Asmalı Konak'ta üzen polemik!

Tabii biz Çinli değiliz, iyi ki de değiliz, bizim Çinli olmamız da dünya için bir mutsuzluk kaynağı, bir şanssızlık olurdu. Düşünsenize, dünya üzerinde bizden bir buçuk milyar.Neyse, biz Türkiye toplumu için kahramanlar, ortalamanın üstünde insanlar, tabii bulundukları ölçüde, hiç de istenmeyen, rahatsız edici bir şey değildir. Hatta biz hamur açar gibi kahramanlar yoğurur, canımız istedi mi kola açar gibi hemencecik birini köpürtüveririz. Thomas Mannın "Lotte in Weimar" adlı kitabında şöyle bir cümle vardı: Bir kahraman, yani ortalamanın üstünde bir insan, Çinlilere göre toplum için bir mutsuzluk kaynağı, bir şanssızlıktır. Mesela şu Ciwan Haco. Adam yıllardır etnik ve sol politik alt kültür gruplarının kapalı devre yayınlarında, en çok şarkı okuyan sanatçıydı ama medyada, ana akım müzik yayınlarında esamesi okunmazdı. Sonra geçen hafta konjonktüre denk geldi, Batmanda bir konser verdi, bu sefer de o resmen kaçıyor, medya kovalıyor. "Haco Ciwanım, seni istiyor canım" diye. Tamam adam iyi besteci, iyi şarkıcı da, kendisi bile korkmuş bu aşırı ilgiden. Bir ilgi, bir ilgi... Milliyet Popüler Kültür gazetesinde "Yaşar Kemal, Ahmet Altan, Yılmaz Erdoğan ve Sezen Aksu ile Boğazda tekne gezisi yapmak isterim" deyince, etrafındaki portatif aşiret hemen bu isimleri arayıp, bir gezi organize etmiş. Ama gezi gününe kadar medyanın ilgisi ve takibi katlanarak artınca, Ciwan Haco soluğu önce hava limanında, sonra da İsveçte almış. Boğaz gezisini iptal ederek. Boğazda gezecekken.. Biz olayları da acayip köpürtürüz. Mesela şu "Asmalı Konak" sinema filmi. Abdullah Oğuza resmen adaletsizlik yapılmış oldu. Adam ticari bir film yapmış, gösterim öncesi yapım şirketi çok başarılı, filmin janrına uygun bir tanıtım yapmış, kendi hedefini 12den vurmuş. Reyting şampiyonu bir dizinin devamının bir "auteur" sineması ya da bir "indie" başyapıtı, bağımsız filmlerin öncü örneklerinden olmasını beklemiyordunuz herhalde. Ama şimdi de gelsin eleştiriler; gitsin Abdullah Oğuz, gelsin Çağan Irmak. Resmen adaletsizlik Abdullah Oğuza cumartesi öğleden sonra Kapalıçarşıda Fes Kafenin orada rastladım... Ailesiyle, ABDden gelen iki oğlu ile geziyordu. Filmde psikiyatristi oynayan beyefendi de yanındaydı. "Eleştiriler elbette olacak, eleştirmenlerin işi bu, hepsinden yararlanırım ben ama bazı gazetelerin hemen ve sinemanın çok dışındaki nedenlerle bir kampanya başlatması çok tatsız" dedi. Nedenler başka.. Çağan Irmakla da aynı günün sabahında kahvaltıda karşılaşmıştık. O da "Asmalı Konak" tartışmasının içine çekilmekten çok rahatsızdı. "Ben filmi beğendim. Bu kadar uzun sürmüş, bu kadar çok karakterli bir dizinin sinema fimini yapmak o kadar zordur ki, Abdullah çok iyi iş çıkarmış. Zaten Asmalı Konak dizisi de onun eseriydi, bizden çok... Beni de bulup diziyi bana çektiren, beni Asmalı Konak dizisinin yönetmeni yapan, odur zaten" diye anlattıktan sonra ekledi: "Ben hiç böyle bir yerde değilim. Beni kahraman yapmasınlar lütfen."Oldu, söylerim! Sahiden Çağan Irmakın adı ne çabuk tedavüle girdi, galanın hemen ardından. Şimdi de Irmakı köpürtme zamanı mı? Filmi "Mustafa Hakkında Her Şey" gösterime girince bu sefer de onu dövelim diye mi? "Asmalı Konak, Oğuzun"