Cadde ‘Araf’taki insanlar

‘Araf’taki insanlar

24.09.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

19. Adana Altın Koza Film Festivali, sinemamızın en parlak yıllarından birine tanıklık ederken, ülkemizin ‘araf’ta kalmış insanlarının öykülerini sergiledi. Başvuran 42 film arasından ön jüri tarafından yarışmaya seçilen 14 film, sinemamızın ciddi bir atılım içinde olduğunu kanıtlıyordu.

‘Araf’taki insanlar

Genç kuşağın zaferi ile sonuçlanan yarışmada, yarışma jürisinin kararları tartışmaya açıktı. Zeki Demirkubuz’un “Yeraltı” ve Yeşim Ustaoğlu’nun “Araf” filmlerinin, ödül listesinde hak ettikleri yeri almadıklarını düşünüyorum. Müzik dalında ‘ödüle değer film bulunamaması’, görüntü ödülü açıklanırken ‘en iyi kopya’ nın gerekçe olarak gösterilmesi jüri kararlarının tartışılmasına yol açan etmenler arasındaydı.

Kürt sinemacılar
Bunları söylerken, En İyi Film Ödülü’nü kazanan Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan’ın “Babamın Sesi” filminin başarısından mutlu olduğumu da eklemeliyim. Son yıllarda, birbiri ardına güzel filmler çeken Kürt sinemacılarımızın Türkiye sineması içindeki yerlerini sağlamlaştıran bir filmdi “Babamın Sesi”. Ülkemizin yaşadığı acı olaylardan birinden, Maraş katliamından yola çıkan yönetmenler, ayrımcılığa, dışlanmaya karşı çıkan bir film yapmışlardı. “Şimdiki Zaman”a verilen Yılmaz Güney Ödülü’nü almasını beklediğim, Rotterdam’da izleyip çok sevdiğim bir filmdi.Yarışmadaki filmlerin hepsi birkaç noktada buluşuyor ve birbirini tamamlıyordu. İlki, sinemamızın genç kuşağının başarısı ve yaklaşımlarındaki yakınlıktı. Hemen hepsi, gerçeklerden yola çıkıyor ve ülkemiz insanına ilişkin ‘gerçekçi’ tablolar çiziyordu.

Belgesel yadırganmamalı
Filmlerin bir kısmının belgesel, bir kısmının ise yarı belgesel nitelikte olması, bazılarınca yadırgansa da, benim açımdan sorun taşımıyordu. Artık dünya festivallerinde, belgeseller ve kurmacalar yan yana yarışabiliyor rahatlıkla. Çünkü, bir sanat yapıtını var eden tüm unsurlar iki tür için de geçerli. Gerçek öyküler arasında, İnan Temelkuran ve Kristen Stevens’ın yönettiği “Siirt’in Sırrı”nın Jüri Özel Ödülü’nü ve En İyi Kurgu Ödülü’nü almasını alkışlıyorum. Adana’da gerçeğin gücü yansıdı beyaz perdeye. Ülkemizin en derin sorunlarından biri olan kadının ezilmişliği, ‘namus’ sorunu pek çok filmde ana temayı oluşturuyordu. İzleyici Ödülü’nü kazanan Reis Çelik’in “Lal Gece”sinden, Altın Koza’dan En İyi Yönetmen dahil beş ödülle dönen Pelin Esmer’in “Gözetleme Kulesi”ne, iki Umut Veren Oyuncu Ödülü ve Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü kazanan“Araf”tan, İsmail Güneş’in “Ateşin Düştüğü Yer”ine, Belmin Söylemez’in “Şimdiki Zaman”ına uzanan zengin bir panorama çıktı karşımıza Adana’da.
Elbette, Yeşilçam sinemasının sıkça ele aldığı bu soruna farklı bir açıdan yaklaşıyordu genç yönetmenler.
14 film arasında, ülkemiz insanının ‘araf’ta kalmışlığını vurgulayan çok sayıda film vardı. Film Yön Jürisi’nden En İyi Yönetmen Ödülü’nü alan Erden Kıral’ın “Yük”ünün, Demirkubuz’un “Yeraltı”sının, “Şimdiki Zaman”ın, Ustaoğlu’nun “Araf”ının, Elfe Uluç’un “Aziz Ayşe”sinin kahramanları günümüz genç insanının dünyasını gözler önüne seriyordu.

Üst düzey performanslar
Bu yılki festivalin en önemli özelliklerinden biri de kadın oyuncuların başarısıydı. “Gözetleme Kulesi”neki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanan Nilay Erdönmez’in ve en az onun kadar iyi olan, -ama nedense- Umut Veren Kadın Oyuncu Ödülü verilen Neslihan Atagül’ün performansları mükemmeldi. “Şimdiki Zaman”ın oyuncusu Sanem Öge de, belli ki İstanbul’da aldığı ödül göz önüne alındığından liste dışı kalmıştı. Tartışma götürmeyecek bir karar ise Erkek Oyuncu dalındaki ödülün “Yeraltı” ile Engin Günaydın ve “Lal Gece” ile İlyas Salman arasında paylaştırılmasıydı. Yardımcı oyuncular dalındaki ödüller de yerli yerinde kullanılmıştı. Kanımca, Derviş Zaim’in “Devir”i de ödüllendirilmesi gereken bir filmdi; doğa-insan ilişkisi üstüne bu belgeselin yurtdışında hak ettiği ilgiyi derleyeceğine inanıyorum. 14 film arasında 12’si eşitli dallarda ödüllendirilmeyi hak eden yapıtlardı. Elbette, bu kadar iyi film arasında herkesi tatmin edecek bir ödül tablosu çıkartmak zordu ama gene de festivallerin jüri seçiminin en az film seçimi kadar önemli olduğunu gösteriyordu sonuçlar.