Zeki Müren: Zamanın ötesinde bir yıldız
Yaşadığı zaman ve coğrafyanın çok ötesinden bir isim olan Zeki Müren, nam-ı diğer Sanat Güneşi, geride bizim ve bizden sonraki nice kuşağın söyleyeceği şarkılar bıraktı. Selami Şahin’in şarkısında Zeki Müren’in de söylediği gibi, 'eski değil, eskimeyen dost'…
Zeki Müren de tıpkı Kemal Sunal, Münir Özkul ve Barış Manço gibi, bu ülkede herkesin ortak değer olduğu konusunda mutabık kaldığı isimlerden biri. Öyle ki siyasi görüş ya da sosyo-ekonomik durum fark etmeksizin Zeki Müren’e duyulan saygı ve sevgi her daim en yüksek seviyede olmuştur.
6 Aralık 1931’de Yugoslavya’dan göç eden bir ailenin üyesi olarak Bursa’da doğan Zeki Müren, genç yaşta başladığı sanat hayatında Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’da da eserleriyle adından söz ettirdi. Kendi bestelerinin yanı sıra, yaşadığı dönemde yurt dışında ses getiren besteleri Türkçeye uyarlayan Zeki Müren, geride sayısız klasik bıraktı. Bunu birkaç isim için daha söyleyebiliriz tabii ama Zeki Müren’i çıkartırsak geriye ne kalır?
Şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan, dönemin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Yüksek Süsleme bölümünü bitiren Zeki Müren, müziğin yanı sıra siyah beyaz filmlerde de rol aldı. 1950’de İstanbul Radyosu’nun açtığı ve 186 kişinin katıldığı yarışmada birinci olan Zeki Müren, ilk canlı radyo konserini 1951’de yine burada verdi. Kaderin cilvesi; o mikrofon yıllar sonra 1996 yılında TRT İzmir Stüdyosu’ndaki programda, Zeki Müren’e takdim edildi. Sonrası da bildiğimiz o üzücü hikaye…
23. ölüm yıldönümünde halâ her yaş grubundan insanın Bursa, Bodrum, İstanbul ve daha birçok yerde anmalar düzenlediği Sanat Güneşi'ni, TRT İzmir Stüdyosu’ndaki program esnasında heyecana bağlı olarak geçirdiği kalp krizi sonrasında kaybettik.
Sonuncusu 1992’deki 'Sorma' olmak üzere toplamda 33 albüme imza atan Zeki Müren, müzik ve sinema dışında resimle de yakından ilgiliydi. Kendi desen çalışmalarının yanı sıra, şiirler de kaleme aldı. Zeki Müren, Türkçesiyle de hafızalara kazındı. 'Türkçeyi Zeki Müren gibi kullanmak' tabiri, yani 'dili en güzel ve en kibar şekilde ifade etme biçimi' onunla özdeşleşti.
Kıyafetleri, sahne gösterileriyle Türkiye’de çığır açan ve bunu korkusuzca gerçekleştirebilen Zeki Müren, bu açından da yenilikçi, hatta devrimci bir figürdür. Tarihe ihtimallerle bakılmaz ama Zeki Müren ve Freddie Mercury’yi aynı sahnede görmeyi çok isteyen biri olarak bu merak içimde hep yaşayacak.
Geçtiğimiz yıllarda Limak Vakfı tarafından kurulan Limak Filarmoni, 1 yıl boyunca Türkiye’nin pek çok kentinde tenor Murat Karahan ile birlikte Zeki Müren şarkılarını seslendirdiği konserlerde gördüğü ilgi de aslında Sanat Güneşi'nin toplumdaki yeri konusunda net bir mesaj konumundaydı. Ne güzel ki bu ülke Zeki Müren’in kıymetini biliyor…
ihsan.dindar@milliyet.com.tr
https://instagram.com/ihsandinovski
