktardı. 16 Ocak 1996’da İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı, raporunu açıkladı. Raporda, “Metin Göktepe gözaltına alınmış, gözaltında polis tarafından öldürülmüştür” denildi.

22 Ocak'ta ise cinayetin siyasi sorumlusu olarak kabul edilen Başbakan Tansu Çiller, Göktepe’nin duvardan düşmediğini, gözaltına alındığını açıkladı. 3 gün sonra da, Metin’in duvardan düşerek öldüğünü iddia eden İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, gözaltında işkence ile öldürüldüğünü kabul etti.

Dava, cinayetten 4 yıl 8 ay sonra, 28 Eylül 2000'de 5 polis memuruna “kastı aşan insan öldürmek” ve “faili belli olmayacak şekilde insan öldürmek” suçlarından verilen 7'şer yıl 6'şar ay hapis cezasının onanmasıyla bitti. Bir polis memuru ise Yargıtay'ın kararı bozmasından sonra 20 ay hapis ve 5 ay kamu hizmetlerden uzaklaştırma cezası aldı. Mahkum polislerin cezalarının tamamlamalarına 19 Aralık 2000’de yürürlüğe giren Şartlı Tahliye ve Ceza Erteleme Yasası engel oldu. Polisler, bu af yasasından yararlanarak 1 yıl 8 ay hapis yattıktan sonra serbest kaldı.

Haberin Devamı

Belki, bütün sorumlular gereken cezayı alamadı; katiller ise yeterince cezasını çekemedi ama Metin Göktepe gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri için mahkumiyet kararı verilmiş ilk gazeteci olarak tarihe geçmiş oldu. Ben de genç bir gazeteci olarak, katledilişinin 22'nci yılında Metin Göktepe’yi ve onun nezdinde tüm basın şehitlerini, saygıyla anıyor ve sözlerimi Can Yücel’in Göktepe için yazdığı ‘Metin’e Metin Bir Metin’ şiiriyle sonlandırıyorum:

“Metin’in kafasında bir darp var
Polis karakolundan morga kadar
Mosmor
Bir darbe var
yüreğimizde beynimizde
Soruyor bir işaret fişeği
Biz ölerek mi yaşamayı
öğreneceğiz hâlâ…”

İnstagram: @duyguaksoyblog

Benzer İçerikler