Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları

Günümüz eğlence kültürünü, Salt Beyoğlu’ndaki ‘İstanbul’da boş zaman tüketimi ve Beyoğlu/Pera’da eğlence kültürünün dönüşümü’ konferansından incelemeye var mısınız?

Siz de İstanbullaştıramadıklarımızdan mısınız? Doğma büyüme İstanbullu olmanıza rağmen hâlâ babanızın memleketini baz alarak, “Tokatlıyım”, “Ankaralıyım” diyorsanız; kentsel dönüşüm filan umrunuzda değilse naçizane bir öneri: Salt Beyoğlu’ndaki ‘İstanbullaşmak’ sergisini görün, konuşmalardan birine katılın. Öyle bir kere gezilip görülüp, “Gittim, gördüm” denilecek türden bir sergi değil. Sergiye paralel olarak üç aya yayılan etkinlikler kapsamında her gün Beyoğlu ve kentsel dönüşüme dair nefis fikirler tokuşturuluyor, atölyeler düzenleniyor.
Salt Beyoğlu’nun giriş katındaki ‘Açık Sinema’ alanında hepi topu 40-50 kişiyiz. Kalabalık ağırlıklı genç ve kadından ibaret. ‘İstanbullaşmak’ sergisi kapsamında 90 gün boyunca, kentsel dönüşüma dair panel, atölye ve konuşmalar düzenleniyor. Günün konusu, ‘İstanbul’da boş zaman tüketimi ve Beyoğlu/Pera’da eğlence kültürünün dönüşümü’; konuşmacı Amsterdam Ünversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nden Volkan Aytar. ‘Yapım aşaması: Beyoğlu’, bir kentsel dönüşüm, atölye serisi. ‘İstanbullaşmak’, Rotterdamlı şehircilerle birlikte pişirilmiş bir proje. Günün konuşmasından başlıklar, eğlence kültürüne dair deşifreleri barındıran nitelikte:
* ‘Yapım aşaması: Beyoğlu’ başlığında konuşmanın ertesi gün gerçekleşecek Emek Sineması’na dair atölyeye de değiniliyor: “Emek’in akıbeti belirsiz. Özellikle AVM denmiyor. Konuşulan her şey şimdilik muamma.”
* Şehir hayatının iş ve boş zaman olarak ikiye ayrılması sanayileşmenin, kapitalizmin bir sonucu.
* Eğlence kültürü, adı üzerinde ‘boş zaman’dan ibaret. Eğlence, eskiden küçümsenen bir keyif tüketimi olmasına rağmen, zamanla sosyolojik açıdan büyün önem kazanan kentsel bir temaya dönüştü.
* Kültür başkenti, global kent, marka şehir gibi seçim kampanyalarına dair unsurların sonucu, gece hayatına ‘hijyenleştirme’ olarak yansımış. Kenti üst ve orta sınıfa daha cazip hale getirme adına yapılan temizleme operasyonlarının en büyük çaplısı Sulukule.
* Günümüz eğlence kültürüne dair şifreleri tarihteki örnekler ışığında çözmek mümkün. Akşamcılık pratiğinin kökü Osmanlı dönemine dayanıyor. Anonimlik şemsiyesi altında açılan ‘kaçışçı’ mekanlar var mesela. Ayranlı, rakılı alemler de var. İçine rakı katılmış ayranlarla eğleniyor millet.
* Klasik Osmanlı döneminde yaygın ‘Karnivalesk’ diye bir kavram var. Karnivalesk, siyasal baskının yoğun olduğu dönemlerde, düdüklü tencere misali, halkı kontrol altında tutarak sinirlerini almak üzerine yapılan bir karnaval. Tüm sosyal sınırlar, yasaklar kalkıyor. Herkes birbirini eleştiriyor, dalgasını geçiyor. Hükümdarlar, “Bırakın eleştirsinler, söylensinler ki rahatlasınlar” deyip bir süreliğine halka ‘eleştirme hakkı’ tanıyor. Günümüzde tam da ihtiyacımız olan bir şey değil mi?
* Alafranga formların, tepeden inme ‘medenileşme’ projelerinin meyveleri eğlence kültürüne de sıçramış. Gazinolar, kulüp, pavyon ve taverna; halkevleri, sol protest ve türkü barları olarak çatallaşmaya başlıyor.
* 80’ler sonrası, ‘global kent İstanbul’ kapsamında yeni kozmopolit formlar oluşuyor. ‘Tango evlilikler’, bu formların biri.
* Eğlence kültüründe ‘beyaz Türkler’ de ikiye ayrılıyor: “Mojito böyle içilir, kurvasan şöyle yenir” diyen Özkok gustosu ve siyasi duyarlılığa sahip Cihangir tayfası.

Haberin Devamı

BiZE BiR KARNiVALESK LAZIM

Haberin Devamı

Masa/sandalye krİzİne akademİk bakış
* Panel, popüler tartışma, ‘masa/sandalye hadisesi’yle tamamlanıyor. Aytar’a göre “Günah semti Beyoğlu’nu yok edelim” gibi bir düşünce yok. Avrupa Birliği’ne dair düzenlemelerde seçici davranılıyor. İşine göre bazı düzenlemelerde daha titiz davranılıyor. “İran değil, Abu Dabi oluruz” fikri hakim. 5 TL’ye bitli mekanlarda bira içilmesi yerine butik otellerde 40 TL’ye Mojito içilmesi teşvik ediliyor.


Geyler daha mı eğlenceli?
* Soru-cevap bölümünde Aytar’a yönetilen sorulardan biri de hayatımızdaki geylerin yeri ve “Geyler daha eğlenceli” klişesi. Cevap gayet mantıklı: “Genelleme yapmak anlamsız. Eğlence sevmeyen gey işletme patronları da var.”
* Gece hayatındaki homoerotizmin kökü geçmiş yüzyıllara, zennelerden de öncesine dayanıyor. Meyhanelerde tütün yakan ateşçi oğlanlar mesela... Kendi aralarında tüylü ve tüysüz olmak üzere iki ayrılıyor ateşçi oğlanlar. Çoğu erkeklerin meyhanelere gitme sebebi bu oğlanlara ne şiirler, şarkılar yazılmış...